"3 Yıl Ardından"

145 14 29
                                    

Ben Doğa, Doğa Aysan. Bugün 9 Eylül. Yani benim bu 4 duvar arasına hapsedildiğim gün. Diğer bir deyişle doğum günüm. Yine yatağımda oturmuş, sırtım yatak başlığına dayalı bir şekilde uykumdan ayılmaya çalışıp müzik dinliyordum. Gözlerim odanın farklı yerlerinde geziyor, ağzım ise yalnızca susuyordu. Bir kaç dakika ardından kapı açılma sesi ile gözlerimi kapıya çevirdim. Çocukluktan beri yanımda olan tek kişi gelmişti, Damla.

"Yine mi müzik?"

"Neyini kutlayayım bugünün? 4 duvar arasında geçirdiğim 3. yılın neyini kutlayayım?"

"Doğa... Bugün senin doğum günün."

"Aynı zamanda eve hapsedildiğim gün."

"Hadi ama. Bak babamla konuştum, ikna edecek dedeni."

"Nasıl yani?"

"Eğer dedeni ikna ederse bu gecelik benimle dışarı çıkabileceksin kızım!"

"Ciddi misin sen?"

"Evet."

O an büyük bir mutluluk çığlığı atmıştım. Evin kapıları ve duvarları ses yalıtımlı olduğu için duyulmamıştı dışarı tabii. Çığlığın ardından ağzımdan çıkan kahkahalar tüm odayı dolduruyordu.

"Yavaş lan! Sağır oldum."

Damla'nın dediği şeye güldükten sonra heyecanlı bir şekilde beklemeye başladım. Büyük ihtimal şuan Hakan Amca, dedemden izin almaya çalışıyordu. Biraz daha sevinç dolu geçen dakikalardan sonra Hakan Amca'nın, Damla'ya seslenmesi ile ikimiz de aşağı indik. Dedem ve Hakan Amca bize gülümserken biz çoktan dedemin izin verdiğini anlamıştık. Damla bana baktığında ben de ona baktım. Birbirimizin bakışlarından ne dediğimizi anlayabiliyorduk, tabii 18 yıldır en yakın arkadaştık. Bir kaç saniye bakışmanın ardından gülerek birbirimize sarıldık.

Sarılmamız bittiğinde dedem uyarısını "Bakın izin veriyorum ama çok dikkatli olun. Başınıza bir şey gelmesin, nereye gideceğinize karar verdiğinizde Hakan'a söyleyin." diyerek yapmıştı. Biz Damla ile hemen odama çıkıp konuşmaya, plan yapmaya başlamıştık.

"Nereye gideceğiz? Ben hiçbir yer bilmiyorum."

"Bir düşüneyim... Aha!"

Damla telefonunda gördüğü bir resmi bana gösterdi. Resimde bu akşam en sevdiğim grup olan Dolu Kadehi Ters Tut'un konseri vardı. Tabii ki de gitmek istiyordum. Kesinlikle buraya gidecektik.

"Hemen en önden bilet al Damla! Sonra konsere uygun kıyafet seç bana, bu günlerde konserde ne giyilir pek bilmiyorum açıkçası. Dışarıda nasıl yaşanır unutmuş gibiyim!"

"Tamam... Seni uzun zaman sonra bu kadar heyecanlı görmek değişik geldi dur bi!"

Damla'nın dediği şeyden sonra fazla sesli olmayan bir kahkaha atmıştım. Damla dolabıma yönelip akşam için bana güzel bir kombin yaptığında artık gitmesi gerektiğini, yarın için olan ödevleri bitirip kendinin de hazırlanacağını söyledi ve evden ayrıldı. Zaten hemen karşımızda yaşıyordu. O gittikten sonra çalışma odama ilerledim. Masama oturup boş bir kağıda rastgele yüz ve portre resimleri karalamaya başladım. Ben çizime başladıktan yaklaşık 10 dakika sonra telefonuma bir bildirim geldi. Genelde kimse mesaj atmazdı, merak edip telefonumu elime aldım ve WhatsApp'tan gelen bildirimi açtım. Tanımadığım bir numaradan mesaj gelmişti. Kimdir, nedir bilmiyordum tabii. Kim bana mesaj atardı ki? Özellikle anonim bir numaradan.

0543 1** ** **: Dışarı çıkıyor olmana sevindim. 

Doğa: Pardon, kimsiniz?

0543 1** ** **: Şuanlık bilmen gerekmiyor bal. Yakında öğrenirsin zaten.

Sen Benim Balımsın | yarı textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin