"Adrien, burası harika!" dedi Marinette, pastel renklerle ve çiçeklerle süslenmiş kafenin içini heyecanla incelerken.
"Beğendin mi?"
Marinette yüzündeki mutluluk ifadesini kaybetmeden;
"Beğenmek mi? Bayıldım!" dedi ve kendini Adrien'ın boynuna attı.
"Teşekkür ederim Adrien." diye kulağına fısıldadı.Adrien kalbinin ısındığına hissetti. Önce ona geri sarılmakta tereddüt etse de, çok geçmeden ellerini beline sarıp onu kendine yaklaştırdı.
Seni seviyorum Marinette...
"Önemli değil. O kadar zaman görüşmedikten sonra, en azından bunu yapabilirim."(A/N: Bu sahneyi, 3. sezon finalindeki Ladynoir sarılma sahnesi gibi hayal ettim, ama Adrienette versiyonu gibi.)
Maalesef, her güzel şeyin bir sonu olduğu gibi çiftimizin paylaştıkları güzel an da, arkalarındaki garson tarafından sonlandırıldı.
"Bay Agreste, uzun zaman olmuştu!"Adrien gözlerini açıp kafasını çevirdi. Kendisiyle konuşan garsonu görünce kız arkadaşına-*öhöm öhöm yani; arkadaşına(!) sarılmayı bıraktı ve elini tutup. Garsona selam verdi;
"Merhaba Austin, son zamanlarda işlerim biraz yoğun gidiyordu da. Ah, bu Marinette. Marinette, bu Austin. Ben eskiden burayı sık sık ziyaret ederdim ama son zamanlarda biraz ihmal ettim."
"Evet, uzun zaman sonra seni ve kız arkadaşını ağırlamaktan mutluluk duyarım." dedi garson bir Adrien'a bir de Marinette'e bakarak.
"Ah- Biz sadece arkadaşız!" (A/N: Ay dayanamıyorum. Fena oluyorum ben!)
dedi ikisi de aynı anda.————————————————————-
Yemeklerini bitirdiklerinde -tabi ki- Adrien hesabı ödedi ve kapıya doğru yürüdüler. Adrien kapıyı açıp Marinette'e geçmesi için işaret etti. Marinette hafifçe kıkırdadıktan sonra kapıdan dışarı çıktı.
Tanrım, gülüşü her zaman bu kadar güzel miydi?
Adrien Marinette'in hemen arkasından çıktı ve kapıyı kapattı.
"Seni otele bırakmamı istemediğine emin misin?"
"Dördüncü kez söylüyorum, evet. Kendim gidebilirim."
"Elimde değil, senin için endişeleniyorum."Bu sözlerle Marinette kalbinde bir sıcaklık hissetti. Kocaman gülümsedi.
"Biliyorum, ve teşekkür ederim. Ama yakında CEO olacaksın ve benimle zaman kaybetmeni istemiyorum."
"Ama-"
"Ciddiyim Adrien, kendim gidebilirim."Adrien bir "peki" geveleyip Marinette'e hızlıca sarıldı.
"Kendine iyi bak."
"Sen de öyle Adrien."Marinette yavaşça uzaklaşmaya başladı ve bir süre sonra gözden kayboldu.
————————————————————
Adrien apartman dairesinden içeri girip telefonundan saati kontrol etti, 22.32.
Cidden bu saate kadar çalıştım mı?
Evrak çantasını yere koyup kendini koltuğa attı. Uzun bir "ah" çektikten sonra gözlerini kapatıp biraz dinlenmek istedi.Marinette
Marinette
Tekrar Marinette
Tek düşünebildiği Marinette'di.
Marinette koltukta onunla konuşurken
Marinette onun yatağında uyurken
Marinette restoranda ona sarılırken...Gözlerini açıp bir hareketle doğruldu. Onu görmeliydi. Ama saatin geç olduğunu düşününce iyi bir fikir olmadığına karar verdi. Ama ona mesaj atabilirdi değil mi?
A: Hey Marinette! Nasılsın?
Cevap vermedi. Belki uyumuştur, diye düşündü Adrien. Ya da...
Ya başına bir şey geldiyse?!
Belki de kaçırılmıştır?!
Ya güvende değilse?!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Company
FanfictionBu AU'da Adrien daha lise bitmemişken babasıyla New York'a taşınmak zorunda kalır. Babası onun arkadaşlarıyla iletişim kurmasını engeller, ta ki Marinette Agreste Şirketi'nde bir iş ödüllü tasarım yarışmasını kazanana kadar... •(Dipnot-1: Bu hikayed...