"Sahte Sonlar"

19 3 0
                                    

Düşüncelerimde boğulmuşken bir ses yükseldi içimden, ışığım oldu o ses. Ona sarılırsam her şeyin daha iyi olacağını söyledi o ses. Güvenecek miydim? Elbette.
Sarıldım, sımsıkı. Sarıldım, iyileştirmek dileğiyle. Sarıldım, belki de son kez sarıldım. Öyle bir sarıldım, öyle bir kollarını açtı ki... Kalplerimizin atışları birbirleriyle çarpışıyorlardı. O an kalbimde bir acı hissettim. Kalbimin intiharı mıydı bu? Yoksa kalbinin cinayeti miydi bu?
Sessizce ağlarken içten içe çığlık atıyordu. Yalnızlığımızdan değil, anlayamadığından duyamazdı kimse. Ben dışında kimse duyamazdı o çığlıkları.
Bir zamanlar huzur bulduğum sesiyle fısıldadı kulağıma.

"Teşekkür ederim."

"Önemli değil."

Ardından tanıdık gelen içine melodiler saklanmış kelimeler...

"Katilim olur musun?
Yeniden yaşamaya inat...

Dokunsam ağlayacak gibisin sen,
Kırmızı."

Ve o an, hiç düşünmeden ve yapacağım bu şeyi hiç sorgulamadan eşlik ettim.

"Düşlerine dokundum,
Yokluğunda soğuk...

Kalbin bende kaldıysa,
Eğer.

Aşkım sen,
Kırmızı..."

Dudaklarımız kapandığında bir süre sarılmış bir şekilde durduk. Onun geri çekilmesi ile ben de kendime gelerek çekilmiştim. Direkt olarak bakışlarımı başka bir yöne çevirdim.

"Pardon... Kendimi kaptırmışım."

"Evet, ben de öyle."

"Hm hm..."

"Daha iyi misin?"

"Ha? Evet... Evet, iyiyim."

"Güzel."

"Güzel..."

Ne zaman oturduğumun farkında bile olmadığım yanından kalkarak sahile doğru yürüdüm. Gözlerimi kapattım, rüzgarın saçlarımı okşayışını hissettim. Ve ardından belimi saran bir çift el. Çok geçmeden ellerin sahibi kulağıma yaklaştı ve konuşmaya başladı.

"Biliyorum, bir şans daha vermeyeceksin, bunun için uğraşmayacağım. Sadece teşekkür etmek istiyorum, ne kadar etsem az çünkü bugün bana çok özel bir an yaşattın. Bu sahilde sesimi dinleyen kişinin sevdiğim biri olması, ve bu sahilde sesime eşlik eden kişinin sevdiğim biri olması... Bu çok özel benim için. Ve şimdi, bu özel anı sürdürüyorsun. Beni geri itebilirdin ama yapmadın, bunun için de teşekkür ederim."

"Amacın sadece teşekkür etmekse, rica ederim." diyerek ellerimi onun ellerinin üzerine yerleştirdim.

"Eve dönmek ister misin? Saat geç olmadan bırakayım seni eve."

"Teşekkürler ama kütüphaneye uğrayacağım, sonra eve geçerim. Sen gidebilirsin."

"Hayır Doğa. Seni tek başına bırakamam sokakta. En kötü kütüphane çıkışında beklerim ne olacak?"

"Pekâlâ... Sen bilirsin. Gidelim hadi."

Dediği gibi yapmıştık, kütüphaneye girdiğimizde o üye olmadığından girememişti ve kapıda beklemişti. Kütüphane binası oldukça büyüktü, saat geç olduğundan biraz karanlıktı da. Fakat önümü rahatça görebiliyordum.
Oyalanmadan işimi hallettim ve Miraç'ın yanına gitmek üzere binadan çıktım. Etrafa baktığımda onu görememiştim. Telefonuma baktım ve ona mesaj atmak için bir hamle yaptığımda ondan mesaj geldi. Mesajda hemen geleceğini söylemişti, nereye veya neden gittiğini söylememişti. Dolayısıyla beklemekten başka çarem yoktu.

Sen Benim Balımsın | yarı textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin