Saat öğleden sonra dört sularındayken, güneşi kapatan bulutlar yüzünden zaten soluk bir griye bürünen hava, yavaş yavaş kendini koyu bir griye bırakıyordu. Bulutlar iyice kararmış ve gece gelecek olan yağmurun habercisi olmuşlardı sanki.
Jungkook normal odaya alınalı iki saat oluyordu ve Yoongi, tüm bu sürede başından bir dakika bile ayrılmamıştı. Normal odaya alındığında, sabah Taehyung'un getirdiği kıyafetleri giydirdikleri Jungkook, şimdi ilaçların etkisiyle uyuyordu. Yoongi de yatağın yanındaki refakatçi koltuğuna oturmuş ve kafasını da bir an olsun tutmayı bırakmadığı Jungkook'un ellerine yaslayarak uyuyakalmıştı. Saatlerdir uykusuzdu ve gözleri artık yorgun düşmüştü.
Nihayet ilaçların etkisinden sıyrılan Jungkook yavaş yavaş gözlerini açtığında, gözleri bir müddet loş ışık yüzünden kamaşsa da fazla aydınlık olmayan odaya alışması çok uzun sürmemişti. Sol elinde hissettiği ağırlık ile kafasını o tarafa çevirdiğinde Yoongi'nin eline yaslanan kafasıyla karşılaşmayı beklemiyordu.
Bugün gün içinde gözleri birkaç defa Yoongi'yi yakalasa da çoğu hayal meyaldı ve bu yüzden de rüya gördüğünü düşünmüştü. Zaten Yoongi'yi rüyalarında görmek alışık olmadığı bir durum olmadığı için de yadırgamamıştı hiç. Ama rüya değildi. Yoongi gerçekten de yanındaydı. Bedenini Yoongi'den tarafa çevirmek için hareket ettirdiğinde sızlayan yaraları yüzünden ağzından kesik bir inleme kaçmış ve bu da Yoongi'yi zaten hafif olan uykusundan uyandırmıştı.
"Jungkook," mırıldanarak kafasını koyduğu yerden kaldırdığında Jungkook'un acı içindeki yüzüyle karşılaşmıştı. "İyi misin?" kısık sesle sorduğu soruya küçük olan hafif bir baş sallamasıyla cevap vermişti. Eski şeklini alıp yatakta yeniden sırtüstü uzandığında, bir müddet acısının geçmesini beklemiş ve acı azaldığında da yüzündeki acı dolu ifade düzelmişti.
"Neden buradasın?" Jungkook soğuk bir ses tonuyla sorduğunda Yoongi iç çekmişti. Kaldıkları yerden devam edeceklerini gerçekten hiç düşünmemişti. Hastanenin ilaç kokan koridorlarında beklediği uzun saatler boyu, Jungkook ile yapacakları konuşmanın provasını yapıp durmuştu zihninde defalarca kez. Ve bu yüzden de Jungkook'un bu soğuk halleri kalbini kırsa bile yine de taviz veremedi.
Zihninde yazıp yazıp sildiği o konuşmaya başlamaya cesaret edemedi ve çıkmak için hazırlanan bütün kelimelerini yuttu, yutarken de her bir harf boğazına batıp kanattı sanki, öyle bir acı vermişti.
Ne yapacağını, ona karşı nasıl davranacağını bilemiyor gibiydi. "Taehyung rica etti." demişti bu yüzden. Sanki esmer olanı defalarca kez kovan ve Hoseok'un onca ısrarına karşı direnerek hastanede beklemeyi tercih eden kendisi değilmiş gibi. Jungkook kısa bir 'hm' ile geçiştirmiş ve oralı olmadığını belli etmeye çalışırcasına kafasını ters yöne çevirmişti. Oysa az önceki hayali bu değildi. Yoongi uyanmayacaktı ve Jungkook yan dönüp uyuyan Yoongi'yi izleyecekti. Belki kabaran saçlarıyla da oynardı ama hafifçe, uyanmasın diye. İkisi de hayal ettikleri şekilde davranmaya cesaret edemedikleri için ortam buz kesmişti. Bu sefer yıkılacağına emin oldukları o duvara ikisi de sert bir şekilde çarpmış ve kırılan parçaları dört bir yana saçılmıştı.
"Uyandığıma göre gidebilirsin o zaman, ben bakabilirim başımın çaresine." Yoongi çıkmaza girmiş gibiydi. Ne diyeceğini bilememiş, itiraz dahi edememiş ve oturduğu sandalyenin sırtına astığı ceketini de aldıktan sonra son bir kez arkasına bakıp odadan çıkarak kapıyı ardından kapatmıştı. Ne yapacağını bilmiyordu. Gerçek anlamda ne yapması gerektiğine dair hiçbir fikri yoktu ve Jungkook yüzünden kendini devamlı çıkmaza girmiş gibi hissediyordu. Bir çıkış yolu, belki Jungkook'un onu dinleyeceği bir an olabilirdi ve bir şeyleri çözebilirlerdi belki ama ikisinin de aşılamaz duvarları vardı, birbirlerine karşı ördükleri. Bu yüzden de zordu şu an her şey. Toparlamak imkansız gibi geliyordu Yoongi'ye ve belki de biraz da bu yüzdendi çabalamaktan kaçışı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bad boi ;; yoonkook
Fanfictionsokak dövüşçüsü min yoongi ve onun tek ve gerçek ezeli rakibi jeon jungkook