Bu sefer Melek ziyaret etti Şeytan'ı ve önünde durdu bir süre. Gözlerine denk geldi o anda. Şeytan da bir melekti aslen ama kendisine karşın o; sevgi tutan gözlere sahip değildi. Tam tersi, sadece nefret ve gazap tutuyorlardı.
Ardından yanına oturdu Melek sessiz bir tavırla. Şeytan da bir garipti bugün. Normalde asla susmayı bilmez, kendisini rahat bırakmazdı, ama şuan rahatsız edici derecede sessizdi.
Melek buna daha fazla dayanamamış tam sebebini soracakken Şeytan ondan önce davranıp lafa girmişti.
"Seni seviyorum." dedi kendine has donuk bir sesle Şeytan.Melek şaşırmıştı bu sözler karşısında. "Yalan sana yakışıyor Şeytan. Yoksa insanlardan sonra beni de mi kandırmayı deniyorsun?"
Melek'in gözleri ışığını kaybediyordu sanki bu sözler karşısında. Göğsünün içi anlam veremediği bir şekilde çıkacakmış gibi atıyordu. Bir elini kalbine doğru dayadı. Yanılmamıştı. Gerçekten de hızlı atıyordu...
Buna daha fazla dayanamadı Melek. Ve Şeytan daha bir şey dahi diyememişken kanatlarını açıp uzaklaştı yanından.
Şeytan ise, bakışlarını hüzünle indirdi yere. 'Ben lanetli bir yaratık olmalıyım.' diye geçirdi içinden.
Mutluluğu anlamaya, bulmaya mahkum olan ama o mutluluğun her saniye kendisinden kaçıp uzaklaştığını görmek zorunda bırakılmış bir yaratık. Evet, o gerçekten de lanetliydi...
"Gel de aşkınla evcilleştir şu günahkar ruhumu. Evcilleştir ki senin sesini, kokunu evrenin bir ucundan da olsa herkesten ayırt edip bulabileyim..." gözleri kendisinden uzaklara doğru uçan Melek'e kaydı bu sefer. "Beni evcilleştirirsen, kim bilir? Belki rüzgarın buğday tarlalarından geçerken çıkardığı sesi dahi seveceğim..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeytan & Melek ||tamamlandı||
Short StoryHer şeyden önce söz vardı ve söz Tanrı'ydı. Bir Melek ve Şeytan'ın imkansız hikayesi 11 bölümlük kısa bir hikaye:)