Film Gecesi (Part 1)

76 12 6
                                        

Adrien mutfakta patlamış mısırları hazırlarken Marinette de koltukta oturmuş, izleyecekleri filmi seçmeye çalışıyordu.

Bu olmaz... hayır... hmm, yok... aha işte bu!

"Marinette! Patlamış mısırlarla yardım edebilir misin?"
Marinette hızlıca mutfağa gidip kapı eşiğinden Adrien'a meraklı gözlerle baktı.
"Ah, şey... sadece salona getirmekte yardıma ihtiyacım var."

Marinette tezgahın önünde durup Adrien'ın patlamış mısır kaplarını doldurmasını bekledi. Adrien iki kaba da pişirdiği mısırları paylaştırdıktan sonra tencereyi bulaşık makinesi yerleştirdi ve kaplardan birini eline alıp Marinette'in de öyle yapmasını bekledi. Daha sonra birlikte mutfaktan çıkıp salondaki kanepeye yerleştiler.

"Ne izliyoruz?" diye sordu Adrien patlamış mısırının soğumasını beklerken.
"Clouds. Hiç duydun mu?" (A/N: Clouds, kanseri yenip sonunda normal bir hayat yaşamaya başlayan bir gencin kanserinin nüksetmesiyle hayatının son zamanlarında hayalini gerçekleştirmek için çalıştığı bir film ve hayvan gibi duygusal)

"Hayır, konusu ne?"
"Göreceksin."
Bunu demesiyle Marinette filmi başlatıp Adrien'ın kendi odasından getirdiği battaniyeyi üstüne çekti ve filmi izlemeye başladı.

İlk başlarda pek konuşmadılar. Hatta arada ağızlarına birer patlamış mısır atmak dışında hiçbir şey yapmadılar. Ama film ilerledikçe Marinette'in gözleri dolmaya başladı. Ama kendine Adrien'ın yanında olduğunu hatırlatıp göz yaşlarını durdurdu.

Filmin sonlarına doğru Adrien yanından gelen burun çekme sesleriyle irkilip Marinette'e endişeyle baktı. Elini onun omzuna koydu ve sordu,
"Hey, iyi misin?"
"E-evet ben sadece, yani (*spoiler) ölmemesi gerekiyordu. Daha çok gençti ve diğer kızın ona aşık olduğunu öğrenemeden öldü. Olan yine diğer kıza oldu."

Adrien Marinette'e kibarca sarılıp başını okşamaya başladı.
"Hey, sorun yok. Bu sadece bir film."
"Hayır. Bu film gerçekte de yaşandı, üstelik yaşanmaya da devam ediyor. Birine ölümüne aşık olup ona söyleyememek ne kadar kötü bir his, bir bilsen. Özellikle de o kişiyle az zamanın kaldıysa. Sen gittiğinde bu yüzden ne kadar üzüldüm, en ufak bir fikrin var mı?!"

Ne?!
NE?!?!

Hayır, hayır, hayır! Ne dedim ben öyle?!

Ne dedi o öyle?!

"Marinette, ne demek istedin?"
Evet, ben bittim. Burada utancımdan öleceğim ve istediğim kariyere ya da Adrien'la istediğim aileye sahip olamayacağım. Emma, Hugo, Louis beni affedin. Ve hayalimdeki hamsteri-

"Sen bana aşık mısın?"

Marinette gözlerini kapatıp bunun bir rüya -ya da kabus- olmasını ve uyanıp gerçekliğe dönmeyi diledi. Ama hayır, gözlerini açtığında Adrien meraklı gözlerle ona bakıyordu, daha doğrusu heyecanlı, hatta mutlu?!
Ne oluyor böyle?!

"Marinette?"
"Evet!"
Marinette gözlerine dolan yaşları tutmak içim kendini zorladı ama sol gözünden akan bir damla yaşa engel olamadı.
"İlk günden beri sana aşığım, bana şemsiyeni verdiğin günden beri. Seni seviyorum Adrien! Benden uzakta geçirdiğin yıllar duygularımı bitirmeye yetmedi."

Marinette bir tepki bekliyordu. Belki bir bağırış, ya da başka bir "Seni arkadaş olarak görüyorum.". Bir şey söylemesini bekliyordu, herhangi bir şey, bu hariç...

"B-ben de."










Kelime Sayısı: 424

Evettttt
Sonundaaaaa!!!!!
Bombayı buraya bırakıp kaçıyorum.
Bölüm kısa oldu farkındayım ama bunun Part 2'si de olcak o yüzden ehe
Oy verip takip etmeyi unutmayın!

Sizi çooook öpüyorum, kendinize iyi bakın💖

The CompanyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin