Çocukluk Aşkım

88 6 0
                                    

20. Bölümde final yapacağım :) İyi okumalar :)

Oturmuş eski fotoğrafları inceliyordum. Sonra ne kadar büyüdüğümü düşünüp üzülüyordum. Gerçekten ne kadar büyümüştüm ben. Annemin tabiriyle eşek kadar olmuştum. Hadi ama tüm anneler bu tabiri kullanır.

Emir'in benim üzerimde kurduğu planla bir daha kimseye güvenmemem gerektiğini anladım. O gün yemeğe gittiğimizde masada bir kız daha vardı. Meğer amacı bu kızla benim aramı yapıp işi bağlamakmış.

Yani şirketin büyük bir işi varmış felan filan. Ona bağırıp çağırdıktan sonra gözyaşları içinde eve dönmüştüm. Aslında gözyaşlarım böyle bir durumun içinde kaldığım için değildi. Kendimi nasıl o kadar düşürdüğüm içindi.

Hiçbir erkek tek bir kıza bağlı kalamaz. Bunu bildiğim için yıllardır aşık olmuyordum zaten. Daha çok benimle çıkmak isteyen kişilerle çıkıyor ama öpüşme gibi şeyler yapmıyordum. Öpüşünce devamının geleceğini biliyordum çünkü.

Ama Emir farklı olmuştu benim için. Onunla garip bir şekilde tanışmıştık. Benim daha çok önemsediğim biri olmuştu. Oysa ki ben hiçbir erkeği önemsemem. Babam, Abim, Onur felan onlar istisna tabi.

Onu üzdüğüm için üzülmüş ve özür dilemiştim. Bence güzel bir ilişkimiz vardı. Ve arkadaş olarak devam etmeliydik. Belki birbirimizden hoşlanıyor olabiliriz yada o hoşlanmıyordur belki de. Her neyse böyle iyiz işte.

Odada sıkıntıdan patlamamak için çıkardığım resimlerden biir gözüme çarptı. Fotoğrafta iki kişi vardı. Biri kız biri erkekti. Sanırım yedi yaşında gibi gözüküyorlardı. Kız olan bendim. Dalga geçmeyin ya biraz daha yakından bakınca anladım işte.

Ama yanımdaki çocuk kimdi? Bide aşık gibi gülümsüyordum. Fotoğrafa ister istemez gülümsemiştim. Hoşuma gitmişti açıkçası. Küçükkende baya tatlıymışım ben ya.

Fotoğrafı elime alarak odadan çıktım. Belki çifte kumlarımız kim olduğunu biliyordur. Salona indiğimde ortalarına oturup şirince gülümsedim. İkiside bana uzaylı görmüş köylü gibi bakıyorlardı.

"Size bişey sorucam?" dedim ikisinede bakarak. Elimdeki fotoğrafı göstererek "Bu çocuk kim ya? Ben çıkarmadım da" diye devam ettim. Azra fotoğrafı elimden çekip "Aman tanımazsın sen bizim köyden" dedi.

Ona -mal mısın- bakışı attıktan sonra Onur durumu düzeltip "Nereden buldun bunu?" dedi. Ne bulmuşsam sanki ya. İkiside yamuldu birden. Sabahtan beri gülen çifte kumrular şimdi oldukça telaşlıydı.

"Fotoğrafları karıştırırken buldum" diyerek Onur'a döndüm "Kim olduğunu söylecek misiniz artık?" diye devam ettim. İkisi birbirine baktıktan sonra Onur "Küçükken bir arkadaşımız vardı. Rüzgâr diye. Sen ona aşıktın felan. Bu da ordan" dedi.

Gözlerimi kısarak "Yalan dimi?" dedim. Oflayıp "Niye yalan söyleyim Yağmur?" dedi. Haklıydı. Azra'ya baktığımda başıyla onayladı. Gülümseyip "Eee şimdi nerde bu sevdiğim?" diye ekledim.

Onur "Dibinde de haberin yok güzelim" diye ağzının içinde gevelerken, Azra "Gittiler. Çok uzaklara" dedi. Bana çocuk muamelesi yapıyordu resmen. Oflayarak "Azraaa" dedim. O da gözlerini devirip "Tamam tamam ya. Yurtdışına taşındılar işte" dedi düzelterek

Onur gevelerken dibinde demişti. Azra uzakta demişti. Sizcede bunda bir tezatlık yok mu? Fotoğrafı Onur'un elinden çekerek yukarı çıkmak için ayaklandım. Aklımda hala soru işareti vardı.

Merdivenlerin oraya geldiğimde Azra'nın sessizce "Niye doğruyu söylemedin?" dediğini duydum. Duyduğum şey karşısında olduğum yerde kalmıştım. Benden ne saklıyorlardı ki?

Azıcık kulak misafiri olmaktan bişey olmazdı heralde. Yavaşça salona biraz daha yaklaşıp duvarın kenarına sokuldum. Dinlemeye hazırdım.

"Mine abla söylemeyin demedi mi? Ne olursa olsun" dedi Onur sesi sinirli çıkmıştı. Mine abla dediği annem olur kendisi. İşin içinde annemde var demek ki. Benden sakladıkları bu kadar önemli şey neydi ki?

Merak duygusu her yerimi sararken sinirlenmeye başlamıştım. Beni ilgilendiren bir şeyin bende saklanması sinirlenmem gereken olayların başını çekiyordu.

"Emir'le çocukluktan beri tanıştığını bilmesi lazım. Onu nasıl unuttuğunu da" diye ekledi Azra sinirli bir şekilde. Duyduğum karşısında gözlerim irice açılırken sinir duygum beni tamamen ele geçirmişti. Patlamamak için kendimi zor tutuyordum.

Emir'le önceden beri tanışıyordum. Ama onu hatırlamıyordum. Şimdi bunu düşünmeyi bırakıp onlara odaklandım. Başka neler saklıyorlardı benden.

"Bunu bilmesi iyi olmaz. Kazadan sonra doktorun söylediğini hatırlamıyor musun kızım?" dedi Onur

"Ya tamamda artık bilmesi lazım. On sekiz yaşında bu kız. Boru değil olum on sekiz yaş" dedi. Helal be Azra devam et koçum. Şu an ona ne kadar sinirli olsamda hak vermiştim.

"Daha on seki olmadı"

"Ne fark eder Onur?" diye bağırdı Azra. Şu unutma meselesi neydi? Meraktan çatlıycaktım artık.

"Bak sevgilim. Mine ablaya sormadan bişey söyleyemeyiz. Hem söylesek ne değişecek şu an Emir'le sevgili gibiler zaten"

"Olması gerekende bu zaten Onur. Emir gidince ne kadar ağladığını hatırlamıyor musun?"

Daha fazla dayanamayarak kendimi konuşmanın ortasına attım. İkiside beni gördüğüne şaşırmıştı. Ellerimi belime koyarak sinirle "Herşeyi anlatıyorsunuz. Hemen" dedim.

"Ooo reis" dedi Onur gülerek, Azra gülüp omzuna vurduktan sonra "Duymuşsun zaten" diye ekledi. Nasıl bu kadar rahatlardı. Şurda önemli bişey konuşuyoruz.

Onur elimden tutup yanına oturttuktan sonra "Bak güzellik. Sen küçüktün tamam mı? Bizim bu Emir'e aşık oldun. Bizde onu çocukluktan tanıyoruz" dedi.

"Ben neden tanımıyorum o zaman" diye ekledim. Çünkü üçümüzde çocukluk arkadaşıyız.

"Sakin ol. Anlatıcam" diyerek "Siz Emir'le küçük aşıklardınız işte. Sonra Emir gitti. Yani taşındılar. Sende kaza geçirdin. Ve yaşadığın bir dönemi unuttun. Unuttuğun dönem aslında acılarla dolu olan bir dönemdi" devam etti.

"Emir gittiğinde çok ağlamıştın Yağmur. Biz her ne kadar geçer felan desekte olmadı. Ne yaptıysak. O dönem en çok üzüldüğün zaman dilimi olduğu için yani kısaca doktor sana ağır gelen bir tranvayı unuttuğunu söyledi" diye devam etti Azra.

"Kızdın mı bize?" dedi. Onlara kızmamıştım nedense. Anlatınca ben gerçekten aşık oldum mu diye düşündüm önce. Ve çocukluk aşkımla şimdi takılıyor olmamızı düşündüm. Gerçekten garipti. Yıllar sonra tekrar yeniden.

"Kızmadım ama bunun hesabını sorucam ikinizede" dedim işaret parmağımı sallayarak. Hep beraber gülüp kardeş sarılması yaptık.

"Emir biliyor mu?" dedim sarılırken. Onur kaşlarını kaldırarak "Neyi?" dedi. Utanarak "Ya işte ikimizin küçükken şey olduğunu sonra onu unuttuğumu felan" dedim.

Azra gülerek "Şey? Sevgili" diye düzeltip "Tabi biliyor. Seni hatırlıyor bile o. Hemde herşeyine kadar" dedi. İstemsizce gülümsedim. Emir'le geçmişimin olması hoşuma gitmişti.

Onur konuşmak için ağzını açmıştı ki telefonunun çalmasıyla elini cebine atıp telefonu açtı. Telefonu açmasıyla yüzünün değişmesi bir olmuştu. Bizde Azra'yla türk telefon konuşma sanatına uyarak susmuştuk tabi. Onur'un yüz ifadesinin değişmesiyle ikimizde telaşlanmıştık.

Onur telefonu kapatırken "Hemen geliyorum" diyerek kapıya doğru koşmaya başladı. Bizde arkasından koştuk tabi. Arabaya bindiğimizde "Noldu?" dedim telaşlı bir sesle "Emir" dedi.

"Kaza yapmış"...

Çocukluk Aşkım(Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin