Yorgun ama umutluydum hala. Kafamın içinde dönen onca düşünce. Beni rahat bırakmayan onca kabus. Artık dayanamıyordum.
Ağlamaktan şişmiş gözlerim. Sakinleştirici yemekten morarmış kolum. Açlıktan çökmüş yüzüm. Normalde olsa kendimden iğrenirdim. Aynaya bakmak bile istemezdim.
Ama hayattan öğreneğim çok şey varmış daha. Mesela sevdiğin biri için herşeyi göze almak gibi. Benim için güzellik çok önemli. Ailem ve arkadaşlarımdan sonra gelirdi hep. Sanırım bir tık daha geriye kaymıştı. Aşk...
Aslında şu dış güzellik dedikleri pekte önemli değil. Ama ailesinden uzak, zengin, şımarık bir kız olmak bunu gerektirir. Mütevazilik çok az, bolca kibirde ekleyelim tamamdır.
Şımarık bir zengin aile kızı oldum işte. Emir hep şımarık olduğumu söylerdi. Bende inkar ederdim doğal olarak. Şimdi ona hak veriyorum. Üç gün içinde düşünmeye fazlasıyla vaktim olmuştu.
Ve ben bu saatlerimi Emir'le geçirdiğim günleri düşünerek değerlendirmiştim. Sonuç olarakta onun yerinde başkası olsaydı kesinlikle bana dayanmazdı. Ben bile bazen kendime katlanamıyorum.
Üç gün dediğim. Üç gündür hastanedeyiz. Emir hala yoğun bakımdaydı ve yanına kimse giremiyordu. Ona dokumadan yaşamak o kadar zordu ki.
Uyandığında onu ben geberticektim. Üç gündür taranmamış belime kadar uzun saçlarım birbirine girmişti resmen. Şu an dünyanın en çirkin kadınından bile çirkindim.
Saçlarımı Emir'e tarattırıcam ceza olarak. Üç gündür uyuyor uyuz. Keyfinden olmadığını bende biliyorum ama tarasın işte fena mı olur?
Düşüncelerimden "Yağmur çıksana hadi" diye homurdanan Azra'nın sesiyle ayrıldım. Bayadır tuvaletteydim. Aynanın karşısındaki görüntüme dalmıştım. Musluğu açıp akan buz gibi suyu yüzüme çarptıktan sonra dışarı çıktım.
Azra peçeteyle yüzümü kurulayarak "Emir uyanmış. Odaya aldılar" dedi.
Duyduğum şey karşısında gözlerim irice açılmıştı. Hızlıca "Gidelim hadi" diye çekiştirmeye başladığımda gülerek "Bu tipinle m?" diyip aynayı önüme tuttu.
Saol kankacım. Ben az önce tipime sövüyordum bide sen vur tam olsun. Uzattığı aynayı elimle ittirip "Biliyorum" dedim oflayarak. Ne halde olduğumu biliyordum.
Çantasından makyaj kutusunu çıkarıp "Gel özüne döndüreyim sen yavrum" diyerek sandalyeye oturturdu. İtiraz etmeden oturdum bende. Bu görüntümden kurtulsam daha iyi olurdu. Belki Emir beni böyle görse tekrar yoğun bakımlık olurdu.
Azra makyaj yaparken aynayı elime tutuşturmuştu. O bir tarafı bitirdiğinde nasıl olduğuna bakıp beğenip beğenmediğimi söylüyordum. Bir güzellik uzmanının kızı olarak gayet iyidi.
Evet Azra'nın annesi güzellik uzmanı şekerler. Şeker dedim de canım çikolata çekti. Bunuda bir kenara yazıyorum. Emir iyileşince bir kutu çikolata aldırcaktım.
"Bitti işte" diyerek malzemelerini toplamaya başladı. Bende aynayı kaldırıp yüzümü incelemeye başladım. Normalde fazla makyaj yapan biri değildim zaten.
Bu da aynı günlük makyajlarım gibi olmuştu. Sadece gözümün altındaki şişlikler için biraz fazla fondeten vardı yinede yorgun gözlerimden herşey okunuyordu.
İnce bir eyeliner ve pembe renkte hafif dudak parlatıcısı vardı. Saçlarımı açıp yeniden topladıktan sonra Emir'in odasına doğru ilerlmeye başladık. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu.
Bir an girmesem diye düşündüm ama hızla koşarak odaya daldım. Odadaki iki çift göz bana şaşkınca bakarken şirince gülümseyerek "Selam" dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çocukluk Aşkım(Düzenleniyor)
Roman d'amour"Neden sana aşık olacak mışım?" "Çünkü güzelim" "Peki ben neden sana aşık olacağım?" "Çünkü yakışıklıyım"