Büyük ve kirli alanda yankılanan etin ete çarpma sesi, orada bulunan hırslı topluluğun nefesini tutmalarına sebep oluyordu. Dışarıda dökülen sararmış yapraklar ve çiseleyen yağmurun ortaya çıkardığı romantik sonbahar havasının aksine, bu kapalı depoda yaşananlar kesinlikle romantizmden çok uzaktı.
Jungkook, annesinin yanından ayrılır ayrılmaz soluğu burada almıştı. Şiddet, zihnini dağıtıyor ve düşünmek istemediği şeyleri düşünmesinin önüne geçiyordu. Siyah saçlı çocuk, yüzüne doğru hızla yaklaşan yumruğu büyük bir profesyonellikle engelleyerek boşta kalan eliyle yaptığı yumruğu karşısındaki adamın çenesine hırsla geçirmiş ve yere kan tüküren adamın birkaç dişini kırdığına emin olmuştu.
Sersemleyerek geriye adımlayan rakibinin boşluğundan istifade, ellerini birkaç kez yumruk yapıp açarak acısını dindirmeye çalışmış ve elini birkaç kez boşta salladıktan sonra, pes etmeyerek üstüne doğru koşar adım gelen adamın karnına tekmeyi geçirmişti. Yere düşen adamın üstündeki yerini alarak hırsla yumruklarını altındaki bedenin yüzüne geçiriyor, gözyaşları yüzünden buğulanan gözleri görüşünü kısıtlıyordu ancak durmadı. Hayatında yolunda gitmeyen ne varsa, hırsını altındaki bedenden çıkarmak istercesine ayarsız yumruklar savuruyordu.
Jungkook'un son yumruğu havada asılı kaldığında ve gözündeki damla bağımsızlığını ilan ederek altındaki bedenin kan içinde kalan yüzüne damladığında, uğultular yükselmeye başlamıştı. Herkes son hamleyi bekliyor ve nihayet paralarını alıp gitmek istiyordu ancak Jungkook sanki bir güç tarafından tutuluyormuşçasına, kaldırdığı elini indiremiyordu. Çenesi titremeye başladığında ses telleri yırtılırcasına bağırarak yumruğunu sertçe tozlu zemine çarpmış ve sonra sendeleyerek kalkarak alanı terk etmişti.
Arkasından seslenenlerin sesleri ardında kalarak silikleşirken, tozlu ceketinin koluna gözünde biriken yaşları silerek hafifçe çiseleyen yağmurun altına atmıştı kendisini.
Gitmiyordu işte, Yoongi gözünün önünden gitmiyor ve ona işkence etmeye devam ediyordu her gün.
Az önce, kısa bir anlığında, gözlerindeki yaşlar yüzünden görüşü kısıtlanmışken, altında yumrukladığı bedenin yüzü bir anda Yoongi'nin yüzüne dönüşmüştü ve sanki daha önce büyüğünün ağzını yüzünü dağıtan kendisi değilmişçesine yerinde mıhlanıp kalmıştı. Annesinin mezarında Yoongi ile karşılaşmasına bağladı bu hassaslığını, diğer hiçbir şeye ihtimal vermeyi bırakın, aklının ucundan dahi geçirmeye korkuyordu.
Motoruna atladığı gibi favori mekanının yolunu tutmuş ve fazla geçmeden mekanın önüne motorunu park ederek içeri girmişti.
Yüksek sesli hareketli müzik duvarlara çarparak yankılanıyor ve loş ışıkta sallanan bedenlerin hareketlerine ritim kazandırıyordu.
Dar koridordan geçerek boş bir bar taburesine yerleştiğinde önüne koyulan içkisinin bardağını kemikli ve yer yer kırmızı yaralalarla lekelenmiş parmaklarının arasında çevirerek içindeki şekilli buzların hareketini izlemişti bir müddet ve ardından koyu renkli sıvıdan bir yudum almıştı. "Dalgın görünüyorsun." yanına gelen uzun boylu kadını hayatında ilk defa gördüğüne yemin edebilirdi Jungkook fakat kadının samimi üslubu kendisini sorgulamasına sebep olmuştu. "Tanışıyor muyuz?"
"Tanışabiliriz?" kadın cevabını geciktirmeden verdiğinde Jungkook çarpık bir şekilde gülümsemişti. "Tanışalım o halde."
Tükenen içkilerin yerini her defasında bir yenisinin doldurduğu ve içkilerine sohbetin eşlik ettiği birkaç saatin sonunda Jungkook kendini son derece sarhoş hissediyordu. Az miktardaki alkolün gevşettiği ve rahatlattığı halinden şimdi eser yoktu, birkaç dakika önceki neşesi gitmiş ve üzerine durgunluk çökmüştü. Müziğin sesi kulaklarından girse dahi beynine ulaşmıyordu. Saatlerdir sohbet ettiği kadın da Jungkook'un üzerindeki kara bulutları görmüştü, fark etmemek imkansız gibiydi çünkü. Tek bir noktaya odaklanmış, dolu gözlerle bakıyordu. Alkolün son evresi Jungkook'ta duygusal yoğunluk yaratıyor ve unutmak isterken tam tersi etkiyle dünyadan soyutlanarak düşünmek istemediği her şeyi düşünmeye başlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bad boi ;; yoonkook
Fanfictionsokak dövüşçüsü min yoongi ve onun tek ve gerçek ezeli rakibi jeon jungkook