Güneşli bir çarşamba günüydü. Marinette burnuna gelen taze kruvasan kokularıyla uyandı. O gün dersi yoktu. O yüzden hemen aşağıya, ailesiyle kahvaltı yapmaya indi. O sırada televizyondaki haberi gördü. Haber Adrien'ın yakında Agreste Şirketi'nin yöneticisi olacağıyla ilgiliydi. Marinette kumadayı aldı ve televizyonu kapattı. İki yıldır ondan haber alamıyordu ve yüzünü görmek...acıtıyordu.
Etrafına baktı. Annesi yoktu. Babasına bir günaydın öpücüğü verdikten sonra annesinin nerede olduğunu sordu. Aşağıdan biraz kruvasan getiriyordu. 2 dakika sonra annesi elinde bir tepsi kruvasan ve siyah bir zarfla döndü. "Marinette, bu mektup sana." dedi Sabine. Marinette mektubu aldı, masaya koydu ve annesine bir günaydın öpücüğü verdi. Ailecek kahvaltı yaptılar ve havadan sudan konuştular.
Kahvaltıdan sonra Marinette ailesine teşekkür edip, zarfı da alıp odasına çıktı. Üzerinde çalışması gereken bir dizayn vardı. Tam zarfı masasına koyarken, üstündeki Agreste damgasını farketti. Bir an kalbi duracak gibi oldu. Cesaretini toplayıp zarfın içinden çıkan kartı okumaya başladı:
"Bayan Dupain-Cheng, iki hafta önce şirketimiz tarafından düzenlenen tasarım yarışmasının kazananı oldunuz ve Agreste şirketinde staj hakkı kazandınız. Size New York'taki merkezimizde iki yıl staj ve şehirdeki en prestijli üniversitede eğitiminize devam etmenizi teklif ediyorum. Teklifimizi kabul etmeniz halinde, şirketimizde kaldığınız 2 yıl boyunca bütün eğitim ve yaşam masraflarınız şirketimiz tarafından karşılanacaktır. Lütfen aşağıda belirtilen numarayı arayın ve iş görüşmesi için asistanımdan randevu alın. İyi günler...
Gabriel Agreste"
Marinette gözlerine inanamıyordu. Gerçekten dünyanın en ünlü ve en büyük şirketinden iş teklifi mi almıştı? Hem Adrien'ın çalıştığı şirkette?! Hemen üstünü değiştirdi, anne ve babasına veda edip dışarı çıktı. Alya'nın evine doğru gidiyordu.Kapıyı çaldı. Açan kişi Alya'nın annesiydi. "Oh, Marinette tatlım, hoşgeldin. Ayla'yı görmek istiyorsan odasında.". "Teşekkürler, bayan Cesaire!" dedi Marinette ve Alya'nın odasına koştu. "Ne olduğuna inanamayacaksın!"
Alya endişeli bir şekilde sordu; "Ne oldu? Sen iyi misin?". "Daha iyi olamazdım!" dedi Marinette ve zarfı Alya'ya uzattı. 1 dakika sessizlikten sonra Alya'nın yüzündeki endişe yerini tatlı bir gülümsemeye bıraktı...
"Kızım, Agreste şirketinden iş teklifi aldığına inanamıyorum! Randevuyu ne zamana aldın? Ben de geleceğim!" dedi Alya. "Aslında daha almadım.", "Dürüst olmak gerekirse; gitmek istiyor muyum emin değilim." dedi Marinette yüzünde üzgün bir ifadeyle. Alya sebebini sormadı, çünkü Marinette'in kafasından geçenleri çok iyi biliyordu.
Yaklaşık 20 dakikalık bir uğraş sonunda Marinette ikna olmuştu. "Randevuyu Çarşamba gününe al. Ben de seninle gelmek istiyorum. En yakın arkadaşımı böyle bir durumda yalnız bırakamam!" dedi Alya.
Marinette numarayı aradı ve Çarşamba günü için randevu aldı. Alya'ya sarılıp teşekkür ettikten sonra eve dönmek için çıktı. Fırından girer girmez "NEW YORK'A GİDİYORUM!" diye bağırdı. Şansına fırında hiç müşteri yoktu. Annesi ve babası durumun ne olduğunu sordu. Marinette onlara olanları anlattı.
"Oh, küçük kızımız çok hızlı büyüyor..." dedi Tom somurtarak. Sabine "Artık çok da küçük sayılmaz." dedi, " Marinette hayatım, umarım istediğin pozisyonu alırsın. Ama... Adrien da orada olmayacak mı? Senin için zor olmaz mı? Özellikle lisede ona karşı hislerinden sonra...". "N-ne? Ne hisleri? Öyle birşey yok ahahahha" diye inkar etti Marinette. "Tatlım bizden saklamana gerek yok, bunu biliyorsun." dedi Tom. Marinette onlara sıkıca sarıldı ve böyle bir aileye sahip olduğu için ne kadar şanslı olduğunu düşündü. Ailesinin onu her koşulda destekleyeceğini biliyordu. Gidecekti!

ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Company
FanfictionBu AU'da Adrien daha lise bitmemişken babasıyla New York'a taşınmak zorunda kalır. Babası onun arkadaşlarıyla iletişim kurmasını engeller, ta ki Marinette Agreste Şirketi'nde bir iş ödüllü tasarım yarışmasını kazanana kadar... •(Dipnot-1: Bu hikayed...