BÖLÜM 3️⃣

11 1 0
                                    

Baktım gülüşünden güzel şiir olur,
Ben de sevdim gitti.

Bir şiir var Cemal'in bilir misiniz?Ne keder vardır o dizelerin arasında. Belki siz uzaktan acıyarak okudunuz dizeleri,ben Dilşah Öztürk yaşayarak dizeleri ardı ardına dizip okudum.

...Tepede bir gökyüzü vardı yuvarlak

Şöylelemesine maviydi kör oldum

Taşlara gelince hamam taşlarına

Taşlar pırıl pırıldı ayna gibiydi

Taşlarda yüzümün yarısını gördüm

Bir şey gibiydi bir şey gibi kötü

Yüzümden ummazdım bunu kör oldum

Siz hiç sabunluyken ağladınız mı?

Birazını yazdığım bu dizeler ah,içimdeki kor yangını diri tutuyor!Siz hiç babanızı uçurumdan sizi kurtarırken kendisini kaybettiğini gördünüz mü? Ah,uçurum! Siz hiç babanızın öldüğünü gördünüz mü? Şüphesiz bu geçici dünyada en büyük acılardan biridir. Ben Dilşah,sekiz yaşında babasının ölümüne sebep oldum. Kendime yaptığım en büyük itiraf:"Bir katil olduğum."dur. Annem küçükken öldü benim. Ne tanıma fırsatım oldu onu ne de düşleyecek anımız. Bir özlem vardı anneme karşı ama annelik kelimesine olan özlemdi. Benim bir babam vardı. Hala her gece düşlediğim babam. O benim her şeyimdi. Evet,belki seni seviyorum kızım demedi ama her gün saçımı okşayarak her düştüğümde kaldırarak her ağladığımda güldürmeye çalışarak kahramanımdı benim.

Bayram günüydü, Ramazan Bayramı. Kırmızı elbisem vardı üstümde. Köye gitmiştik babaannem gile. Ne sevinç vardı yüzlerimizde. Sabah arkadaşlarla elimizdeki küçük poşetlerle şeker toplardık. Yarısını da yolda yerdik. Gülüşme seslerimiz mahalle sokaklarında yankı yapardı.Ben ve abim el ele toplardık şekerlerimizi.Eve gelmiştik, babamızın kucağında bayramıza devam ederdik. Gün öyle güzel devam etmişti ki gecenin karanlık lanetinden nasibimizi alacağımızı bilmiyorduk. Gece olmuştu ve köy halkı damda yatarlardı. Ben babamın kucağında yıldızlara dalmışken abim babamın beline sarılmış uyuyordu.
"Baba,buradaki yıldızları şehre de görürsek ya! Şehirde çok az var. Gökyüzü eşit paylaşmamış yıldızlarını."

Babamı ilk defa o zaman gülümsediğini gördüm. Hatta yanlış hatırlamıyorsam gülmüştü bile.

"Dilşah'ım,gökyüzü en çok yıldızlarını eşit paylaşır kızım. Biz sadece şehirde görmüyoruz o kadar ama onlar orada ve bizi görüyorlar kızım."

Babama daha çok sarılmıştım.

"Yıldızlar,bize küsmedi o zaman. Oradalarmış." Kafasını evet anlamında sallanmıştı babam.

Lanet,biz uyurken etrafımızı dört duvar örerek sarmıştı. Düğümler tek tek atılmış. Çözümleri bir top kağıdı gibi yuvarlanıp çöp olmuştu. Gökyüzünde sanki o yıldızlar hiç var olmamış gibi ortadan kayboldu. Küsmüşlerdi Dilşah'a.

Gece o kadar şeker yemekten ve sıcak yüzünden terlemekten akşam havale geçirirken oldu. Civcivler vardı dört bir yanımda. Yer yatakların üstünü civcivler kaplamıştı. Babam yoktu,abim yoktu ve hatta kimse yoktu. Halüsinasyon hâli ya civcivler üstüme doğru gelmeye başladı. O an rüyadan uyandım ama her yer karanlıktı. Kimse görmüyor ve damın etrafını çevrelemiş olan kısa duvar ilerlediğimi hatırlıyorum. Hiçbir ışık yoktu. Sadece hızlı hızlı ağlayarak koşuyordum. Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki bedenim titretiyordu. Kısa duvarın dibine geldim bir adım daha atsam yeri boylayacaktım. Kahramanım sesini duydum. Babam benim,canım babam. "Korkma!Gitme buradayız gel yanıma." diyordu. Bilmiyordu ki sesi benden daha çok korktuğunu haykırıyordu. Korku etrafımı sarmıştı. Bırakmıyordu ki babama gideyim. Babam da peşimden koşuyordu yetişmek için.

YÜREĞİMDEN TUTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin