Gözlerimi açtığımda yine o hastanedeydim. Yine kolumda serum vardı. Aynı odaya kaldırılmıştım. Etrafımı inceledim karşımda küçük bir televizyon kolumda daha yarısına yeni inmiş bir serum, tahta bir dolap ve mavi tek kişilik bir koltuk vardı. Oysa o koltuğa oturacak hiçbir ziyaretçim olmayacaktı. Biraz daha kafamı çevirdiğimde yanımda duran küçük çekmecenin üstünde bir defter olduğunu fark ettim. Bu benim defterimdi. Elimle uzamaya çalıştığımda kolumdaki serum yüzünden uzanamamıştım.
Birkaç dakika sonra kapım açıldı ve iki kişi odaya girdi. Önceki gelişimde bu iki kişiyi de görmemiştim. Biri erkek biri kadındı. Muhtemelen erkek olan doktor kadın olan ise yeni başlamış bir stajer gibi duruyordu. Kadın çekingen bir o kadar heyecanlı duruyordu.
Doktor "Merhaba kendinizi nasıl hissediyorsunuz bir ağrınız var mı? " diye sordu. Olumsuz anlamda kafamı iki yana salladım. Açıklama yapmak için konuşmaya başladı "Hastaneye geldiğinde çok fazla karbondioksit solumuştun vücudunun herhangi bir yerinde yanık yok sadece ciğerlerin hasar görmüştü ama merak etmeyin şuan hiçbir sorun yok" diye açıklama yaptı.
Sinirliydim beni kurtarmalarını istememiştim. Onlar bu hastanede beni iyi ettiklerini düşünüyorlardı ama ben her gün daha çok acı çekiyordum. Ölmek için bu kadar uğraşırken nefes almam için can atıyorlardı.
Derin bir nefes aldım ve "Ben bilerek o evi yaktım. Görmüyor musunuz ne haldeyim. Nefes almak yaşamak değil ben her gün ölüyorum. Siz ise daha çok canımın yanacağını bilmeden beni kurtarıyorsunuz. Ben bu hayatı yaşamak istemiyorum anlayın artık beni" diyip gözümü yumdum ve sustum.
Doktor bana dönüp "İsterseniz size bir psikolog ayarlayabilirim. Yardım almanızda fayda var. O zaman yaşamak için bir sebep bulursunuz" dedi.
Ben yaşamak için sebep aramıyordum. Ölmek için bu kadar çok nedenim varken neden bu lanet dünyada yaşamak isteyeyim ki beni ayakta tutan tek kişi annemdi o da yok olmuştu artık yaşamak için hiçbir nedenim kalmamıştı artık ölüme meyilli birisi olmuştum.
İnsanlar hayatta kaybedecek bir şeyleri olduğu zaman ölümden korkardı. Annem yaşadığı zamanlar annem üzülür diye ölmekten korkardım. İntihar etmek o yüzden o kadar zor gelirdi ki anneme bu acıyı yaşatamazdım ama artık beni hayatta tutacak hiçbir şey olmayacaktı. Bir zamanlar intihardan korkan bu kız kızdım artık yaşamaktan korkuyordum . Ölüm artık benim için bir kurtuluş yolu olacaktı.
Kısa ve net cevapla "Gerek yok psikolog falan istemiyorum zaten annemin zorla gönderdiği bir piskoloğum vardı" diyip sustum. Birkaç dakika sonra kolumdaki serum bitti ve çıkarttılar. "Artık taburcu olabilir miyim?" dedim. "Sizin bir gün daha hastanemizde yatmanızı isteriz."dedi ikna edici bir tavırda.
"Ben bir gün daha sizin hastanenizde kalmak istemem burdan ne kadar erken çıkarsam o kadar iyi benim için burası bana bütün kötü anılarımı hatırlatıyor. " dedim.
"O zaman birkaç saat daha burda kalın sonra bir sorun çıkmazsa çıkış işlemlerinizi yapıp çıkabilirsiniz." dedi sonra da "lütfen bir daha da böyle şeyler yapmayın" diyip sustu. Kararlı ve kesin bir sesle "Lütfen sizde bir daha böyle bir şey yaparsam kurtarmaya çalışmayın. Sizden beni kurtarmanız için yardım isteyen olmadı" dedim.
Evet biraz sert bir cevap olmuştu ama ölmek için bu kadar uğraşırken yaşatıp can çektirmeleri daha da kötü olmama sebep oluyordu. Ölüme meyilli biri olmayı hiçbir zaman istememiştim ama hayat hep böyle biri olmam için üzerime gelmiş gibiydi.
Hastaneden çıkış saatim gelmişti. Ayağa kalkıp odamdaki defteri de aldım ve yine o soğuk koridora geldim. Hastanenin her yerinde ağlama bağırma sesleri geliyordu. Burası hayatım boyunca gelmek istemeyeceğim bir yer haline dönüşmüştü. Bu hastanede herkes can çekişiyor. İçerde yatanlardan çok dışarda bekleyen ziyaretçilerin, hasta yakınlarının canı yanıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayalin Ötesinde
General FictionHer son yeni bir başlangıçtır derler. Bu bir sondu belkide yepyeni bir başlangıç... Bu kendini ateşe atmaktı. Kendi ellerimle canımı başkasının ellerine vermiştim . O herkes için öldü. Benim kalbim ise yaralı ve her gün can çekilerek onu bulmak...