Taehyung, üstünü bile değiştirmeden montunu giyerek bir hışımla odasından çıktığında, Jungkook telefonda kiminle ne konuştuğunu neden bu kadar acele ettiğini merak etmişti. "Ne oldu?" Kapının önünde aceleyle ayakkabısını giymeye çalışan ev arkadaşına doğru adımlayarak sorduğunda esmer olan bir an ne diyeceğini bilememişti.
Bir müddet öylece dikilerek bir şeye karar vermeye çalışır gibi baktıktan sonra, portmantodan Jungkook için de bir mont alarak küçük olanı bileğinden yakaladığı gibi çekiştirmeye başlamıştı. "Yolda anlatırım, benimle gel."
"Nereye gidiyoruz?" Jungkook evin kapısını zorla da olsa kapatmayı başardığında esmer olandan tek bir cevap bile alamamış ve hızla arabadaki yerlerini alarak yola koyulmuşlardı.
Esmer olan, yanında oturan çocuğun sorularını yanıtlamak yerine Hoseok'u aradığında, telefonu arabaya bağlamış ve birkaç çalışın ardından Hoseok'un yorgun sesi duyulmuştu. "Taehyung? Selam." Taehyung, selamlaşma kısmını atlayarak konuya dalmıştı direkt. "Hoseok, Yoongi aradı mı seni?" Jungkook, Yoongi'nin adını duymasıyla kafasını hızla çevirip arabayı süren adama bakmıştı. Konunun Yoongi ile alakalı olduğunu düşünmemişti hiç. "Hayır aramadı, biliyorsun aramız son zamanlarda pek iyi değil. Neden ki, bir şey mi oldu?" Karşı hattan hışırtılı sesler geldiğinde, Hoseok uzandığı yerden doğrulmuş ve ciddiyete bürünmüştü. "Annesi kalp krizi geçirmiş. Hastanedeymiş. Daegu'ya gidiyorum şimdi, sana da haber vermek istedim. Yoongi'nin sana ihtiyacı olabilir." Jungkook, farklı ve rahatsız edici bir hissin damarlarında dolaştığını hissedebiliyordu. Bu, biraz öfke ve belki de biraz kıskançlıktı ancak tam olarak ne olduğunu çözememişti. "Konum at bana, yola çıkıyorum." Telefon kapandıktan hemen sonra Jungkook esmer olana çevirmişti bakışlarını.
"Yoongi hakkında olan bir şeyi neden ilk bana söylemedin, sordum da sana, neden ben Hoseok'a söylerken duymak zorundaydım?"
Bu cümlenin ardından ikisi arasına buzdan duvarlar örülmüştü sanki. Taehyung cevap verememiş, Jungkook da yaşadığı bu berbat duygu ile baş etmeye çalışırken bir daha esmer olanla muhatap olmamıştı.
Yaklaşık iki saatlik bir yolculuğun ardından Taehyung arabayı bir hastanenin önünde durdurduğunda, Jungkook'un keyfi fazlasıyla kaçmıştı. Gergindi, öfkeliydi, kıskanmıştı, heyecanlıydı ve korkuyordu. Birçok duygunun harmanlanmış halini yaşıyor ve ne yapması gerektiğini kestiremiyordu.
"Bırak ilk söylemeyi, sana belki de hiç söylememem gerekirdi." Taehyung sessizce söylediğinde Jungkook iç çekmişti. "Böyle bir şeyde ilk beni arayamayacağı, aramak için aklına ilk gelenin ben olmayacağım kadar uzaklaştığımızı hiç düşünmemiştim. Biz, iki yabancı olmuşuz onunla."
Jungkook kırık sesiyle söylediğinde, esmer olanın diyecek hiçbir şeyi yoktu. Onu getirmek gerçekten de büyük bir hataydı ancak biliyordu ki, böyle bir durumda her ne kadar durum aksini gösterse de Yoongi'nin yanında olmasını istediği ilk kişi Jungkook'tan başkası değildi. Sadece bunu dile getiremeyecek kadar korkak ya da gururluydu. Ya da her ikisi de vardı ve her şey belki de sırf bu yüzden olduğundan çok daha zordu.
"Hadi içeri girelim." Taehyung söylediğinde Jungkook yavaş hareketlerle arabadan inmiş ve büyük olanın arkasından onu takip etmeye başlamıştı. Uzaktan uzaktan yürüyor, Yoongi'yi görmeye gelip ona görünmekten çekiniyordu sanki.
"Yoongi." Taehyung, ameliyathanenin önüne geldiklerinde, duvarın dibine çöken adama seslenmiş ve Yoongi esmer olanın sesini duyar duymaz kalkarak kendini Taehyung'un kollarına bırakmıştı. "Taehyung, annem."
Yoongi'nin kendisini fark etmeyerek ev arkadaşının kollarının arasında şiddetle ağladığını gören Jungkook, kendini fazlalık gibi hissetmekten alıkoyamamıştı. "Merak etme, hiçbir şey olmayacak ona. Sağ salim çıkacak, ağlama ne olursun." Taehyung'un Yoongi'yi teselli etme çabaları boşaydı çünkü Yoongi şu anda bu teselli cümlelerini duymaktan çok uzaktaydı. Endişesi ve korkusu her şeyin önüne geçiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bad boi ;; yoonkook
Fanfictionsokak dövüşçüsü min yoongi ve onun tek ve gerçek ezeli rakibi jeon jungkook