9

511 51 38
                                    

Yağmur, şiddetini hiç azaltmadan yağmaya devam ederken Yoongi hâlâ dışarıda, ayaklarının götürdüğü yere yürüyordu. Saniyeler dakikaları, akrep yelkovanı kovalarken zaman mevhumunu yitirdiğini hissedebiliyordu çünkü şehrin uzak bir bölgesinde sayılabilecek hastanenin ışıkları uzaktan göründüğünde, Yoongi bir buçuk saatten fazla süredir yürüyor olduğunu henüz o vakit fark edebilmişti. Üstü tamamen ıslanmış, su damlaları kıyafetlerinin her köşesinden damlayıp zeminle buluşuyordu. Saat çoktan gece yarısını geçmişti.

Yağmur sanki sadece Yoongi'yi ıslatmak istercesine yağmış ve genç adam hastaneye adımını attığı andan itibaren de yavaş yavaş hızını keserek durmuştu. Tıpkı Yoongi'nin ruh halinin durulması gibiydi. Hassastı. Islak siyah saçları gözlerinin önüne düşüyor ve görüşünü kısıtlıyordu ancak umurunda da değildi. Fark edemediği çok fazla şey oluyordu şu anda vücudunda fakat zihni o kadar doluydu ki, ne paçalarına kadar ıslanan kıyafetleri rahatsız ediyordu ne de gözüne batan ıslak saç telleri.

Karanlık sokaktan aydınlık binaya giriş yaptığında, o hâli birçok kişinin dikkatini çekmeye yetmişti. Varlığının kanıtı olarak yürüdüğü yerde ıslak izler bırakıyor ve her biri hemen ardından çamura dönüşüyordu.

Asansörü beklemek işkence gibi geldiği için yavaş adımlarını merdivenlere yönlendirmişti. Üç kat. Üç katın sonunda, görmek istediği çocuğun odasına varmış olacaktı. Adımlarının sabırsızlaştığını hissedebiliyordu. Gücü yetse koşarak çıkacaktı merdivenleri ancak yorgundu. Yoongi, gerçekten çok yorulmuştu.

Önce birinci kat, ardından ikinci kat, üçüncü kat; 3002, 3006, 3007, 3008 ve 3009.

3009 numaralı odanın önüne geldiğinde, buraya kadar gelmeyi başaran cesur adımlarının cesaretinin kırılış sesini duyduğunu sanmıştı. Kulaklarının bir yanılgısı da olabilirdi ancak eli kapının kulbunda kalmış, aşağıya doğru indirmek için yeterli cesareti kendinde bulamamıştı.

Saatin geç olmasından dolayı Jungkook'un uyuyacağına güvenerek kapıyı hafifçe araladığında, düşüncelerinde yanılmadığını fark etmişti. Jungkook, kaşları çatık bir şekilde, rahatsız olduğu her halinden belli olacak şekilde uyuyordu. Belli ki ağrısı vardı. Ya da, ya da sadece huzursuzdu.

İçeriye kısa bir göz attığında Taehyung'u görememişti. Gitmiş olmalıydı.

Ses yapmamaya özen göstererek içeri adımladığında, kapıyı yavaşça kapatarak yatağın yanındaki sandalyeye oturmuştu. Karanlık odada sadece küçük gece lambası sarı bir ışık yayıyor, Jungkook'un yara bere içindeki lekeli yüzünü biraz da olsa aydınlatıyordu.

Yoongi, beyaz tende leke yapan kırmızılıkları ve yer yer morlukları incelemeye başlamıştı. Elinde değildi, gözünü alamıyordu sadece. Sonsuza dek gözlerini hiç ayırmadan baksa dahi, hep aç hissedecekti gözleri Yoongi buna adı kadar emindi.

Soğuk hava yüzünden buz gibi olan, nemli ellerinin arasına Jungkook'un sıcak elini aldığında, bu kadar sıcacık olacağını düşünmemişti. Yüzüne bir tebessüm yerleşti istemsizce.

"Keşke zamanı geri alabilsem." Fısıldayarak söylediği bu cümleleri, Jungkook'un duyamayacağını biliyordu ancak küçük olanın düzleşen kaşları ve gevşeyen ifadesi Yoongi için beklenmedikti. Jungkook, uykusunda Yoongi'nin varlığını hissetmiş gibi, gördüğü o çirkin kâbus sihirli bir şekilde yok olmuştu.

Yoongi, bütün bir gününü sorguladığında neden burada olduğunu, neden hâlâ elini tutttuğunu anlamlandıramıyor değildi ancak yine de düşüncelerinin beynine üşüşmesine de engel olamıyordu.

"O adamla görüşmeyeceksin dedim!" orta yaşlı adam bağırdığında karşısındaki kadın sadece öfkelendiğini hissediyordu. "Çok sarhoşsun, git lütfen." Kadın son çare umutsuzca söylediğinde adam üstüne yürümeye başlamıştı. Küçücük mutfakta kaçacak fazla yeri olmayan kadın nihayet köşeye sıkıştığında, korku o an için somut bir cisme dönüşmüş gibiydi. "Benim sabrımı mı sınıyorsun sen? Sana kaç defa benden başkası olmayacak demiştim." kadının gözleri dolduğunda adam daha da çıldırmış gibiydi. "Beni nereden buldun? Senden onca yıl kaçmayı başarmışken neden tam mutlu olacağım zamanda ortaya çıkıyorsun?" güçsüz yumruklarıyla adamı omuzlarından ittirdiğinde, zaten sarhoş olan adam iyice sendelemiş ve tezgaha çarpmıştı.

bad boi ;; yoonkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin