Uykudan kan ter içinde uyanmıştım. Bu ne tuhaf bir rüyaydı korkmuştum titriyordum. Bir anda kapım çaldı ve o içeri girdi. "Bir şey mi oldu yine bağırıyordun gece boyu bağırdın ve ağladın ama rahatsız etmemek için odaya gelmedim " dedi.
İlk başta cevap veremedim oda korktuğumu anlayıp odadan çıktı. Birkaç dakika sonra elinde bir bardak suyla geldi " Al bunu iç biraz sakinleş sonra anlatırsın" dedi sesinde endişe ve merak vardı. Suyu elinden alıp hızlı bir şekilde içtim biraz da olsa içimi rahatlamıştı.
O da bu arada ayakta dikilmekten vazgeçip yatağımın kenarına oturmuştu. "Eee anlat bakalım küçük hanım neden bu kadar korktun" diye sordu. Anlatmak istemesem de içimin, rahatlayacağını düşündüm.
Ona dönüp "Kabus gördüm annem ve sevdiğim adam beni öldürmeye çalışıyordu" dedim titreyen sesimle ve devam ettim " O kabusta bir kurtuluş yolu seçmeliydim karşıma sen çıktın bende seni seçtim" dedim sonra da ağlamaya başladım.
"Tamam geçti rüyadan uyandın artık bak ben burdayım" dedi o an neden yaptım bilmiyorum ama bir anda boynuna sarıldım. Neye uğradığını şaşırmıştı ama o da hiçbir şey demeden bana sarıldı.
Bir yabancının kollarında dahi olsan bazen kendini güvende hissedersin. Ben onun kollarında kendimi güvende hissetmiştim ama ona da alışmamam gerekti.
Bir anda kollarımı çekip "Kusura bakma " dedim ve odadan hızlı adımlarla çıktım. Lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım sonra da uzun uzun yüzüme baktım.Gözlerimin altı şişmişti. Saçım başım yine dağınıktı ve hala uykulu olduğum için gözlerim kapanıyordu.
Aynada kendi kendime "Aptal mısın kızım sen niye elin adamına sarılıyorsun salak" diye söylenmeye başladım sonra da yüzüme bir daha su serptim üstümdeki kıyafet ile yüzümü kuralayıp çıktım.
Solana geçip sesizce koltukta oturmaya başladım. Bikaç dakika sonra " Küçük hanım davetiye mi bekliyorsun mutfağa gelde kahvaltı yapalım" diye bir ses geldi. Bir insan nasıl bu kadar öküz ve düşünceli olabilirdi.
Mutfağa doğru gittim ve " Bu kadar kaba davranacağına az kibar olsana öküz gibi davranmana gerek yoktu." dedim. Kaşını kaldırıp "Benle konuşmadan önce iki kez düşün pişman olacak sözler söylüyorsun" dedi.
Sanki nasıl davranacağımı ona soracaktım yine de bir şey demedim sonuçta onun evindeydim. Masayı göstererek otursana dedi. Sofrayı çoktan hazırlamıştı. Mutfağı da derli toplu duruyordu. Masaya dönüp baktığımda güzel bir kahvaltı hazırlamıştı ama benim iştahım yoktu.
" Öyle sofrayla bakışarak karnının doyacağını sanmam küçük hanım" o öyle diyince tabağıma birkaç parça peynir koyup çayımdan bir yudum içtim ve "Bana küçük hanım demekten vazgeçer misin benim bir adım var Lara" dedim. " İsmini sorduğumda söyleseydin zaten küçük hanım demezdim" dedi.
Bana dönüp "Benim da Emir artık aynanın karşında elin adamı değil Emir dersin " diyip göz kırptı. Bu adam beni mi dinliyordu hiddetle masadan kalkıp kaşlarım çatık ve sinirli bir ses tonu ile "Sen beni mi dinliyorsun" dedim.
"Zaten benim de başka işim yoktu" deyip nefes aldı ve sözlerine devam etti "Sadece kapının önünden geçiyordum öyle Bi kızıyordun ki kendine salondan bile duyulurdu" dedi kendini savunur bir şekilde sonra da masaya oturmam için eliyle işaret etti.
Sakin görünmeye çalışaraktan masaya oturdum. "O kadar da sesli konuşmuyordum ama neyse" dedim konuyu kapatmak isteyerek. İçinden mırıldanarak "Kesin öyledir" dedi ama karşılık vermedim.
Kahvaltımız bitmişti sofrayı beraber toplayıp salona geçtik. Koltuklara oturduk bu sefer yanıma oturmuştu. " Bu gün tekrar soruyorum pericik neden gidecek bir yerin yok" diyerek sessizliği bozmuştu. Tam gözlerimin içine bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayalin Ötesinde
General FictionHer son yeni bir başlangıçtır derler. Bu bir sondu belkide yepyeni bir başlangıç... Bu kendini ateşe atmaktı. Kendi ellerimle canımı başkasının ellerine vermiştim . O herkes için öldü. Benim kalbim ise yaralı ve her gün can çekilerek onu bulmak...