Fikir Benzerliği

145 21 0
                                    

"Sen Tanrı'nın yolunun doğru olduğuna mı inanmıyorsun?" Melek, açtığı kanatlarını Şeytan'ın yanına geldiğinde indirdi.

"Bugünlerde beni çok sık ziyaret etmeye başladın. Onur duymalıyım sanırım?" Şeytan şuh bir kahkaha attı.

Melek ise Şeytan'ın bu ayarsız esprisine burun kıvırdı sadece. "Amacın dalga geçmekse gidiyorum!" Dedi ve arkasını dönüp gitmeye kalkıştı.

Fakat Şeytan onun bunu yapmasına müsaade etmeden kolundan yakaladı ve yanına doğru oturması için aşağıya çekti. "Tamam, tamam. Bu ne ciddiyet? İki üç şaka yapalım dedik yoksa kesin yoldan geçerken uğramışsındır. " Şeytan bu lafına kendisi gülmeye hazırlanırken ikinci kez gitmek için ayaklanan Melek ile susmak zorunda kalmıştı.

"Cevap verecek misin vermeyecek misin?" Melek, Şeytan'a şüpheli gözlerle baktı.

Şeytan ise onun bu haline sadece gülememek için çaba harcıyordu.  "Hayır inanmamak değil, ben sadece neyin ne olduğunu bilmiyorum. Bilebileceğimizi de sanmıyorum."

Ardından bir kolundan destek alarak oturduğu yerden biraz daha Melek'in yanına yaklaştı. "Üstelik bilmemiz gerektiğini de hiç düşünmüyorum."

"Ama bütün bu vesveseleriniz yargılarla dolu..." dedi Melek.

"İyi ya, ben de bunu demek istemiştim zaten?"

Melek'in aklı bu cevapla iyice karışmıştı. "Yani bir şey bilmeden her şeyi bildiğini mi iddia ediyorsun?"

"Tam olarak bu işte! Başka türlüsü saçma olurdu. Bir şeyler bilirken bildiğini iddia etmek saçmalık. Çünkü zaten biliyorsun." Dedi Şeytan'ın gözü Melek'in kanatlarına kayarken. "Ben hiçbir şey bilmediğim için her şeyi bildiğimi iddia edebilirim. İşte buna da filozof denir."

" Ama bu da saçmalık değil mi?"

"Evet, öyle." Dedi Şeytan, "Ama bu aptallığın kabul edilebilir hali."

"Vesvese bunlar hep. Aklımla mı oynamaya çalışıyorsun?" Suçlayıcı bir tavırla ışıldayan gözlerini Şeytan'a dikti.

"Söylediğim her sözün sağlam bir şahidi var, merak etme yani sen." Dedi daha fazla dayanamayıp yanında oturan gencin saçlarını bir çocukla uğraşır gibi tek eliyle karıştırırken.

"Şahidin kim?"

"E felsefe işte. Ben de filozofum."

"İçi boş bir cevap ama bazen ben de..." Bir süre lafına devam edip etmemek arasında kaldı.

Fakat yanındaki kişi Şeytan olduğu için onu yargılamazdı.
Bundan dolayı rahattı. "Bazen senin ne söylediğini tam bilemiyorum ama anlar gibi oluyorum. Bazense ne anladığımı tam bilemiyorum ama söyler gibi oluyorum. Ne bildiğimi tam söyleyemediğim ama anladığım gibi de oluyor. Hatta ne anladığımı tam söyleyemediğim ama bildiğim gibi
de oluyor... "

Şeytan, Melek'in bu tek nefeste sarf ettiği sözleri şaşkınlıkla dinledi. Öyle ki lafı bitirdikten sonra bile bir kaç saniye konuşamadı. Şayet onun kendisine Tanrı'nın buyruklarını sıralayacağını felan düşünmüştü ama onun yerine küçük Melek'i Şeytan'a ayak uydurmuştu.

Şeytan, bir sevinçle sesini yükseltti" İşte, şimdi tam da Filozof gibi konuştun!" Dedi sevinçle gülerken.

İkisi de bu muhabbetten oldukça hoşnut bir şekilde gülüp eğleniyordu, fakat mutlu olmayan biri vardı.

Tanrı...

Şeytan & Melek ||tamamlandı||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin