12. BÖLÜM: "GEÇMİŞİN PENÇESİ"

773 50 39
                                    

Bu sefer lafı uzatmadan bölüme geçelim diyorum.

Oy ve yorum atmayı unutmayın keyifli okumalar!

Oy ve yorum atmayı unutmayın keyifli okumalar!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

12. Bölüm: "Geçmişin Pençesi."

Yalın başını hafifçe kaldırıp bakışlarımızın kesişmesini sağladı. Gözlerime bakmaya devam ettiği saniyelerde o kadar derin bakıyordu ki, gözleri bal gibi akıp gidecekti. Kahverenginin en güzel tonuna sahip olan gözleri, sıradan kahverengilerime bakmaya devam ettiğinde ayağa kalkıp küçük çocuk gibi ellerimi belime koydum. Tam ağzımı açıp konuşacaktım ki duyduğum kahkaha sesi yumduğum gözlerimi açmama sebep oldu.

Yanağındaki gamzesi, gülünce kırışan göz pınarlarını seyretmeye başladığımda gülüşünü durdurup ellerini saçlarına daldırıp karıştırdı ve bana baktı.

"Ne yapacağım seninle ben?" dediğinde omuzlarımı silktim.

"Bilemiyorum."

"Bende bilmiyorum işte." dediğinde tepki vermedim.

Ellerimi ona doğru uzattığımda önce ellerime sonra da bana bakmıştı ama zeki bir adam olduğundan ne istediğimi anlayıp ellerimi tutarak ayağa kalkmıştı. Elimi bırakıp üzerini hızlıca çırptıktan sonra bana dönmüştü.

"Şimdi ne yapacağız?" dediğimde beni taklit ederek "Bilemiyorum." demişti. Gülerek omuzuna vurduğumda aramızda iki saniyelik bir sessizlik olmuştu.

"Gel." dediğinde uzattığı elini hiç düşünmeden tuttum ve yanında yürümeye başladım.

Çakıl taşlarının olduğu yolda yürümeye başladığımızda umarım bir rüyanın içerisinde değilimdir diye düşündüm. Çünkü eğer şuan gördüğüm, yaşadığım şeyler rüyaysa hiç uyanmak istemiyordum. Taşlık yol bittiğinde, engebeli ve aşağı doğru giden tarafa döndük. Yalın "Dikkat et, kayma." dediğinde elini daha sıkı tutup onunla birlikte aşağıya indim. İner inmezde gördüğüm manzara karşısında ağzım açılmıştı.

"Yalın burası çok güzel!" dedim sesimdeki hayranlığı saklayamayarak.

Elimi tutmaya devam ederken kayalıklardan birine oturup benimde oturmamı bekledi. Bende yanına oturup ayakkabılarımı çıkartarak ayaklarımı akarsuyun aktığı yere soktum. Su buz gibi olsa da ayaklarımı çekmedim. Bu zamana kadar en çok huzurlu hissettiğim yerin burası olduğunu anladım. Etrafta su sesi ve birkaç kuş sesi duyuluyordu. Gözlerimi kapattım ve tatlı meltemin saçlarımı geriye doğru savunmasına izin verdim.

"Gizemle Ali'nin arası bozuk biliyor musun?" dedim pat diye. Yalından da onaylayan bir ses gelmişti.

"Biliyorum, anlatmıştı Ali." dediğinde gözlerimi büyüterek ona doğru döndüm.

"Ne anlattı? Neden konuşmuyorlar? Anlat çabuk!" dedim. Ben Gizemden öğrenememiştim çünkü!

Önce ayakkabısını çıkardı, sonra da siyah pantalonunun parçalarını kıvırıp ayağını benim yaptığım gibi suya soktu. Bakışlarını akarsuya çevirdiğinde konuşmaya başladı.

GÜNDEM SEBEBİM (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin