Bölüm Şarkısı: Senden Vazgeçtim | Mehmet Asko
''Dokunduğun bu kalpte şimdi, senin hançer izlerin..''
''İçeride olanlar'' dedim sakin bir tavırla. Ne diyeceğimi bulamadığımda ''Her neyse'' dedim. ''Gidiyorum ben.''
Beni durdursun diye bekledim bir kaç saniye ama o bana çoktan arkasını dönüp geri geldiğimiz yoldan ilerlemeye başlamıştı bile. Hayal kırıklığıyla arkasından baktığımda hangisine daha çok kırılmalıydım bilemiyordum.
Acaba ona göre kırılmaya hakkım var mıydı?
***
Dışarı çıktığımda Gökay'ı arabasına yaslanmış şekilde bulmuştum. Beni gördüğünde kaşları çatılsa da ses etmemişti ve ben sessizce arabasına bindiğimde de bana uymuştu.
Arabadaki kısık sesli müzik dışında hiç bir ses yoktu. Yol akıp giderken yaptığım tek şey boş bir şekilde bakmaktı. Kesinlikle beklediğim bu değildi. Ve kesinlikle, kırılmıştım. Kendimi allak bullak hissetmem normal miydi? Boş ver Levlâ. Uyu.
Öyle yaptım. Gözlerimi kapatıp tüm yol buyunca uyudum. Eve geldiğimde annemin sorularını görmezden gelerek odama çekildim, ondan kaçmak için uyudum.
Ama rüyalarıma da girmişti...
***
Gözlerimi açtığımda karşılaştığım karanlıkla derin bir nefes aldım. Uyku hâliyle ağrıyan başımı ovuşturarak doğrulduğumda yaptığım ilk şey telefonu alıp saate bakmak olmuştu. Saat çoktan gecenin 2'sini geçerken benim uykum da çoktan gitmişti.
''Merhaba benim sabahım.'' Yataktan kalkıp sessizce mutfağa gittiğimde, oldukça açtım. İlk önce sütü bir kaseye koyup dolaptan gevreği çıkarttım. Hazırladım yemeğimi ise bilgisayarımı alıp balkonda yemeye karar vermiştim. Balkona çıkmadan aldığım hırkayı büyük bir minnetle üstüme giydiğimde kendime güzel bir yer hazırladım. Büyük incelik Levlâ!
Buruk bir tebessümle geçen hafta yarım bıraktığım dizimi açtım. Gevreğim eşliğinde seyrederken her şey bundan bir süre öncesi gibiydi.
Ben hâlâ âşıktım, hâlâ eksiktim ve bununla yaşamam gerekiyordu. Dizine dön Levlâ, ağlama.
Dizime döndüm. Biten gevrek tabağımı bir köşeye koyup sabaha kadar tüm diziyi bitirdim. Annem evden çıkarken odama girdiğimde saat 11'i henüz geçiyordu. Telefonuma gelen mesajları okurken kendimi yatağa bırakmıştım.
*Nara: Konuşmamız lazım. (22.16)
*Nara: Uyudun mu? (23.47)
*Nara: İyi geceler... (2.26)
*Nara: Sabah oldu. (8.12)
*Nara: Günaydın Levlâ.. ( 10.52)
Ben mesajlarını çatık kaşlarımla izlerken çevrim içi oldu ve saniyeler sonra yazıyor görüldü.
*Nara: Kış uykusuna yattın sandım.
Saat daha 11'di.
*Nara: Tekrar günaydın.
*Siz: Sana da.
Telefonu kapattığım sırada bir kaç kez titredi, bakmadım. Ve dakikalar sonra gelen aramayla tekrar elime almam gerekmişti. Açsana!
Nara arıyordu.
''Efendim?''
''Kızgın mısın?''
''Ne münasebet'' dedim düz bir ifadeyle. ''Bittiyse kapatabilir miyim?''
''Lev-''
Kapattım.
İçimin yağları erimişti. Bırak köşeye Levlâ.
***
Saat öğleni çoktan geçerken oturduğum banktan çocukların koşuşturmasını izlemek çok güzeldi. Onların neşesi içimi ısıtırken yanımda hissettiğim hareketlilikle buz kesmiştim. Nara ile karşılaşmak benim için uzak bir durumdu. Ama o burada, gülümseyerek beni izliyordu. Üstelik tam yanımda. Abartmasan?
Ona kırgındım. Bu yüzden oturduğum yerden kalktığımda kolumu tutup gitmemi engellemişti. ''Beni dinlemeden böyle yapmamalısın.''
''Ne yapayım?'' Derin bir nefes aldığında merakla kollarımı göğsüme topladım. ''Bak, sana anlatamam ama böyle yapmamalısın.''
Alayla güldüğümde kaşları çatılmıştı. ''Haklısın-''
''Evet haklıyım'' dedim sertçe. ''Ve senin bir açıklaman olmadığı sürece, seni dinlemeyeceğim. Ne kadar haksızlık yaptığım umurumda değil!''
Hiç bir şey demeden arkamı dönüp ilerlediğimde yine beni durdurmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADER TANRIÇASI | gxg (+18)
Random18 yaş altı bireyler için rahatsız edici olabilecek içerik barındırmaktadır. ''Çünkü bu kaderi biz yazdık.'' Kaç yaşında olursan ol, nerede, ne şekilde yaşarsan yaşa kader her an işlemekte. Bir gün, tüm bu düzen içinde geriye doğru adımlayıp baktığ...