Dışarıda bardaktan boşalırcasına yağmur yağıyordu biz durağa giderken.Vücuduma değen her yağmur damlası beni kötü huylarımdan arındırıyor gibiydi.Islanmışlığın verdiği titreme dişlerimin tıkırdamasına neden oluyordu.
Dişlerim titreye titreye toprak kokusu sinmiş kaldırımlarda yürüyorduk.Yağmur her geçen zamanda biraz daha arttırıyordu şiddetini.Ben ise yorulmuş bir şekilde kontrolsüz,dengesiz yürüyordum. Gözlerimi kısarak sağıma baktım.Alp halinden memnundu."Sahi ne yapacaktık?" diye sordum.Alp "hiçbir fikrim yok.Sadece hayatın şu monotonluğundan kaçmak için buradayız.Hayatımdan sıkıldım.Kaçamaklar arıyorum kendime, şu yaşadığım çevremde." diye yanıt alınca bir an şaşırmıştım.Aynı dili konuşuyor,aynı hayatı yaşıyor gibiydik.Bir an aynı düşünceler yine kafamın içinde bir meydan muharebesine çıkmıştı adeta, kederlenip cebimden sigarayı çıkardım.Paylaşımcı bir insan değildim fakat içinde sadece son iki dal kalmış sigara paketini alpe uzattım.Nede olsa aynı dertten muzdarip bir haldeydik.
Durağa geldiğimizde keder sigaralarını yakıp çevremizdeki insanların yağmurdan kaçışmalarını seyrediyorduk.Aramızdan uzun bir sessizlik kervanı geçti. Önümüzden geçen otobüslerden rastgele birini çevirip hislerimizle gideceğimiz yere karar verdik.İçimde hala, sigara paketinin bitmiş olmasının verdiği bir burukluk vardı. Geçtiğimiz o yolları izleyip , Kaldırımlarda koşturan insanların ruh hallerini tahmin ediyordum.Alp'e baktığımda hala düşünceliydi.Benim ona baktığımdan bile haberi yoktu. Alp'i dürttüm , inelim artık dedim. Yavaşça ayağa kalktım.Kapı üstündeki kırmızı düğmeye basıp kapının açılmasından sonra kaldırıma adımımı atmıştım.yağmurun şiddeti zaman geçtikçe artıyordu. Vücuduma yağmur damlaları darbelerini indiriyordu. Her bir yanım sırılsıklam oldu. Hayatımda bu kadar ıslandığımı hiç hatırlamıyorum. Yanımdan geçen insanları inceleme gereği duydum.Yüzlerindeki yorgun,solgun ifadelere baktım.Sonradan dikkatim dağıldı.
Gideceğimiz yeri bilmeden yürüyorduk. Alp bir anda adımlarını hızlandırıp , rastgele bir mağazaya girdi.Peşinden bende girdim.
Mağaza, yeni açılmış, çizgi roman satan bir yerdi.Ben adeta büyülenmiş bir şekilde raflara dizilmiş çizgi romanları inceliyordum.Harikalardı tek kelimeyle.Çocukluğumun kahramanları değil on yıl,kırk sene okurum bunları. Şu an hepsini satın alasım vardı resmen .Fakat cebimde yeterli paramın olmaması biraz üzmüştü.Bu sırda ben çizgi romanlarla ilgilenirken Alp'te kasadaki kıza yazıyordu.Yanlarına gittiğimde Alp çoktan kızın numarasını almıştı bile. Gülerek kapıdan çıkmışını seyrettim.Ben ortada öylece kalmıştım. Daha önce benim sevgilim hiç olmamıştı.Kendimi garip hissettim bir anda.Zar zor kapıdan çıktım Alp beni satmış,etrafta yoktu.
Bir taksi çevirdim.Yine güvenim boşa çıkmıştı insanlara karşı.Çevremde kimse olmasa da olurdu. Mutluydum, yalnızları oynarken.Ben yolu seyrederken taksici bana "Delikanlı nereye gidiyoruz" diye seslendi.Düşüncelerimden sıyrılıp sahile diyebildim.Ordan eve yürüyerek , deniz kokusu alarak giderim diye düşünmüştüm.
Telefonumu cebimden çıkarıp kalan internet paketimle sosyal medya hesabı açmaya başladım.Bazısına sahte nickler ile kaydoluyordum, bazısında ise neysem onu yansıtıyordum.
Sahile varmış bulunuyorum şükür.Bol bol deniz kokusu aldıktan sonra yağmurun verdiği hızur ile arınmış hissediyordum.Sahilde denize biraz taş atarak vakit geçirdim.Bu gün yediğim kazığın haddi hesabı yoktu.
Elbet bir gün doğru arkadaş çevremi oluşturacağım.Ama bu bana göre çok uzun sürecek gibiydi.
Yürüye yürüye eve geldiğimde annemin ıslaklığımı görmesiyle dehşet içinde bana bağırması bir oldu.Ben her zaman ki gibi yine kulak asmadım. Bir şey olmaz anne demekle yetindim.Odama yaklaşık on iki saat sonra kavuştuğuma mutlu olmuştum.Özlemiştim odamda vakit geçirmeyi. Bu akşam odamdan hiçbir koşulda dışarıya adım atmamak düşüncesi kulağa hoş geliyordu.Asosyalliğimi seviyordum. Telefonumu montumun yeni dikilmiş yırtık cebinden çıkardım.Yeni yeni girdiğim sosyal medya hesaplarında dolanıp acaba Manolyamı bulabilecekmiyim diye düşünmeden edemedim.Bu boş kalbe kendimden başka bir tek o iyi gelebilirdi. Dediğim gibi kimseye ihtiyacım yoktu .Sadece Manolyam ve şiirlerim yanımda bulunsun yeterdi bana.
Manolyadan başka kimse benim kendimi iyi hissetmemi sağlayamazdı.O ayrı biriydi. Benim için o bir dost, o bir sırdaştı.Bunları aklımdan geçirirken telefonu bıraktım bir kenar ,Kara kaplı defterimi açtım Sevgili Manolya,şiirlerimin mısralarına papatyalar serdiğim kadın biliyorum.Bana yakın bir yerdesin.Belkide şuan beni deniyorsundur, ortaya çıkmayarak sevgimi ölçmek istiyor olabilirsin;Fakat bilmeni isterim ki kadınım sana yazdığım her bir mısra benim sana bağlılığımın teminatı olacak.Seni bulduğum an yoluna şiirler sereceğim.Senle eskitmediğimiz kaldırımları seninle geçerek eskiteceğim.Sana ulaştığım vakit seni görmediğim her saniyenin acısını kat kat çıkaracağım.
Bunları yazdıktan hemen sonra mayışmış bir şekilde yatağıma girdim.Uykuya direnip direnmemek konusunda karar vermek için epey zorlanmıştım. Yavaş yavaş göz kapaklarım dahada açık duramayacaklarını anlayınca yavaşça usul usul kapanmaya başlamıştı. Tamamen gardım düşmüş bir şekilde uykuya tutuldum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kafamdaki Ütopyalar(Taslak )
Adventureİnsanoğlu hayaller suyunda yüzen bir varlıktı. Her insan kendi dünyasını oluşturur.Onun için yaşar Benimde bir hayalim var . Kendi dünyamı oluşturdum.Ütopyaların gerçekleşmesi güç olsa bile her insan bir ütopya oluşturur bende kendi ütopyamı oluşt...