"Aşkın Işıltısı"

19 2 11
                                    

~Medyada Miraç Var

~Şubat Tatili

O korktuğum an gelmişti. 1 ya da 2 haftamı Miraç ile aynı otel odasında kalarak geçirecektim. Ayrılmamıza rağmen Damla ve Meriç'in yanında sevgiliymiş gibi yapmak kalbimi parçalıyordu. Fakat yapabileceğim bir şey yoktu...
Saçlarıma son bir dokunuş yaptıktan sonra bavulumu alıp evden çıktım. Beni kapının önünde arabasına yaslanmış bir şekilde bekleyen Miraç karşılıyordu. Tatil için dağdaki, oteli olan bir kayak merkezine gidecektik.
Dedem de Hakan Amca ile iş için şehir dışına gidecekti. Yalnız kalmamam için arkadaşlarımla gitmemin uygun ve güvenli olacağını söyleyerek izin vermişti.

Miraç, bavulumu bagaja yerleştirirken ben ön koltuğa oturmuştum. Arka koltukta Damla, Meriç'in omzuna başını koymuş bir biçimde telefonuyla oynuyordu. Meriç ise Damla'yı izliyordu.
Yola çıktıktan yaklaşık 3 saat sonra varmıştık. Hemen 2 kişilik 2 oda tuttuk ve yerleşmek için odalarımıza ayrıldık. Miraç ile odamıza geldiğimizde Miraç kapıyı kapattı ve odayı incelemeye başladı. Ben ise yatağa oturmuş, günlerin nasıl geçeceğini düşünüyordum.

"Bir tane yatak var, rahatsız olursan ben yerde yatabilirim" dedi Miraç bana bakarken.

"Salak mısın? Kışın ortasında yerde yatmana izin vermeyeceğim tabii ki."

"Pekâlâ."

Yataktan kalktım ve kıyafetlerimi dolabın bir kısmına yerleştirdim. Miraç ise diğer kısmına yerleştirmişti. Bakım ürünlerimi ise odadaki makyaj masasına yerleştirdim. Makyaj masası detayı oldukça hoşuma gitmişti.
Ben kitaplarımı odadaki küçük, 3-4 raflık duvar kitaplığına yerleştirirken kapı çalmıştı. Miraç kapıyı açtı, gelenin sesini tanımadığım için görevli olduğunu düşündüm.

"İyi öğlenler Miraç Bey, öğlen yemeği için tüm müşterilerimizi otelin yemek katına bekliyoruz. Ha bir de, bu kağıtta tüm öğünlerin saatleri yazıyor. Hiçbirini kaçırmamanız dileğiyle."

"Katılacağımızdan emin olabilirsiniz, teşekkürler." diyerek kapıyı kapatan Miraç, elinde bir kağıt ile yanıma geldi.

"Bunu nereye koyalım?" diye sorduğunda elinden kağıdı aldım ve kitaplığın yan tarafına bant ile yapıştırdım.

"Hadi gidelim, acıktım." diyerek telefonumu aldım ve kapıya ilerledim.

Damla ile ben merdivenden inmeyi tercih etmiştik. Miraç ve Meriç bize eşlik ederek hemen arkamızdan onlar da inmeye başladı.
Yemek katının bir üst katında tuvaletler vardı. Aklıma, odadan çıkarken saçımı düzeltmediğim gelmişti. Bu yüzden onlara inmelerini ve 5 dakikaya benim de geleceğimi söyleyerek kızlar tuvaletine girdim. Hemen saçımı düzeltip kapıdan çıkmıştım ki, birisinin vücuduna kafa attığımı fark ettim. Başını kaldırıp baktım, bu oydu. 1-2 ay önce kütüphanenin önünde karşılaştığımız çocuk, ya da baş belam...

"Dikkat etsene ya!" diye çıkıştığımda işaret parmağını dudaklarıma bastırarak sus işareti yaptı.

"Bizim minik gratis de burdaymış."

Elini bileğinden tutarak dudaklarımdan çektim.

"Makyaj yapsam da söylesen ona kabulüm de yapma bunu ya, yüzümde hiçbir şey yok nemlendirici dışında."

"Tabii... Nereye gidiyorsun böyle?"

"Öğle yemeğine gidiyorum, çekilmezsen kaçıracağım."

"Ben de öğle yemeğine gidiyorum da. Saat kaç ki?" sorusundan sonra telefonumu açıp saati gösterdim.

"Az kalmış, gel birlikte gidelim."

"Bak, Miraç bekliyor seni benim yanımda görürse kavga çıkar ve öğle yemeği zehir olur. Uzaklaşıp arkamdan yürü geleceksen."

Sen Benim Balımsın | yarı textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin