Yoksa...

104 10 3
                                    

Adrien ter içinde uyandı. Nefesini kontrol edemiyordu. Marinette'in adını mırıldanırken gözlerini kapatıp sakinleşmeye çalıştı. Sanki aynı çaresizliği hissediyor gibiydi.

Neden böyle bir rüya gördüm ben?
Hızlıca yataktan kalktı. Sessizce ama bir o kadar da hızlı bir şekilde yatak odasına doğru koştu. Ses çıkarmamaya dikkat ederek kapıyı yavaşça açtı...

Ve oradaydı. Gitmemişti. Adrien yatağında uyuyan Marinette'i görünce rahatladı.Yanına gitmek istiyordu ama emin değildi. Nedenini bilmiyordu sanki görünmez bir güç onu engelliyor gibiydi.

Belki sadece sonuçlarından korkuyordu. Kendini toplayıp Marinette'in yanına gitti. Sol elini çekinerek onun saçlarına koydu ve yavaşça okşamaya başladı. Yavaş ve yumuşak. Onu uyandırmamaya dikkat etti

Nasıl bu kadar güzel olabiliyorsun?
Adrien yavaşça eğilip Marinette'in alnına hafif bir öpücük kondurdu.
"İyi uykular Prenses." diye fısıldadı.

Yatağına gidip gözlerini kapattı. Bunu yapar yapmaz önüne Marinette'in yüzü geldi. Bunu dert etmiyordu. Çok geçmeden huzurlu bir uykuya daldı.

-Sabah-

"Marinette? Girebilir miyim?" dedi Adrien yatak odasının kapısını tıklatırken.
"Marinette?"
"A-Adrien?" dedi Marinette uykulu sesiyle,
"Girebilir miyim?"
"T-tabi."

Odanın kapısı yavaşça açılırken, Marinette yatağında yattığı sarışın çocuğa gülümsedi.
"Günaydın Adrien."
"G-günaydın Mari-Marinette." dedi Adrien sol eliyle boynunun arkasını tutarken. Marinette bunun anlamını biliyordu. Adrien gergindi. Ama neden?
"Sen iyi misin?"
"Ben mi? E-evet. Sadece, dün gece pek uyuyamadım da."
"Neden?"

Kahretsin!
Şimdi ne diyecekti?
"Bütün gece seni düşündüm Marinette.
Seni çok özledim ve benim için çok değerlisin. Seni düşündükçe istemsizce gülümsüyorum ve senin için arkadaştan fazlası olmak istiyorum. Beni terketmenden deli gibi korkuyorum. Hiç gitme istiyorum."
Tabi ki de bunu Marinette'e söyleyemezdi. Bu onu rahatsız edebilirdi. Hem hislerini itiraf etmeye hazır hissetmiyordu. Ona da kendine de...

"Oh! Evet! Nasıl unuturum? Koltukta uyumana izin vermemeliydim. Yatağını işgal ettiğim için üzgünüm." dedi Marinette hızlıca Adrien'ın yatağından kalkıp ona doğru yürüyerek.

Marinette ona yaklaştıkça Adrien'ın yanakları daha da kızarıyordu. Bunca yıldan sonra nasıl hala bu kadar iyi kalpli ve düşünceli olabiliyordu? Hiç değişmemişti, birazcık bile. Tabi, artık kendine güveni daha fazlaydı ve tasarım konusunda kendini çok geliştirmişti ama hala aynı masum ve temiz yüreğe sahipti.

Adrien kızardığını hissediyordu. Gözlerini kaçırıp bir adım geri gitti.
"Hayır! Sorun değil! Sen benim arkadaşımsın(!)"
Bunu söyler söylemez ikisinin de kalbine bir iğne batar gibi acıdı. Ama gülümsediler. İkisi de birbirinin hislerinden habersiz...

"Her neyse. Benim şirkete gitmem gerek. Babam önemli bir toplantı olacağını söyledi. Dolapta yiyecek bir şeyler var. İstediğin kadar burada kalabilirsin. TABİ istersen! Otele gitmek istiyorsan seni bırakabilirim!"

"İyi olur. Giyinmem için beş dakika izin verebilir misin?"
Adrien başıyla onayladıktan sonra odadan çıktı ve kapıyı arkasından kapattı.
——————————————————
"Hazırım!" dedi Marinette, odadan üzerinde dün giydiği kıyafetleriyle çıkarken.
"Beklettiğim için üzgünüm."
"Hayır! Hayır! Sorun değil! Benim için bir zevk! DEMEK İSTEDİĞİM seni göremeyeceğim için üzgünüm ama- ne diyorum ben?! Demek istediğim; sorun değil."

Marinette yanakları kızaran oğlanın karşısında kocaman açtığı gözleriyle şaşkınlık içinde duruyordu.

Acaba... diye düşündü.
Hayır. Bu imkansız. Umutlanmamalıyım!
"Uh... Tamam."
"Gidelim mi?" diye sordu Adrien, centilmence kapıyı açıp Marinette'e önden gitmesi için işaret ederken.

"Moda tasarımcıları önden."
Marinette sessizce kıkırdadı. Kapıdan geçerken;
"Henüz hala bir moda tasarımcısı sayılmam. İşi alıp almadığımı bilmiyorum." dedi.

Marinette'in hemen arkasından evden çıkan ve kapıyı kapatan Adrien, Marinette'in karşısına geçti. Gözlerine baktı ve...

İki elini de tutup ona gülümsedi.
(HEHE kiss bekliyodunuz dimi?)

"Sen harika birisin Marinette, ve çok yeteneklisin. İşi alacağına eminim. Yaptığın şeyde çok iyisin. Dünyadaki bütün sevgiyi ve hayranlığı hak ediyorsun,"

Marinette:
Ne?!

Adrien:
Ne?!

İkisinin de yaşadıkları utanç dolu bir kaç saniyeden sonra Marinette ellerini çekti.

"Uh, t-teşekkür ederim. Dün gece için de, sözlerin için de..."
"Her zaman..."

Adrien sonunda ona bakmayı bırakıp kafasını geniş asansöre doğru çevirdi. Tam düğmeye basacaktı ki asansörün arızalı olduğunu farketti. Koridorun öbür ucundaki dar asansöre baktı (Evet, bir dar bir de geniş asansör var. Çünkü neden olmasın.). Daha sonra merdivenlere doğru yürüyüp Marinette'e döndü.
"Hadi gidelim."
"Unutmamışsın..."
"Neyi?"
"Klostrofobimi (dar alan korkusu)."
"Uh, evet. Nasıl unutabilirim. Birlikte asansörde kaldığımızda çok gerilmiştin."

Tek sebebi fobim değildi...
"Evet. Her neyse. Hadi gidelim."

-Otelde-

"Adrien beni bırakmak istemeni anlıyorum ama odama kadar götürmene gerek yok."
"Um...Ben- sadece güvende olduğundan emin olmak istiyorum?"
"Ummm, tamam. Ama sadece 2 kat çıkacağımızı biliyorsun değil mi?"
"Uh- evet sadece..." Adrien elini boynunun arkasına koyup bakışlarını yere çevirdi.

Marinette elini Adrien'ın yanağına koyup gözlerine endişeyle baktı.
"Adrien? Sen iyi misin?"
Adrien Marinette'in dokunuşuyla yanaklarına hücum eden kanı hissedebiliyordu.
İyi mi? Hiç iyi değilim Marinette. Beni çılgına çeviriyorsun...
"Ben- yani, evet." dedi Adrien bakışlarını yere çevirerek.

"Emin misin?"
Adrien'ın kalbi yerinden çıkacak gibiydi. O şekilde sonsuza kadar kalmayı yeğlerdi, ama geç kalıyordu. Ve toplantıya katılmazsa babası... oldukça sinirlenirdi.

Marinette'in elini kendininkiyle tutup yanağından çekti.
"E-evet! Ben iyiyim, sen de iyisin, biz iyiyiz!"
Aptal ! Aptal ! Aptal !

Marinette kafası karışmış bir yüz ifadesiyle karşısında çırpınan pembe yanaklı çocuğa bakmaya devam etti.
"...yani, özür dileri-"
Ve Marinette kendini daha fazla tutamayıp gülmeye başladı.
"Şimdi de sen beni güldürüyorsun Adrien!"

Adrien, gülümsedi. Sadece gülümsedi.
Gülerken ne kadar da güzelsin...
Gözlerindeki hayranlık gittikçe büyüyordu. Elini Marinette'in çenesine götürdü, onun yüzünü kaldırdı ve gözlerine baktı.

"A-Adrien- n-n'apıyorsu-"
"Seni hep böyle gülümseten kişi olmak istiyorum Marinette..."
Marinette'in gözleri, duyduklarına inanamayarak kocaman açıldı. Kalbi yerinden çıkacak gibiydi.

"Ben onu sesli mı söyledim?!"
"E-evet? Öyle yapmak istememiş miydin zaten?"
"Uhh- ben! Gitmeliyim! Evet, gitmeliyim!" dedi Adrien. Elini hızlıca Marinette'in yüzünden çekti  ve arkasına bakmadan koşarak lobiye indi.

"Sana da hoşçakal..." diye mırıldanarak odasına doğru çıkmaya başladı Marinette.
Az önce ne oldu öyle?!
Ne demek istedi?!
Yoksa...










-877 kelime-
Selammmm! Yazarınız geldi! Bölümü beğendiniz mi? Yorum yazmayı ve oy vermeyi unutmayın. 200 okunmaya ulaştığımızda haftada 2 bölüm atmaya başlayacağım-umarım-!!!

The CompanyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin