"Hisler Gerçek Kişiliktir"

20 3 6
                                    

"Uyan balım, sabah oldu." diye fısıldayan kişinin sesi ile gözlerimi yavaşça açmıştım. Balım demişti, o bilinmeyen miydi. Karşımda gördüğüm kişi Miraç değildi, ismini öğrenemediğim fakat sürekli karşımıza çıkan o çocuktu. Miraç odaya girmesine izin vermezdi, o nasıl girmişti? Neden dün nasıl uykuya daldığımı hiç hatırlamıyorum? Sanırım kafayı yiyeceğim...

"Günaydın zambağım." demesi ile bir kez daha hızlıca kalkarak uyanmıştım. Bu bir rüya mıydı?

"Günaydın sevgililerin en güzeli. Neden aniden kalktın bakayım?" diyerek yanıma gelen Miraç ile az önce gördüğüm şeylerin hepsinin rüya olduğunu anlamıştım.

"Günaydın, bir kâbus gördüm de... O yüzden."

"Ne gördün?"

"Bilmem, pek hatırlamıyorum. Saat kaç?"

"Tam on bir. Kahvaltıyı kaçırdık, uyandırmaya kıyamadığım için ben de tekrar uyudum. Ve yine senden önce kalkınca bize kahvaltı hazırlamaya karar verdim."

"Çok tatlısın... Sen de bi' yanık kokusu alıyor musun?"

"Ha? Biraz alıyorum galiba- Omletler!" diyerek odanın mutfak bölümüne koştuğunda kıkırdadım ve yataktan kalkarak banyoya yöneldim.

Elimi ve yüzümü yıkadıktan sonra saçlarımı taradım ve dolabımın önünde durdum. Altıma dizimin iki karış yukarısında kalan ve çok az siyah, beyaz detayları olan bir eşofman-şort, üzerime ise bir buluşmamızda Miraç'ın bana verdiği siyah sweatshirt'ü giymiştim. Saçımın bir tarafını kulağımın arkasına sıkıştırdıktan sonra diğerini salık bırakarak Miraç'ın yanına gittim. Bir süre beni baştan aşağı süzdü ve daha sonra yaklaşarak dudağımın kenarından uzunca öptü.

"Omletler yandı sanmıştım, koku dışarıdan gelmiş." dedikten sonra beni kucağına alarak tezgaha oturttu ve yaptığı şeye devam etti.

Ben ayaklarımı yavaşça sallayarak onu izlerken o arada yaptığı şeyleri bana tattırıp nasıl olduğunu soruyordu. Her şeyi hazırladıktan sonra oturup ara sıra konuşarak yemeye başladık.
Bacaklarıma gelen üşüme ile titremiştim, Miraç fark etmiş olacak ki dikkatini üzerime vermişti.

"Bir şey mi oldu?"

"Evde alışmışım... Burada ısı yalıtım olmayınca üşüdüm hâliyle."

"Sadece şort mu getirdin?"

"Taytım vardı, o sıcak tutar." dememle yerinden kalktı ve zaten yemeyi bitirmiş olan beni kucağına alarak yatağa bıraktı. Ardından dolabımda taytı aramaya başladı. Bulduğunda taytı bana verdi ve mutfağa yöneldi.

"Bir ihtiyacın olursa çağır, masayı toplamaya gidiyorum."

Dediği şeyle gülümseyerek başımı olumlu anlamda salladım ve şortu çıkartıp taytı giydim. Giydikten birkaç dakika sonra gelen Miraç, onu elimle kalp yapmış bir şekilde beklememe gülümsedi ve üzerime atlayıp ağırlığını vermeden gözlerime baktı.

"Benim sevgilim çok mu tatlıymış?" derken kapı çaldı. Hatta çalmadı, 2 saniyeliğine açmadığımızda kendiliğinden açıldı ve içeri Damla ile Meriç girdi.

Sorun yaşanırsa diye onların kapısının anahtarı bizde, bizim kapımızın anahtarı onlarda vardı.

"Oops! Çok yanlış zamanda geldik sanırım, kolay gelsin size." diyerek sırıtan Damla'ya öldürücü bir bakış attım.

Miraç olayı açıklamak adına üzerimden çekildi ve onlara döndü.

"Aslında öyle değil... Yani sadece duruyorduk, öyle yani."

Sen Benim Balımsın | yarı textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin