Son bir yumrukla etrafa saçılan birkaç damla kanın ardından beklenen o ses gelmişti. "NAKAVT! VE KAZANAN MIN YOONGI!"
Yoongi, çoğunluğun alkışı ve bir kesimin de hayal kırıklığından oluşan seslerin eşliğinde biraz kan ve biraz da toz olan ellerini boşlukta sallayarak, çok meşhur olan o çarpık gülüşüyle birlikte kenara çekilmişti. Toplanan bahisler, hırslanıp daha çok para yatıranlar, bir öncekinde Yoongi'ye para yatırmadığı için pişman olanlar... Sokak böyle bir yerdi. Dövüşün bir adabı da yoktu; tehlikeliydi, ölümcüldü ve bir o kadar da keyifliydi Yoongi için.
Kenardan aldığı bir şişe suyu önce ellerine dökmüş, ardından kalanını da başından aşağı boca ederek saçlarını savurmuştu. O sırada yanına arkadaşı geldi. Yoongi'nin burada olmasını asla onaylamasa da yalnız bırakamadığı için geceleri buraya onunla birlikte gelip ayak işlerini yapıyordu.
"Gi, bence artık bir doktora görünmelisin. Hepten sakat kalacaksın, farkında değil misin aptal?" Yoongi ise istifini hiç bozmadan bileğindeki bandanayı yeniliyordu. "Doktora gitmeyeceğimi biliyorsun ama ısrarla her gece bunu söylüyorsun." Hoseok kafasını umutsuzca iki yana sallarken havlu uzatmıştı arkadaşına.
"Ooo, yaralı ceylan da buradaymış." çarpık gülüşü ve alaylı ses tonuyla Jungkook nihayet teşrif etmişti mekana.
"Jungkook." Yoongi tükürürcesine söylemişti ismini, her seferinde olduğu gibi. "Kopamıyor musun benden? Yine benim mekanımdasın bakıyorum da." Jungkook kahkaha atmıştı.
"Yok, bu sefer de diğer bileğini sakatlamaya geldim. Hazır mısın yaralı ceylan?"
Yoongi'nin doktora gitmeyişinin sebebi buydu, yenilmiş görünmek, Jungkook'a karşı güçsüz duruma düşmek istemiyordu.
"Gi, zaten yeni çıktın dövüşten. Onun gazına gelip onunla da dövüşmeyeceksin değil mi?" Yoongi, Hoseok'a yan bir bakış attı ve ayağa kalktı.
"Geçen gün sinek ısırmış kolumu, inan bana onunkisi daha çok acıttı." Elindeki şişeden büyük bir yudum su içtikten sonra havlusunu ve şişesini arkadaşına bırakarak Jungkook'a doğru ilerledi. "Haydi gel, korkup ağlamayacaksan eğer ben sahadayım." ve sahanın ortasına gelmişti. Sokak dövüşü en çok da sözel kışkırtmalarla yapılıyordu. Fiziksel güç bir yere kadardı, önemli olan rakibini psikolojik olarak alta almaktı. Ve bu en zor Yoongi ve Jungkook arasında oluyordu. Çünkü ikisi de birbirinin en öfkeli yanlarını biliyor, ona göre saldırıyorlardı. Jungkook'a göre nispeten daha sakin kalan Yoongi'yi bile bir tek Jungkook öfkelendirebiliyordu.
Jungkook zaten öfke duygusuna hayat vermek için doğmuştu. Hırsı yetiyordu ona.
Bahisler oynanmış, biraz önce Yoongi'ye oynamaya karar verenler Jungkook'u duyunca yeni bir tereddüte düşmüşlerdi. Ama kumardı bu oynadıkları. Ve kumar, hiçbir zaman kazandırmazdı.
"ÜÇ, İKİ, BİR, BAŞLA!" düdük sesiyle eşzamanlı olarak dövüş başlamıştı.
Jungkook yüzüne yediği ani yumruk karşısında afallasa da çabuk toparlamıştı. Artık birbirlerinin hareketlerini ezbere bilecekleri kadar çok tanıyorlardı birbirlerini.
Jungkook Yoongi'nin bir sonraki hamlesini doğru tahmin edip engellediğinde yüzüne bir sırıtış yerleştirdi. "Biraz özgün mü olsan, yaralı ceylan? Ezberledim artık." Yoongi gülümsedi. "Hay hay, sen nasıl istersen öyle olsun." Jungkook'un tuzağına düşmüş olmasına sevinerek yaptığı ani hareketle Jungkook'u yere sermiş ve üstüne çıkmıştı. "Nasıl, böylesi daha iyi mi?" Birkaç yumruğun ardından Jungkook pozisyonları değiştirmiş Yoongi'nin üstüne çıkmayı başarmıştı ama Yoongi hazırlıklıydı. Hızla doğrulup Jungkook'a kafa attığında rakibinin toparlanmasını beklerken ayaklanmış ve Jungkook'un etrafında aheste aheste dönmeye başlamıştı. "Jungkook, Jungkook, Jungkook..." onaylamaz ses tonuyla konuştuğunda nihayet Jungkook da ayağa kalkabilmişti. "Daha çok küçüksün değil mi? Benimle boy ölçüşemeyeceğini anlayamayacak kadar küçüksün." Başını iki yana sallayarak konuştuğunda Jungkook histerik bir kahkaha atmıştı. "Buradan diğer bileğin de kırılarak ayrıldığında tekrardan görüşelim Min Yoongi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bad boi ;; yoonkook
Fanfictionsokak dövüşçüsü min yoongi ve onun tek ve gerçek ezeli rakibi jeon jungkook