Bölüm 11

19 2 0
                                    

''Sen beni mi takip ediyorsun Sümüklü?''

◇◇◇◇◇◇◇◇◇◇◇◇◇◇◇◇◇

Duyduğum sesle aniden sesin olduğu tarafa döndüm ve ''Yoo.'' dedim. Gülümserken kafasını başka tarafa çevirdi o sırada içerdeki kız dışarı çıkıyordu O'nu görünce gülümsemesinden taviz vermedi ve gözlerini ayırmadan kıza bakmaya devam etti kız gülümserken göz kırptı ve yolun öteki tarafından yürümeye başladı. Ben hala kıza bakıyordum. İnsanların içerisinde yavaş yavaş kaybolana dek oraya bakmaya devam ettim toparlanıp Rüzgar'a baktığımda yüzümü incelediğini farkettim. Hafifçe omuzunu ittirip ''Ne var??'' dedim.

''Bişey yok ta neden içeriyi gözetlediğini söylemedin?'' Zaten dalgın olduğum için bundan faydalanarak içeriyi 2 saniye daha izlemek için kendime izin verdim. O sırada Kerem'in içerde oturduğunu farkettim. Zaferle gülümserken Rüzgar'a döndüm ve ''Sanane!'' dedim.

''İtiraf et beni takip ediyordun.'' Rüzgar'a cevap verme gereği duymadım. Kerem'in hazırlanıp çıktığını görünce sigara için çıktığına emin olduğumdan kapıya doğru yürüdüm ve Kerem'den önce çakmağımı uzattım. Göz kırptım ve yine gözlerimle Rüzgar'ı gösterdim. Gülümserken ''Teşekkür ederim güzellik.'' dedi. Bu kadar çabuk anlayacağını tahmin etmediğimden afallasamda çabucak ''Ne demek..'' derken bende gülümsedim. Tam ''Ne oldu, sustun?'' diyecektim ki arkamı döndüğümde Rüzgar'ın gittiğini gördüm. Peşinden gitmeyecektim çünkü kendini bir şey zannetmeye başlamıştı. İstemsiz gülümsedim ve Kerem' e

''Noldu şimdi buna??'' derken gülümsedim. O da güldü ve ''Sen O'na dönmeden 5 saniye önce gitti de o kimdi?'' dedi. Tabiki saklamayacaktım. '' Geç içeri hadi oturalım anlatırım.'' dedim ve cafeye geçtik.

Az sonra herşeyi anlatmıştım. Ve sanki birşeyler yolunda gitmiyordu. Yüzü kasılmıştı ve bir eliyle hafice çıkmış olan sakallarını okşuyordu. Bende O'nu incelemeye devam ettim. Açık tenliydi ve kumraldı. Boyu benden 10 cm kadar uzundu bende 1.70 civarıydım dolayısıyla O'na uzun denecek kadar iyiydi. 2 yıl önce tanışmıştık ve o zaman ben 19 o ise 23 yaşındaydı dolayısıyla şu an 25 olmalıydı. Aslında O'na bakınca 25 ten farklı da görünmüyordu. Bu kadar tedirgin olmasına anlam verememiştim. Bir eli hala masadaydı. Elimi elinin üstüne koydum ve ''Bir sorun mu var?'' dedim. Kolay kolay sinirlenen birisi değildi bu yüzden ben de endişelenmiştim. Önce elime sonra bana baktı ve ''Yok, hayır.'' dedi. Biz hep çok yakındık. Bu yüzden zamanla samimileşmiştik. Hayatıma herzaman kızlardan daha çok erkekler olmuştu ve O da o erkekler gibiydi benim için. Sadece biraz daha yakındı. Üzüldüğümde bikaç kez yanında ağlamıştım, herşeyimi anlatmıştım ve bazen güvenlik için aynı evde kalmıştık hepsi bu. Aniden konuşmaya başlayınca daha önce sustuğu için dikkatlice O'nu dinlemeye koyuldum. ''Onunla bu kadar yakın olma.''

Şaşırmıştım. ''Ne demek şimdi bu?'' dedim.

Sesini yükselterek. ''O bir polis!'' dedi.

''Ne fark eder?''

''Bütün herşeyi bok edebilir, aptal olma!''

''Hiçbirşey bilmiyor!'' dedim. Elini elimden çekti ve sertçe saçlarını geriye doğru düzeltti. '' Ne oluyor Kerem? Bak anlıyorum iyiliğimi düşünüyorsun ama.. Tamam neyse tanımadığım biri için arkadaşlığımıza zarar vermeyeceğim. İntikam oyunu bitene kadar onunla birdaha görüşmeyeceğim. Oldu mu?'' Arkadaşlığımıza kısmını bilerek bastıra bastıra söyledim. Tabiki bana karşı bir şey hissetmediğine emindim ama işimi şansa bırakmaya hiç niyetim yoktu. ''Oldu!'' dedi. Sonra tekrar konuşmaya başladı. ''Şimdi yanımda ara O'nu!'' İçinin rahatlaması için tamam dedim ve telefondan Ürkek Tavşan buldum. Kerem yazıyı okuyunca garipçe yüzüme baktı. Umursamadan arama tuşuna dokundum. ''Ulaşılamıyor.'' dedim. ''İyi tamam.'' dedi. Aslında yanında konuşmak istemediğimden rahatlamıştım ama kapalı olduğu için de tedirgindim. "Görüştüğün zaman haberim olacak!" dedi. "Tamam sakinleş artık." diyerek gülümsedim. Yüzü yavaşça normale döndü ve O da bana gülümsedi.
Kerem'in yanından ayrıldıktan sonra ilk işim Rüzgar'ı aramaya başladım.
3 saat sonra..
Aralıksız aramıştım fakat hiçbiryerde bulamamıştım. Ciddi mânâda hayal kırıklığına uğramıştım. O'nunla ilk tanıştığımız sahile gitmek istedim fakat rastgele minibüse bindiğim için bulmam gerçekten zordu. Herşeye rağmen olacakları göze alarak rastgele bi minibüse bindim. Ve tabiki aynısı denk gelmemişti. Aslında garip bir yerdi burası. Tenha değildi. Filmlerdeki ıssız caddelere benziyordu. Kafa dinlemek için hiç uygun bir yer değildi ve saat çok hızlı geçiyordu. Kerem'i aramak için telefonumu çıkaracaktım ki yerinde olmadığını farkettim. Herzaman yanımda birileri vardı ve tek olmak kötü hissettirmişti. Düzensizleşen nefesim bir süredir tekrarlamayan krizlerin belirtisiydi. Nerde olduğumu bilmediğim için tedirginliğim 2 katına çıkmıştı, ilk olarak ellerim titremeye başladı. Devamında ayaklarımın ve yavaş yavaş bütün bedenimin kasılacağını bildiğimden "İmdat!" diyerek bağırmaya başladım. Yakınlaşan bir erkek sesiyle ilk başta kurtulacağımı düşünsemde sarhoş olduğunu anladığımda artık çok geçti. Kasılmalarım artmaya, nefesim iyice darlaşmaya başladığında bu seferki krizi kolay kolay atlatamayacağımı anladım. Son hatırladığım şey leş gibi içki ve sigara kokan ve emin olmasamsa uzun bir erkek kahkahasıydı..

MAYIN TARLASI  (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin