10

517 54 26
                                    

(sadece kısa bir an için çocuklarımın güzelliklerine bakın lütfen

şimdi okumaya başlayabilirsiniz, iyi okumalar.)

Yoongi yüksek bir binanın çatı katında, binanın tam kenarında duran Jungkook'a temkinli adımlarla yaklaşırken nefeslerinin hızlandığını hissedebiliyordu. Küçük olan Yoongi'nin tam gözlerinin içine öyle bir kırgınlıkla bakıyordu ki, büyük olan kalbinin binbir parçaya ayrıldığını hissedebiliyordu. Nefesi daralmış, ruhu sıkışmıştı. Çaresizlik o an için somut bir şey olup Yoongi'nin kucağına düşmüştü adeta. Ağzını açıyor ancak kelimeler bir türlü çıkmıyordu. Tam kenarda düştü düşecek olan çocuğa bir adım atmaya çalışıyor ancak yerinde sayıyordu. "Dur!" demek istiyordu Yoongi, "Ne olursun yapma!" demeye çalışıyor ancak ne kadar çabalarsa çabalasın kelimeler ağzından bir türlü çıkmıyordu.

Yoongi, çabaladıkça nefeslerinin hızlandığını ve ruhunun bedeninin içinde iyice sıkıştığını hissedebiliyordu. Avazı çıktığı kadar bağırmak için ağzını açıyor, boğazı yırtılırcasına çabalıyor ancak kesik bir nefes sesinden başka hiçbir ses çıkmıyordu. Gözyaşları yanaklarından süzülüp akarken ayaklarını yere çivileyen gücün ne olduğunu anlayamıyor, onu böylesine kuvvetli bir şekilde neyin engellediğini idrak edemiyor, ancak yine de pes etmeden çabalıyordu.

Adım atmayı denedikçe düşüyor, kalkmaya çalıştıkça ayağı kayıyordu. Kendini birazdan aşağı bırakacak olan Jungkook'a bağırmaya çalışıyor sesini asla duyuramıyordu. İçi daha da sıkıldı. Ruhu, bedeninden taşacak gibiydi. Göğsü sıkışıyor, solukları ciğerlerine ulaşmadan buhar olup gidiyordu sanki. Aldığı nefesler yetmedi bu yüzden.

Dizlerinin üzerindeydi, ayağa kalkamıyor, çabaladıkça düşüyordu. Elini uzattı Jungkook'a. Elini uzattı ama o kadar uzaktı ki, Jungkook'un tutmasının imkanı yoktu. Küçük olan son bir kez kırgınlıkla gülümsemiş ve "Hoşçakal hyung." diyerek kendini yüksek binadan geriye doğru bıraktığı anda Yoongi'yi bağlayan bütün bağlar çözülmüş, kendini hızla binanın kenarlıklarına atmış ve boğazına hapsolan bütün kelimeler o an özgürlüklerini ilan etmişlerdi. Jungkook'un kanlar içindeki cansız bedeni, gözlerinin önündeydi.

"JUNGKOOK!"

Sıçrayarak yattığı yerden doğrulduğunda, bütün bedeni ter içinde kalmış ve boğazı kurumuştu. Hızlı hızlı nefes alıp veriyor, gözlerini kapatarak sakinleşmeye çalışıyordu. "İyi misin?" odanın içinde yabancısı olmadığı bir ses duyulduğunda Yoongi yavaş hareketlerle başını sağına çevirmiş ve endişeli gözlerle ona bakıp elindeki bardağı uzatan arkadaşını görmüştü. "Kabus gördün, su iç." Hoseok elindeki plastik bardağı Yoongi'nin eline tutuşturup bardağın altından destek verirken bir yandan da terden ıslanarak yüzüne yapışan uzun saç tutamlarını geriye doğru tarıyordu. "Biraz daha iyi misin?" Yoongi kafasını aşağı yukarı hafifçe sallayarak onayladığında, nefesi henüz düzene girmemişti. Göğsü hâlâ hızla inip kalkıyor ve gördüğü rüyanın etkisinden sıyrılmaya çalışıyordu.

Kemikli ellerini yüzüne kapatıp biraz öyle soluklandıktan sonra ellerini yukarıya kaydırarak saçlarını geriye taramış ve bu esnada da koluna dolanan serumu fark etmişti. "Ne işim var benim burada?" Bozuk çıkan sesiyle sorduğunda Hoseok yatağın kenarına oturmuştu. "Bayılmışsın. Günlerdir aç, susuz ve uykusuz gezdiğin için." Yoongi biraz daha sakinleştiğinden emin olduktan sonra kendisini geriye, yumuşak yastığa bırakmış ve koluyla yüzünü kapatmıştı. "Saat kaç?" Hoseok telefonun ekranından kısa bir an saate bakıp yanıtlamıştı. "Yediye çeyrek var." hava henüz alacakaranlık olduğu için Yoongi, sabah mı yoksa akşam mı anlayamamıştı. Tersi dönmüş gibiydi. Burada ne kadar süre uyuduğunu, kaç gün geçtiğini dahi bilmiyordu. "Ne zamandır uyuyorum ben?" Hoseok iç çekip ayağa kalkarak yatağın yanındaki sandalyeye oturmuştu. "Çok olmadı, üç veya dört saat?" Yoongi iç çekmişti. Günlerdir bir gram uyku uyumuyorken, ilaçlar bile onu sadece üç dört saat mi uyutabilmişti? Yanağının içini ısırdı gergince. Bu, ağlamak istemediği zamanlarda da yaptığı bir şeydi. Kabusu çok gerçekçiydi ve Yoongi, sevgilisine zamanında yetişemiyordu. Korkunçtu, Yoongi ölesiye korkmuştu.

bad boi ;; yoonkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin