Marinette Adrien'ın yanında yüzündeki kızarıklığı saklamaya çalışırken, Adrien da telefonundan vizyonda olan filmlere bakıyordu.
"Yeni bir romantik komedi vizyona girmiş. Ne dersin Marinette?""Marinette?"
Marinette Adrien'ı sonunda duyunca başını hızlıca kaldırıp ona baktı.
"Ah- özür dilerim, dalmışım. Ne diyordun?"
"Yeni bir romantik komedi vizyona girmiş diye duydum. İzlemek ister misin?"
"B-bilmem ki. Olabilir."
"İstersen oraya gidince de bakabiliriz."
"İyi olur."Marinette önüne dönüp yürümeye devam ederken Adrien'ın gözü Marinette'in elinde kalmıştı. Elini tutmak istiyordu, sevgililer gibi. Ama nasıl tepki vereceğinden çekiniyordu.
En kötü ne olabilir ki?
Sonuçta bu bir randevu.
Üstelik dün beni öpen de o değil miydi?Yavaşça uzanıp önce parmak uçlarıyla Marinette'in elini okşadı. Marinette hissettiği sıcaklıkla irkilip eline baktı. Adrien Marinette'in elini sıkıca kavradı, başparmağıyla elinin üstünü okşadı. Marinette biraz şaşkınlık biraz da mutlulukla Adrien'ın gözlerine baktı. Tam gözlerinin yeşilinin güzelliğine dalmıştı ki arkalarından gelen seslerle irkildi.
"Hadisenize!"
"Yürüyün!"Adrien Marinette'in elini bırakmadan onu çekip kaldırımın kenarındaki banka oturttu. Ve kıkırdamaya başladı. Marinette neden güldüğünü pek anlamadı ama gördü manzara onu da gülümsetmeye yetti.
"Ana nasıl kapıldığımızda inanamıyorum."
"Ben de."
"Gidelim mi? Arabam yakında, istersen yürüyebiliriz de?"
"A-aslında biraz temiz hava iyi olabilir."
"Tamam o zaman."Adrien önce kendi kalkıp sonra Marinette kaldırdı.
"Bayanlar önden."
Bu sefer kıkırdama sırası Marinette'teydi.
"Çok centilmensiniz."Marinette kolunu Adrien'ın kokuna sardı.
"Hadi gidelim."
Adrien Marinette'in güzelliğine bir saniye hayranlık duyduktan sonra onunla yürümeye başladı.————————————————————-
Çiftimiz lobiye birlikte girdikten sonra biletleri ve patlamış mısırları aldılar ve film salonuna girdiler. Koltuk numaralarını bulup biraz erken de olsa filme hazır bir şekilde oturdular.
Sessizliği bozan Marinette oldu.
"Hadi ama! Hangi filmi izleyeceğimizi söylemeyecek misin?"
"Hayır. Sürpriz olacak."
"Bi dakika... lütfen korku filmi deme! Korku filmlerinden nefret ederim!"
"Marinette, her ne kadar bir korku filmi izlerken korkup bana sarılmandan hoşlanacak olsam bile, bu bi' korku filmi değil. Aslında... daha çok romantik bir film. Daha önce çok duymuştum ama izleyecek fırsatım olmamıştı. Ama artık sen burda benimle olduğuna göre izleyebilirim."Marinette hafifçe kızardı. Bir "peki" mırıldandı ve önüne döndü. Kısa süre sonra ışıklar kapandı ve film öncesi reklamlar oynamaya başladı.
"Lisedeyken birlikte sinemaya geldiğimiz günü hatırlıyor musun Marinette?"
"Hım?"
"Parfüm reklamımın sözlerini ezbere biliyordun."Marinette bu sefer cidden kızardı ve gözleri kocaman açıldı.
"Belli ki bana çok aşıktın!" dedi Adrien, elinin arkasını alnına koyup gözlerini kapatarak.
"Heyyy dalga geçme! Hem ne yapabilirdim? Sen bi' süpermodel falandın."
"Ama sen benim görünüşüme aşık olmadın değil mi? Öyle olsaydı ilk günden bana o şekilde kızmazdın, hım?"Marinette tam bir şey söyleyeceksen Adrien söze girdi.
"Tamam tamam. Takılıyorum sadece. Bu arada, biri sana bunu daha önce söyledi mi bilmiyorum ama, utanınca çok tatlı oluyorsun."
"Hey, flört etmeyi keser misin? Film izlemeye geldim ben, senin flörtleşmelerini dinlemeye değil."
"Ama onları duymak hoşuna gidiyor, di mi~?"
"Pfft. Cidden, Adrien, herkes bize bakıyor." dedi Marinette bu sefer fısıldayarak.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Company
FanfictionBu AU'da Adrien daha lise bitmemişken babasıyla New York'a taşınmak zorunda kalır. Babası onun arkadaşlarıyla iletişim kurmasını engeller, ta ki Marinette Agreste Şirketi'nde bir iş ödüllü tasarım yarışmasını kazanana kadar... •(Dipnot-1: Bu hikayed...