Tozlu raftan aldım tüm anılarımı,acılarımı unutmak istiyorum
...Huzur olmayan insan koca gökyüzüne sahip olsa ne yazar, bahtiyar olmadıktan sonra. İnci gibidir. Nadide insanların yuvasına baş tacı olur. Sahip olamayan ise hayal kurar. Kurdukça kendi yalan dünyasına insandırır. Küçüklüğümden beri kendimi süslü hayallere inandırdım. Abim babamla balık tutardı. Bana heyecanla gösterirdi. Mutlu taklidi yapardım çünkü abimle ortak noktamız olsun isterdim. Balığın nefes almadığını bildiğim için ağlardım odada gizli gizli ama abimin mutlu olmasına karşın hayallerimde yaşatırdım balıkları. Büyüdükçe öldüğü halde kendi hayallerimde balıklar canlandırırdım. Kendimi kandırmam böyle başlamıştı.
Mazhar'la aramızda gizli bir çekim olduğunu inandıran kalbim,büyük ekrana verilmiş görüntü ile yanan gözlerimi başka yere çevirdim. Nereye bakıyordum bilmiyorum ama biri beni ilerletiyordu.
"Elini yakmışsın. Şükür ki bu havada biraz soğumuş."
Kulağıma gelen sesleri beynimde birleştiremiyordum. Algılarım sonuna kadar kapanmıştı. Dışarı çıktığımızda nereden bulduğunu bilmediğim elindeki su şişesini elime dökmeye başladı. Gözlerimden yaşlar birer birer intihar etti.
"Çok mu açıyor?"
Karşımdaki Yağız'dı. Üzüntü ve merkla bana bakıyordu. Kalbim cayır cayır yanıyor ama beynim boş bir levha gibiydi. Gözlerimi onun kahverengi gözlerine çevirdim. Yaşlar akan gözlerimi görsün istiyordum. Biri bu kalbimdeki acıyı söksün. Alev alev yanan ruhumu söndürsün diye giderek hızlanan yağmura baktım.
"Daha iyi misin?"diye sordu Yağız. Değildim çünkü başta çiçeklerle filizlenen kalbim cehennem ateşine dönmüştü. Cevap veremedim. Dilim lal olmuştu. Kendime itiraf ettiğim hisler bir çuval yığını gibi başımdan aşağı döküldü.
"Gitmek istiyorum sadece."dedim.
Gözlerimdeki yaşlara mı acıdı bilmiyorum. Kollarını bana sardı.
"Geçecek, geçecek kardeşim."dedi.
Kollarını saniyelik sardığı belimden ayırdı.
"Beni bir abin gibi görebilirsin ve paylaşmak istediğinde ben hep buradayım."dedi.Derdimin kahve yanığı olmadığını anlamıştı.
"Kusura bakma ya! Sinirlerim bozuldu."
Yağızın yüzüne baktım. Yüzü tanıdıktı ama çıkarmamıştım.
"Seni bir yerden tanıyor muyum? Yüzün çok tanıdık."dedim.
Tam bana cevap vereceken Mavi, geldi.
"Her yerde sizi arıyoruz konser bitti. Gelin hadi otobüslere binelim."
Otobüslerin yanına vardığımızda Fırat ve Mavi başka otobüse bindi. Bizim otobüste de boş yer olduğu için Yağız da benimle binmeye başladı. Otobüse baktığımda Meryem yoktu. Mazhar hocanın yanı boştu. Beni gördüğünde hemen gözlerime baktı,gözlerimi çevirdim başka yöne. Hemen Mazhar hocanın önündeki boş koltuğa oturdum. Yağız da doğal olarak yanıma oturdu. Arkama hiç bakmadan gözlerimi cama çevirdim. Yol boyunca sessiz kalıp arada Yağız'ın sorduğu sorulara cevap verdim. Konserden sonra herkes yorgun olduğu için sessiz devam etmişti yolculuk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YÜREĞİMDEN TUT
ChickLitDilşah yetimhanede büyümüş genç kız,üniversite kazanır ve öğretmenine karşı bir takım duygular besler. .Öğretmen-öğrenci. Tek şansım üniversiteyi kazanmaktı. Belki bundan sonra gökyüzü asla yıldızları eşit paylaşmayacaktı ama bir tane de olsa görme...