Yeni Bir Güne

100 10 8
                                    

Marinette sabah gözlerini pencereden giren gün doğumu ışıklarıyla açtı. İlk başta uyku sersemliğiyle neden Adrien'ın kollarında olduğunu anlayamasa da, kısa süre sonra dün geceyi hatırladı. Zaten o geceyi nasıl unutabilirdi ki.

Güneşin yeni doğuyor olmasından saatin daha erken olduğunu tahmin ediyordu. O yüzden Adrien'ı uyandırmak istemedi, sonuçta dün gece geç saatte uyumuşlardı.

Kafasını hafifçe kaldırıp Adrien'ı izlemeye başladı. Hala dün olanlara inanamıyordu. Hayallerindeki oğlan, hayatının aşkı ona aşık olduğunu söylemişti. Açıkçası bunun bir rüya olmasından deli gibi korkuyordu. Ama hayır, Adrien hemen yanında, kollarını ona sarmış uyuyordu. Daha mutlu olamazdı.

Derken, belini ve sırtını saran kolların sıkılaşmaya başladığını hissetti.
"Adrien?"
Cevap yok.
"Adrien, uyanık mısın?"
Yine cevap yok.

Marinette Adrien'ın uyuyor olduğuna ikna olduğunda Adrien hızlı bir hareketle onu kendine yaklaştırdı.
"Günaydın."
Marinette şaşkınlıkla "G-günaydın A-Adrien." dedi, gözlerini kaçırırken.

"İyi uyudun mu?"
"E-evet-"
"Güzel. Hadi hazırlan, şirkete gidiyoruz."
Adrien Marinette'in yanağına bir öpücük kondurup hızlıca ayağa kalktı ve ona da kalkması için yardım etti.

"'Gidiyoruz'?"
"Evet, gidiyoruz. Bugün işi iş görüşmenin sonucunu öğreneceksin, unuttun mu?"
"Ahhh tamamen unutmuşum!"
Adrien hafifçe kıkırdayıp elini Marinette'in yanağına koydu.
"Hiç değişmemişsin Mari."

Marinette ona dünyanın en sıcak gülümsemesini verdikten sonra yüzü bir anda düştü.
"Değişmemi mi isterdin?"
"Ne?"
"Yani, sakarım, unutkanım, muhtemelen hala utangaçım... Ve ben yıllardır böyleyim. O zamanki bana aşık olmadıysan şu anki beni sevemezsin ki, çünkü ben hiç değişmedim."

Adrien elini Marinette'in yanağından çekip ellerini sıkıca tuttu ve ona yaklaştı.
"Hey, eğer eski senle şuanki sen arasında bir seçim yapmam gerekseydi, şu anki seni seçerdim. Ama değiştiğini düşündüğüm için değil, burada benimle şu an birlikte olduğun için. Yani Marinette, ben senin her halini sevdim. Sadece... o zamanlar hissettiğim duygunun aşk olduğunu anlayamıyordum, arkadaşlık sanıyordum. Beni Grevin Müzesi'nde öptüğünde ya da ay ışığında dans ettiğimizde nasıl hissettiğini hala hatırlıyorum, ve aynı senin gibi, o hisler de hiç değişmedi."

Marinette yanağında süzülen bir damla yaşı hissedebiliyordu. Başta inanmakta zorlanmıştı ama şimdi, bu son söylediği sözlerde, Adrien'ın ona gerçekten aşık olduğuna inandı. Çünkü aşkın nasıl hissettirdiğini biliyordu ve Adrien tam da bunu yaşıyor gibi duruyordu.

Adrien Marinette'in ağlamaya başladığını farketti ve yüzündeki yaşı baş parmağıyla kibarca sildi.
"Lütfen, ağlama. Seni böyle görmek hiç hoşuma gitmiyo-"

Bu sözden sonra Marinette artık dayanamayacağını farketti ve kendini Adrien'ın boynuna atıp sıkıca sarıldı.
"Nasıl bu kadar mükemmel olabiliyorsun?"

Adrien ellerini Marinette'in sırtına koydu ve hafifçe okşamaya başladı.
"Seni çok seviyorum Adrien, çok..."
"Ben de seni çok seviyorum Marinette..."

————————————————————-

"Adrien, ben yapamayacağım. Ya işe alınmadıysam? Paris'e dönmek istemiyorum." dedi bir anda Marinette, şirkete doğru Adrien'la yoldayken.

"Merak etme. Hayatımda gördüğüm en yetenekli insansın. Babamdan ve diğer dünyaca ünlü moda tasarımcılarından aldığım onca ders ve tecrübemle bile seninle asla yarışamam. Eminim babam seni işe almıştır. Hem zaten düzenlenen yarışmayı kazanmamış mıydın? Potansiyele sahipsin."

The CompanyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin