❥ 25

16.4K 994 89
                                    


------

Ellerimle yüzümü kavradım ve başımı dizlerimin arasına gömdüm. Artık dayanamıyordum. Bez parçası gibi babamın beni sokak ortasına atmasına, bu kadar değersiz görülmeye katlanamıyordum. Hayatımda mutlu olan her şeyi öldüren babamdan sessizce nefret ediyordum.

Annem, Eskişehir'e teyzesinin cenazesine gitmişti bir geceliğine. Beni her ne kadar yanında götürmek iste de babama dayanabileceğimi söylemiştim. Babam da ilk fırsatta beni kapının önüne koymuştu. Halbuki gece sokakta gördüğünde sinirlenip beni suçlayanda kendisiydi. Bunların hepsi bahaneydi. Nefretini kusmak için her davranışımı sebep olarak görüyordu.

Olsun dedim kendi kendime. Hayatımda hoş şeylerde vardı. Ve bu sadece Ahi'den ibaretti.
Çok güzel duygular yaşatıyordu bana ve ben bu güzellikleri yok sayıp hayatımı kötüleyemezdim.

Kaç dakika geçti bilmeden oturduğum kaldırımda daha fazla dayanamayıp ayağa kalktım ve sessiz sokakta adımlamaya başladım. Kendimi bu kadar değersiz olmadığıma ikna etmeye çalışıyordum. En azından annem ve Ahi tarafından değerli biriydim. Beni hoş bulan birisi vardı. Beni önemseyen, zarar görmemi istemeyen birileri de vardı.

"Hoş biriyim ben." Bileğimdeki tokayla kısa saçlarımı ensemde topladım. "Hem kedilerde sokakta kalıyor." Sokaktaki birkaç kedi ile arkadaşlık kurup onlarla geceyi geçirebilirdim. "Arkadaş bulurum kendime." Adımlarım durduğunda olduğum yere çökerek ağlamaya başladım. "Kedilerin bile onları seven babası var."

Başımı kollarım arasına gömdüm ve hıçkırıklarımı bastırmaya çalıştım. Kendimi kandırmaktan nefret ediyordum. Buna sebep olan babamdan tiksiniyordum.

"Miyavvv!"

"Asıl sana miyav!" Kızarık, ıslak gözlerimle başını koluma süren kediye baktım. "Gidip annenle uyusana, ne diye yanıma geliyorsun?!" Küçücüktü, ona bilmeden verdiğim tepkiden dolayı kendimden utanmıştım.

"Miyavvv!" Dedi bir kere daha. Bu sefer de kucağıma çıkmaya çalışmıştı. Mırıltısı artarken dizlerimi uzatıp kucağıma uzanmasını sağladım.

"Seni de mi evden attılar? Küçücüksün ama sen. Annen nerde?" Parmaklarımla başını okşadım. Hep hayalimdi kedi sahiplenmek ama babam benim hayallerimin katiliydi. Asla mutlu görmek istemezdi beni. "İstersen bu gece birlikte kalabiliriz. Anneni bulup seni ona teslim ederim. En azından senin sonun mutlu biter." Gözlerini yavaşça kapatışını izledim, kolumun altına doğru sokulmuştu. En azından birimiz rahatça uyuyacaktı.

"Miyav.." Sesi ve mırıltısı daha kısık çıktığında parmaklarımı minik burnuna dokundurdum. Masum ve tatlıydı. Belki de aramızdaki tek fark buydu.

"Keşke o da şimdi yanımda olsaydı." Gözlerim dolarken bir yandan da başını okşuyordum. "O çok iyi biri biliyor musun?" Güldüm göz yaşlarım dudaklarıma bulaşırken. Bana Yıldız gözlü dediğinden beri kendimi yıldızlar gibi hissetmeye başlamıştım. Onca karanlığın içinde parlayan yıldızlardan biri. "Senin gibi çok tatlı." Kendimi onaylamaz gibi başımı iki yana salladım. "Tabii şimdi o bunu duymasın. Koskoca adama kedi gibi tatlısın dersem benimle bir daha konuşmayabilir. Ama çok tatlı yine de." Başımı eğerek kediye biraz daha yaklaştım. "Yeşil gözleri var seninki gibi. Alınma ama onun gözleri çok daha güzel. Yeşilin her tonunu gördüm gözlerinde. Yeşili hissettim gözlerine bakarken."

Dalgalı saçları var denizlerden kopup gelmiş gibi.

"Sesi huzur veriyor bana. Sürekli benimle konuşmasını istiyorum. Dokunuşları çok narin, hassas. Bana her dokunduğunda tenim uyuşuyor sanki. Sadece benim olmasını istesem, bencillik yapmış olur muyum?" Dizimde uyuyan yavru kediye sormuştum bunu ama bana cevap vermemişti. Belki de dediklerimi bile anlamıyordu. Halbuki çok açık konuşmuştum.

Seviyorsan Fısılda Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin