Arkadaşım!

122 8 0
                                    

Okuyorsanız vote ve yorum yapar mısınız? Vote ve yorum olmayınca yazma isteğim gelmiyor gerçekten.

Bugün Onur dönüyordu. Akşamdan bütün hazırlıklarımızı yapmıştık. Tabi Azra onun için başka özel şeylerde hazırlamıştı. Bizde Eylül'le parti için arka bahçemizi süslemiştik.

Bütün hazırlıkları bitirip Azra'nın yanına geçtik. Mutfakta Onur için bir pasta yapıyordu. Çikolatalı pastayı bitirip dolaba koyduktan sonra "Ben hazırlanmaya gidiyorum." deyip yukarı çıktı.

Onur gelince bir parti vermek istediğini bize bir hafta öncesinden söylemişti. Bizde onu onaylayarak hazırlıklara başlamıştık. Bugün öğlene doğru burda olurdu.

Emir'le hasta olduğu günden sonra hiç görüşmemiştik. Numarası olmadığı için arayamamıştım da. Ne yaptığını merak ediyordum açıkçası. Kendine yeni barlar mı bulmuştu acaba?

Eylül son iki gündür yanımızdaydı. Ailesiyle çok fazla sorun yaşıyordu. Bu yüzden parti için pek istekli gözükmüyordu.

Bugün Emir'den daha önemli düşünmem gereken şeyler vardı. Öncelikle Onur dönüyordu. Bir yandan onun dönmesine sevinirken diğer yandan korkmaya başlıyordum.

Onur'la beraber Berke'de dönüyordu çünkü. Ondan ayrılmam lazımdı. Onu kırmadan ve üzmeden. Gerçi pek zor olacağını sanmıyordum çünkü oraya gittiğinden beri beni hiç aramamıştı.

Bu benim için iyi bir bahaneydi. Ama gelmemesi benim için daha iyi olurdu. İçimden şimdiden dualar etmeye başlamıştım.

Kapının zili çaldığında yerimden kalkarak kapıya doğru yürüdüm. Karşımda Onur'u görmeyi gerçekten hiç beklemiyordum.

Ağzım 'o' şeklini alırken koşup hızlıca boynuna atladım. Beni etrafında bir kez döndürdükten sonra hala ona sarılıyken sırtına vurup "Özledim seni şapşal" dedim.

"Bende seni özledim ufaklık." diye karşılık verdi. Ardından devam ederek "Biraz daha sıkmaya devam edersen sevdiceğimi göremeden ölücem." dedi boğazını sıktığımı belli eden bir sesle.

Ondan ayrılıp "N'apiyim çok özlemişim seni" dedim. Eylül koşup boynuna sarılınca gülümseyerek "Azra nerede?" diye sordu.

"Biz yetmiyoruz demi sana" diyerek atar yapmaya başladığımda, Onur'un arkasında gördüğüm kişiyle şok olmuştum.

Elinde bavullarla yanımıza gelip "Al lan şunları" diyerek Onur'un önüne fırlattı. Ardından beni görünce Emir'in de şok olduğuna emindim.

Onur Emir'i takmadan yanıma gelerek "Nereden tanıyorsunuz siz birbirinizi" dedi sinirli bir şekilde.

Yüz ifademi düzeltip Onur'a dönerek "Barda karşılaşmıştık da. Bir kere gittik zaten gerçekten." diyerek şirince gülümsemeye başladım.

"Bunu sonra konuşacağız. Şimdi Azra'nın yanına gidiyorum." diyerek eve doğru yürümeye başladı. Emir arkasından "Kime diyosam ben sanki." diye atar yaptıktan sonra Eylül durumu farkedip içeriye geçti.

Yanına gidip "Yardım edeyim." dedim bavulları göstererek

Siyah bavulu gösterip "Al sen bunu taşı o zaman." dedi yüzüne alaycı bir gülümseme yerleştirerek

Ellerimi bavula doğru uzatıp hareket ettirmeye çalıştığımda yerinde oynamamıştı bile. Emir kahkaha atarak bana dönüp

"Daha yerinden oynatamıyorsun eve kadar nasıl taşıyacaksın." diyerek bavulu çekmeye başladı. Hala üzerimde olan şaşkınlığımla onu takip ederek "Ne alakası var hem bavul tutukluluk yaptı." dedim saçmalayarak

Bana hı hı kesin öyledir bakışı attıktan sonra "Onur'la çok yakın arkadaş olmalısınız. O kadar uzun sarıldığınıza göre." dedi sorar gibi sinirli çıkan sesiyle

Her ne kadar kıskandın mı sen beni yoksa demek istesemde "Evet. Çocukluk arkadaşıyız." dedim

Kafasını salladıktan sonra hiç zorlanmadan getirdiği bavulları kapının önüne bıraktı. "Ben gideyim artık. Hadi size iyi hasret gidermeler." dedi merdivenlere yöneldi.

"Biraz daha kalsana ya." dedim ürkek çıkan sesimle. Ne tepki vereceğini bilmiyordum.

"Evde kızlar bekler şimdi. Ee çok bekletmemek lazım." dedi alayla gülerek

"Beklesinler." dedim sinirli bir şekilde. Ama o hala piç smile sırıtarak eve doğru yürümeye başladı. Onu beklemeden içeri girip salona geçtim. Azra'yla Onur salonda el ele oturmuş konuşuyorlardı.

Karşılarına oturup onları seyretmeye başladım. Ardından Emir gelip tekli koltuğa oturdu. Aslında Berke'nin de Onur'la beraber gelmesi lazımdı. Ama babası yüzünden gelememiş. Buna bir yanım üzülürken diğer yanım göbek atıyordu.

Dualarım kabul oldu diye içten içe sevinirken arada Emir'e bakmayı da ihmal etmiyordum tabi. O da bunu anlamış olmalı ki arada bir dönüp alaycı bir şekilde gülüyordu.

Azra'yla Emir'i tanımıyor numarası yapıp Onur'un bize iki saat Emir'i tanıştırmasını dinlemiştik. Emir bize şaşırarak baksa da sesini çıkarmamıştı. Böyle bakınca çok mu tatlı oluyordu ne!

Onur'un konuştukları arasından sadece bir cümle dikkatimi çekmişti "Şimdiden hoşlanma gibi bir kıvılcım olduysa içinizde söndürün onu. Bu abazayla hiçbir kardeşimin sevgili olmasına izin vermem."

Emir? Hoşlanma? Kardeş? Ben?

Kafamda cümleyi tartarken bir ses "Selam" diyerek odayı doldurdu. Kafamı kaldırdığımda karşımda gördüğümle gerçek anlamda şok olmuştu.

Berke? Karşımdaydı. Emir? Buradaydı. Ben? Boku yedim. Ağzım açık hala ona bakarken Azra'lar çoktan boynuna sarılmıştı. Onur nasıl kandırdım sizi ama diye sırıtmaya başlamıştı.

Ağzım hala açıkken Berke yanıma gelip elimi tutarak "Beni özlemedin heralde bayan güzellik" diyerek ellerini belime doladı. Ben hala sessiz bir şekilde ona sarılırken tam karşımda Emir oturuyordu.

Ne yapacağımı bilemeyerek gözlerimi ondan oldukça uzak tutmaya çalışıyordum. Ama o ifadesiz bir şekilde tam gözlerimin içine bakmaya devam ediyordu. Kendimi şu anda tam anlamıyla kötü kızlar gibi hissetmiştim.

Sevgilisi olan ama başka erkeklerle takılmaya devam eden... Hey bir dakika! Ben başka erkeklerle değil sadece bir erkekle takılıyordum.

Kendimi avutmaya çalışsamda pek işe yaramadı. Berke bir eli hala belimdeyken diğer eliyle çenemi tutup "Hala beni özlediğini söylemedin bebeğim." dedi

Ardından devam etti "Yoksa beni gördüğüne sevinmedin mi?" dedi. Lanet olsun ki sevinmemiştim. Evet seni gördüğüme sevinmedim. Bunu yüzüne karşı söylemeyi ne kadar çok istesemde "Sadece şaşırdım. Hoşgeldin." dedim gülümseyerek

O da gülümseyip dudaklarıma doğru yöneldiğinde utanarak kafamı yere eğdim. Bu yaptığım hareketime bozulmuş olmalı ki,

Onur "Ben sana kaç kere söyledim şu kızı milletin içinde öpme diye. Utanıyor sonra sende sap gibi kalıyorsun." dedi

Geri zekalı Onur'a yaptığı saçma açıklamadan dolayı içimden teşekkür ettim. En azından beni kurtarmıştı. Emir'le gözgöze geldiğimde ne kadar sinirlendiğini anlayabiliyordum.

O neden sinirleniyordu ki?  Berke'nin bana sarılmasına mı yoksa sevgilim olduğunu ona söylememe mi? Tabiki de ikincisine!!

Berke'den ayrılıp yerime oturduktan sonra o da gelip yanıma oturdu. Sadece yanıma otursa iyi! Kolunu da belime sarmıştı. Emir ayağı kalkarak "Ben gidiyorum abi" diyerek Onur'a baktı.

Berke'nin kollarından kurtulup "Yolcu edeyim." dedikten sonra Emir'in peşine takıldım. Odadan çıktığımızda "O çocuk kim?" dedi hala bana bakmazken

"Arkadaşım." dedim direk buna pek inandığını sanmıyordum. Sinirli bir şekilde yüzüme bakıp sırıtarak "Bütün arkadaşlarınla öpüşüyorsun o zaman." dedi

Diyecek birşey bulamamıştım. Yanında sessiz bir şekilde yürürken kapıya yaklaştığımızda "Görüşürüz." dedim yüzüne bakarak

Yüzüme bile bakmadan kapıdan çıkıp gitti.

Çocukluk Aşkım(Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin