"Burada böyle tünemiş ne yapıyorsun allasen?" bir kaya üstüne elinde tuttuğu kitapla oturmuş Meleğin hemen dibine çöktü Şeytan.
"Bir insanın unutmuş olduğu kitabı okuyordum görmüyor musun Şeytan? Ah, yoksa karalara gömülmüş yüreğin yanında gözlerin de mi karardı?" alayla sırıttı Melek, elinde tuttuğu kalemi Şeytan'ın gözü önünde sallarken. Sanki görebildiğinden emin olmak istiyordu.
Şeytan, bu alaylı tavır karşısında sessiz kalmayı tercih etti sadece. Ardından gözü sayfaları üzerinde kalemle çizilmiş cümlelere kaydı. "İnsan icadı..."
Melek anlamaz tavırlarla başına üşüşen Şeytan'a baktı. "Ne?"
"Çizdiğin satırları diyorum." Bir eliyle kitabın sayfaları arasında özenle altları çizilmiş satırları işaret etti. "En kötü kitaplar altları çizilerek okunanlarıdır."
"Cidden bunu inanarak mı söylüyorsun?"
Şeytan yüzüne muzip bir gülümseme yerleştirdi Melek'in sorusu karşısında. "Aslında inanarak söylemedim o sözü. Kendi söylediklerine hele hele kendi yazdıklarına yüzde yüz inanan aptallardan biri değilimdir."
Bakışları Melek'in meraklı gözlerine kaydı ardından. "Şık bir sözdü sadece dayanamadım fısıldadım işte."
Tek kaşı havaya kalktı Melek'in. "O zaman bu kitap iyi bir kitap mı?"
"Hayır tabiki de!" diye kükredi Şeytan. "Yazdıklarını okudukça hiç yazmayanlara imrenmen gerektiğini düşünüyorum. Edebiyatın en kötü kitaplarından biridir bu 'Şeytan & Melek'."
"Pekala Şeytan. Şimdi hangi lafına inanmalıyım?"
"Bilmem. Canın şimdilik hangisini çekerse ona inan."
Elindeki kalemi kitabın arasına koyup kapağını kapattı Melek. "Peki ya sonra?"
"Sonra canın hangisini çekerse ona inan işte Melek. Onu da mı ben diyeyim?" mızmız bir çocuk gibi son cümlesini ağzında geveleyerek söylemişti Şeytan.
"Ya 'Hakikat' ne olacak?"
"Hakikat -.." diye yineledi Şeytan. "Hakikat; içgüdülerimize, çıkarlarımıza, hormonlarımıza, aldığımız uyuşturucu alkole, hatta mekana, zamana ve vaziyete göre çok iyi uyum sağlamasını bilen usta bir hokkabaz gibidir küçük melek. Sen merak etme... "
Melek bakışlarını gökyüzüne kaydırdı yanındaki vesveseciyi umursamadan ardından kanatlanıp havalandı tekrardan.
"Hey, nereye gidiyorsun!"
"..."
Şeytan gözlerini devirdi Melek'in sessizliği karşısında. "Hadi ama.. Şunun şurasında dostuz. Yani sayılırız. Onca konuştuk hem. En azından nereye gideceğini söyleyebileceğin kadar konuştuk? "
"Kötülük yapan biri benim dostum değil Şeytan." Ardından uçup gidecekken bundan ani bir fikir değişikliği ile vazgeçip tekrardan arkasına bir bakış attı Melek. "Birinin yanlış seçimler yaptığını hissettim." dedi bakışları Şeytan'ın kurnaz gülümsemesi üzerindeyken.
"... 'Hakikat' i bulmasına yardım etmeye gidiyorum."Şuh bir kahkaha attı Şeytan. Ardından o da Melek ile beraber kanatlarını açıp havalandı. "O zaman ortamı biraz kızıştıralım küçük iyilik meraklısı Melek."
Melek ona anlamaz tavırlarla bakarken Şeytan tekrardan lafa girdi. "Bu oyun iki kişiliktir küçük şey. Hadi fısıldayalım insanın kulağına. Ve görelim kimin hakikatine varacağına..."
Meleğin söyledikleri mi dinlenmeli şeytanın mı orasını bilmem ama siz ikisini birden dinleyin. Sonra da onları bir kenara bırakıp gidin ve bir çikolatalı ekmek yiyin. Bu aklı başında bir insanın yapacağı şeydir😁
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeytan & Melek ||tamamlandı||
Short StoryHer şeyden önce söz vardı ve söz Tanrı'ydı. Bir Melek ve Şeytan'ın imkansız hikayesi 11 bölümlük kısa bir hikaye:)