Sürgün

162 26 0
                                    


Medya ile okumanız tavsiye edilir*-*

Melek bir gün sırtının kürek kısımlarında keskin bir acı hissetti ve gökten düşmeye başladı. Kolları, bir zamanlar krallığını görebildiği yere doğru uzanmıştı. Lakin tutamıyordu, tek yapabildiği bu boşluktan aşağı doğru kontrolsüzce düşmeye devam etmekti.

Bedeni aradan geçen bir üç saniye kadar sonra ise sert zeminle buluşmuş, gümüş gözlerini kapatmadan önce bir kez daha sönen yıldızlara bakma gereği duymuştu...

Canı acıyordu, neden krallıktan atıldığını anlamıyordu? Kanatları kesilip atılacak kadar ne günah işlemişti ki?

Şeytan da bir figürün yere düştüğünü görmüştü ve beklemeden kanatlarını açıp ona doğru tüm hızıyla uçmuştu.

Ona ulaştığında ise, fiziksel acıdan değil, düşenin kim olduğunu fark ettiğinde acıyla bağırdı. Yerde yatan güçsüz beden, sevmeye cesaret ettiği, ölümüne sebep olduğu Melek'ti.

Dizlerinin üstüne çöktü. Yerde zayıf düşen bedenin başını kollarının arasına aldı ve onu kucakladı. "Lütfen," diye fısıldayabilmişti sadece, belki de hayatında ilk defa ağlayıp, gözyaşları yüzünde çizgiler bırakarak yuvarlanırken. "Küçük Melek. Lütfen beni bırakma."

Düşmüş Melek gözlerini kendisini saran kollarla zor da olsa açmıştı ve ona tıpkı Şeytan'ın yaptığı gibi o kadar zayıf bir sesle fısıldamıştı, hatta o kadar zayıftı ki ses ondan bile olmayabilirdi. "Acıyor."

Bu lafla Şeytan'ın da kalbi sancımıştı, onu biraz daha kaldırdı ve kollarını etrafına daha da sardı. "Ah, benim yüzümden lanetlenmiş küçük Melek bekle. Gitme. Henüz değil. Senden öğreneceğim çok şey var. Bana tek bir şey öğrettin ve ben daha fazlasını öğrenmek istiyorum."

"Peki sana öğrettiğim şey ne?" Dedi Melek, Şeytan'ın acı dolu sesine karşılık.

"Bana sevmeyi öğrettin. Sen hatırlatana kadar nasıl olduğunu unutmuştum. Gülüşün, gözlerin, masumiyetin... Seninle ilgili her şey bana lanetlenmediğim önceki zamanlarda sahip olduğum şeyi hatırlatıyor. Aşk..."

Melek, Şeytan'ın ağzından dökülen bu güzel kelimelere gülümsemişti sadece. Şayet o kadar canı acıyordu ki fazla bir laf edecek gücü kendinde bulamıyordu.

Şeytan ise, kolları arasında ölmek üzere olan vücuda baktı tekrardan; kanatları büyük çoğunlukla kesilmiş, vücudundan bir rüzgar esse kopacak halde ; kan, tüyler arasından korkunç şeritler halinde akıyordu.

Onun bu haline Şeytan keder dolu bir bakış daha attı ve tekrardan haykırdı. "Bunu ona neden yaptın!" Diye haykırdı boşluğa doğru ve son anlarında şefkatle kucağına aldı Melek'i.

Bütün bunlar ona yapılmıştı, çünkü Şeytan onun lanetleneceğini bile bile sevmeye cüret etmişti. Kederi öfkeye dönüşürken, Tanrı'ya meydan okumak için ayağa kalktı. Ve bunu yaparken, cenneti kendi tarafında buldu.
Evet cennetten kovulmuş bir Melek'ti kendisi belki ama onun cenneti ellerinin altındaydı.

Melek'in önünde durdu Şeytan.

Eskiden ona sevgi besleyen gözler artık sadece hüzün ve büyük bir ızdırap taşıyordu.

Bir kez daha elini uzattı Şeytan, küçüğüne.

Elleri kana bulandı.

"Seni seviyorum." Dedi hemen ardından.

Melek'in yüzünde bu laf ile zor da olsa bir gülümseme oluştu ve soğukluk dolu bir sesle şöyle dedi:

"Yalan söylemek artık sana yakışmıyor." ufak bir kahkaha attı. Daha sonra takındığı ciddiyeti ile lafına devam etti, "Ben de seni seviyorum." dedi Melek, Şeytan'ın hiç beklemediği bir anda. "İnsanlık namına yapmış olduğum iyi olan ne varsa, senin benim aksime yaptığın tüm kötülükler gibi ne varsa... Hepsiyle seviyorum seni."

Ve hemen ardından göz açıp kapayıncaya kadar gözleri ışığını kaybetti. Göğsü hareket etmeyi bıraktı. Ve kalbini solgun elleriyle tuttu.

Şeytan, yerde yatan cansız bedene baktı. Onca zamandır birlikte vaktini geçirdiği, anılarını paylaştığı, hatta sevmeyi öğrendiği Melek artık yoktu.

"İtaat etmiyorum-,"dedi Şeytan. "Baş eğmeyeceğim..." diyerek her zaman yanında aksesuar olarak tuttuğu bıçağını çıkardı. Tereddüt bile etmeden boğazına dayadığı bıçakla ilk başta küçük daha sonra ucunu hiç kaldırmadan derin ve uzunca bir kesik açtı.

Kendi bedeninin de küçük Melek'inin yanına düşmesine müsaade etti. Bir eliyle Meleğin saçlarını okşadı. Yüzünde de son ana kadar buruk bir gülümseme vardı.

Melek'in cansız yüzüne bakarken o da gözlerini oracıkta kapadı.

Şeytan & Melek ||tamamlandı||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin