Gözlerinizi kapatın şimdi.
Kendinizi bir sahil kenarında düşünün. Dalgaların sesi çok huzur veriyor dimi? Bide eğer sessizlik olursa çok güzel olurdu.
Gözlerinizi açın şimdi.
Neredesiniz? Belki bir odada, belki bir arabada, belki de bir okulda. Böyle daha çok saya biliriz aslında.
Bana göre insanın nerede olduğu, fiziksel olarak nerede olduğuna göre değil, zihinsel olarak nerede olmak istediğine bağlıdır.
Yani ne zaman nerede olmak isterseniz sadece düşünün. Çünkü bazen istediğimiz her yere gidemiyoruz.
Mesela ben annemle babamın yanına gitmek isterdim. Cennete...
Ama gidemem, yapamam çünkü kardeşim var. Onu yalnız bırakamam.
Aslında çok yakın bir zamanda oraya gitmek için bir davet aldım.
Bunu duyunca çoğu insan üzülür. Neden mi? Ölüceği için tabiki de.
Bende üzüldüm. Neden mi? Ölüceğim için değil tabiki de.
Kardeşimi yalnız bırakacağım için. Kendimi bile yalnız bırakırım ama onu asla.
"Abla kalk. Abla kalk sonuçlar çıktı. Abla kalksana." sesler duyuyordum ama kendime gelmiyordum. Ahh hayır olamaz yine mi bayılmıştım.
"Abla! İyi misin?! Yine mi bayıldın? Abla uyansana! Lina kalk!" ağlıyordu seslerini duya biliyordum ve galiba kendime geliyordum.
Gözlerimi açtığımda uykulu bir sesle "Alin? Noldu? İyi misin?" diye sordum.
"Asıl sen iyi misin? Yine bayıldın sandım. Korkuttun beni. Deli!"
"Ablaya deli denmez demedim mi ben sana!"
"Abalalar bayılmaz, burnu kanamaz, başı dönmez demedim mi ben de sana Lina'cım." dedi.
"Lina'cım mı? Lina'cım demek?" dedim ve onu yatağa çekip gıdıklamaya başladım. "Lina'cım mış demek ha? Abla ya noldu güzellik?"
"Abla dur ya!" dedi gülmeye devam ederken. "Abla dur artık ya! Tamam demem bi daha. Tamam, tamam dur artık."
Onu gıdıklamayı bırakıp yanıma çektim ve kollarımın arasına aldım.
"Abla korktum işte. Sende annemle babam gibi... Yani öyle hareketsiz uyu-"
"Şşt. Sakın öyle bir şey düşünme tamam mı? Yok öyle bir şey. Duydun mu? Bak senin için rahatlasın diye gidip kan tahlili bile verdim."
"Gerçekten hiç bir şeyin yok mu şimdi? Yani bi hastalık gibi? Abla bana doğru söyle."
"Yok, gerçekten bir şeyim yok."
Var,gerçekten bir şeyim var. Mesela beynimde tümör var.
"Peki bu bayılmalar, burun kanamaları? Bunlar neden?"
Sadece onlar değil ki diyemedim. Artık hafızamı da kaybediyorum diyemedim.
"Doğru düzgün beslenmiyormuşum ondan bu bayılmalar sen düşünme onları. Bak vitaminler kullanıyorum zaten. Düzelecek."
Düzelmeyecek.
"Hem söyle bakalım sen niye uyandırdın beni? Ne varmış bu kadar önemli olan?"
Sanki aklına bir şey gelmiş gibi kollarımın arasından çıkıp yataktan kalktı ve odadan çıktı. Geri geldiğinde elindeki bilgisarı görüp kaşlarımı istemsizce çattım.
"Abla sonuçların çıkmış!" dedi gözlerimin içine bakarak ve bilgisayarı önüme koydu.
Sonuçlar mı? Biliyor olamazdı ki. Olmamalıydı.
"Ne sonuçları?" diye sordum korkarak.
"Abla sınav sonuçların işte. Şu özel kolejde burs için sınava girmiştin ya onun sonuçları çıkmış. Dilara aradı o dedi."
"Haa o sonuçlar." dedim be biraz düşünüp kendime gelince yeniden telaşlanıp "Nasıl yani çıkmış mı? Ay kabul etmediler mi beni yoksa? Doğru söyle bak üzülmeyeceğim. Hiç mi kabul etmediler. Birazcık kabul etselerdi ya hiç olmazsa. Off yaa." dedim ve ellerimle yüzümü kapattım.
"Bakmadım ki ben. Bilmiyorum yani, birlikte bakalım diye bekledim. Dilara'yı kabul etmişler bu arada. Hadi al şu bilgisayarı gir kendi şifreni de öğrenelim artık meraktan çatladım burda."
"Nasıl bakmadın yaa. Nasıl bakmazsın. Şifre neydi?" diye sordum.
"Nasıl yani şifreni bilmiyor musun? Unuttun mu?"
Yine bir şeyleri unutmuştum.
"Ezberlemedim ki unutayım, masanın üzerindeki kağıdı al getir bana orda yazıyor."
Kağıdı getirip bana verdiğinde orada yazılan şifreyi bilgiyarda açılan sitenin ana ekranına yazıp enter tuşuna basıp gözlerimi kapatım.
"Ayy oldu mu? Abla bakamıyorum kabul etmişler mi? Kız olmadı mı yoksa? Bak üzülme bir daha denersin sana özel kolej mi yok? Bir şey söylesene açayım mı gözümü?"
Onu söylediklerini dinledikten sonra ikimizinde aynı anda ikimizin de gözlerimizi kapadığımızıdı anladım.
"Kızım dur bi. Benim de gözüm kapalı."
"Nasıl kapalı ya? Tamam o zaman üç diyince açıyoruz ikimizde."
"Tamam." dedim sadece.
"Bir, iki-"
Aniden onun sözünü kesip "Üç" diye bağırıp gözlerimi açdığımda Alin korkudan yerinden sıçramıştı.
"Ay noluyo noluyo kabul edildik mi abla?"
Bilgisayarın ekranına bakarak donup kalmıştım sanki.
"Abla kabul edilmişsin. Oley beee. Helal sana ablaların kraliçesi. Kim böyle ablası var be Einstein mübarek." dediğinde kabul edildiği mi anlamıştım.
"Kabul edilmişim gerçekten." dedim kendime gelerek.
"Bide bayıl istersen Feriha. Tabi ki kabul edileceksin. Bulmuşlar böyle zeki, güzel bir kızı tabi ki kabul edecekler."
Bir çocuk gördüm uzaklarda
Kabul edilmiştim ama bir okula değil sanki bir hastaneye kabul edilmiştim.
Gözleri kederli hatta korkulu
Bir öğretmen değil bir doktor arıyordum çünkü ben.
Her şeye rağmen bir an gülümsedi çocuk
Okumak değil, yaşamak için...
Sıcak sade ama biraz kuşkulu
Kardeşim için...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Querencia
Teen Fiction"İyiki doğdun, sevgilim.. Bense maalesef hâlâ yaşıyorum." Bir ölüyü sevebilir misiniz? Ya da bir ölüye sadık kalabilir misiniz? Peki ya bir ölüyü özlemek? #lisekurgu 1| 14.09.2022 #hastalık 1| 26.10.2022 #yalnız 1| 29.10.2022 #çaresiz 1| 31.10.20...