Bölüm 5️⃣

9 1 0
                                    

Yağmurlar yağdı ve hiç dinmedi
Her biri saydam çiçeklenen saçında
(Afşar Timuçin)
...

Ekim başlarında yağmur hafif hafif yağarken günahların arınması gibi şehri temiz bir görünüme bürüyor fakat bunu bile tahammül edemeyen insanlar az yağdığı halde gökyüzüne küsüp gözlerini kaçırarak uzaklaşmaya çalışıyordu. Otobüsten sırayla inmeye başladığımızda yağmuru hissetmek için saniyelik başımı gökyüzüne çevirdim. Batmış güneş ışıkları arasında yüzüme gelen iki damla ile tebessüm ederek önüme döndüm.

Konser kuyrukları önden izlemek için çok uzun olması nedeniyle koşuşturan arkadaşlarımın arkasından ilerleyeceken biri beni durdurup elimi tuttu. Direk başımı yana çevirdiğimde gözlerimin içine bakan Mazhar hocayı görmek tuttuğu elimin cayır cayır yanmasına sebep oldu. Kalbimin hızını artıran bu adam bana cevap bile vermeden konser kuyruğunun tersi yönüne doğru yürümetmeye başladı.

"Hocam!Nereye gidiyoruz?"dedim.

Gözlerini gözlerime çevirip:"Gel benimle sadece."demesinin ardından hemen önüne çevirdi. Stadyumun arkasından bir kapı daha vardı ve önünde durduk.

"Hocam herkes diğer tarafta sırada bekliyoruz. Biz niye buraya geldik ki?"

Cebinden siyah kılıflı telefonunu çıkarıp birini aradı. Telefon açılıp geldim,demesiyle önünde durduğumuz kapı açıldı. Sarışın bir genç kapıyı açtı.

"Hoşgeldiniz hocam."

Oğlan neşeli sesiyle kafasını bana çevirip:"Hoşgeldin yenge. Şu yönden giderseniz ilk sırada yer kalabilirsiniz. Buradan genelikle sanatçı ve yüksek mertebeli kişiler için kapı var."dedi.

Gözlerim sonuna kadar açıldı,hitap şekli yüzünden.

"Yenge?"dedim.
Mazhar hoca araya girip:"Biz gidelim."dedi ve bizi çocuğun gösterdiği yönden ilerletti.

"Sinan benim mezun olan öğrencim. Ondan rica ettim bizi bu taraftan geçirmesini istedim. Astımım yüzünden arkalarda duramıyorum. Seni de yanımda görünce öyle söyledi."

Açıklamasının ardından başımı salladım ama tek gelmek yerine beni neden getirmişti ki?

"Hocam,beni neden getirdiniz ki o öğrencileriniz arasında."

"Kütüphanede bana seçtiğin kitap için teşekkür amaçlı. Hadi gidelim."
Önlerde kendimize yer bulup beklemeye başladık. Bütün stadyum dolduktan sonra müzikler çalmaya başladı.

"Benim ilk hocam Haluk Levent'in konserine gelişim. Sizin?"sesimi duyurmak için kulağına eğilmiştim. Çok yakındık. Parfümle karışmış kokusu burnumu doldururken sözlerimi bitirdikten sonra biraz uzaklaştım. Bu sefer Mazhar hoca kulağıma eğildi. Kısaca nefes alıp soruma cevap verdi:"Kendi şehrim olan İzmir'den sonra Rize'de ilk gelişim onun konserine." Gözlerimi bana çevirip:"İlkim."dedi.

Heyecandan donan bedenimi bir titreme aldı. Gözleri çok yoğun bakıyordu. Beni kendimden geçiren hisler bulutların üzerinde hissteriyordu.

Haluk Levent sahneye çıktığında koca bir alkış ve ıslık seslerini dolduran seyircilerle iyice coşmuştuk. Şarkılar tek tek söylerken biz de ona eşlik ediyor ve yerimizde sallanıyorduk.
"Sevdana gönül verdim düşürdü beni dillere
Aşkına yürek verdim savurdu beni küllere
Ne senle nede sensiz söz geçmiyor bu yüreğe
Kelimeler yetersiz sen olmayınca olmuyor"

Mazhar'a baktım. Oda bana bakıyordu. Şarkının nakaratını birbirimize bakarak söylemeye başladık.
"Sevemem senden başka gözüm arar gözlerini
Dil söyler kalbim ağlar yürek çeker özlemini
Kulağımdan sesini gözlerimden hayalini
Atamam, ah atamam sen olmayınca olmuyor"
Neden ona bakmıştım ve neden bana bakıp söylemişti bilmiyorum ama gözlerimiz birbirine kenetlenmişti. Sanki ruhlarımız bizden habersiz sözleşiyor gibiydi.

YÜREĞİMDEN TUTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin