10- Sırlar ve Sonuçları

623 42 132
                                    

"Ne?" Geri geri birkaç adım attım korkuyla. Babamı öldürdü. Babamı Berkan öldürdü. Benim babamı yanında uyuduğum adam öldürdü. Senelerdir ağlamama sebep veren o kişinin ta kendisi Berkan'dı.

"Sen..." Yutkundum dolu gözlerim öfkeyle onu bulduğunda. "Sen katilsin!" diye bağırdım, tüm gücümle ittirdim. "Babamın katilisin!" Sol gözünden bir damla yaş düştü yanağına. "İsteyerek olmamıştı..."

"Beni babasız bıraktın! Daha sekiz yaşındaydım şerefsiz herif!" Bulanık bakışlarıma rağmen titreyen telefonumu aldım elime. Mavi'den gelen mesajları bile umursayamadım o an. Beni öldürmesini diledim vaktinin gelmediğini bile bile.

İlk çevirdiğim numara, Yunus, açmadığından Yaman'ı aradım çaresizce. "Simay... Yanımda kal n'olur..."

"Beni de öldür diye mi? Siktir git ve bir daha bana yaklaşmayı aklından geçirme!"

"On bir yaşındaydım Simay! Ne yaptığımın bile farkında değildim! İğrenç bir şekilde evden atılıp sokak serserilerinin arasına düşmüştüm ve beni ellerinden kurtaracak kimsem yoktu. Bir gün tamamen onlardan olabilmem için silah kullanmayı öğrettikleri sırada baban... Oradan geçiyordu ve kurşun ona denk geldi. Nasıl olduğunu anlayamadım... Özür dilerim Simay, özür dilerim yemin ederim!" Bacakları iri bedenini taşıyamadı, dizlerinin üzerine düştü.

"Alo?"

"Yaman... Yanıma gel..."

"Ne oldu?"

"Sır... Sır altı..."

"Bekle! Bekle!" Yaman telefonu suratıma kapatınca çaresizce bir köşeye fırlatıp koltuğa oturdum. Gözlerimden ardı arkası kesilmez yaşlar aktı, durduramadım hıçkırıklarımı. Boğazım yandı, yaşanan şeyler beynime ancak ulaştı. Panik duygusu atıldı, öfke ve hüzün geldi yerine. "A-ağlama, lütfen ağlama..." Titreyen elini saçıma uzattı zar zor. "Dokunma bana!"

"Simay..."

"Dokunma!" Güçsüzlüğümün bedenimi sardığının farkındaydım ancak o da benimle aynı konumdaydı işte. Vicdan azabı, hayal kırıklığı, korku, stres, endişe ve üzüntü... "Bana gerçekten değer verdiğini... Yanımda olmaya çalıştığını düşünmüştüm. Onca olaya rağmen sana güvenmiştim ben Berkan!" Sustu, hızımı alamadım. "Vicdanını rahatlatmak için beni kullandığına inanamıyorum ya, inanmak istemiyorum! Kendi iğrenç kalbinde boğul, bu saatten sonra da ne ölün ölüme ne dirin dirime. Üzerinde ne kadar hakkım varsa hepsi haram olsun!"

"Vicdanımı rahatlatmak için yapmadım!" dedi bal rengi gözlerini sıkıca kapatarak. "Seni bulmam bile tesadüften ibaretti! Sana zarar vereceğime kafamı keserim ben Simay!"

"Kafanı sikeyim!" Zil arka arkaya çalınca koşturup açtım ve kapının ardındaki Yaman'a sarıldım. Kokusu burnuma doldu, gözyaşlarım bunu bekliyormuş gibi arttırdı hızını. Yumuşak bir hareketle saçımın üstünü öptü yanağımı okşarken. "İçeri git Berkan."

"Sen yapma bari patron..." Kıpkırmızı gözlerim Berkan'ı buldu. Yanaklarında kurumuş gözyaşlarıyla oturuyordu yerde. "Simay... Gitme..." Burnumu çektim çocuk edasıyla. Islak kirpiklerini kırpıştırarak elini uzattı. "Tut elimi. Tut da devam edelim birbirimize dayanmaya." Omuzlarımı silkip Yaman'a yaslandım. "Gidelim."

"Simay..." Yerdeki telefonumu alıp dışarı çıktım Yaman'ı arkamdan çekiştirerek. "Berkan'ı o halde bırakmak doğru karar mıydı sence? Hiç iyi görünmüyordu, kendisine bir şey yapmaya kalkışabilir. Ben onu ilk bulduğumda da intiharın eşiğindeydi..."

"Gebersin. Beni deniz kenarına götürür müsün artık?"

"Peki." Derin birkaç nefesle bileğini bıraktım. Arabaya bindi ve benim de binmemi bekleyerek deniz kenarına sürdü hızla. Aklıma Mavi'nin attığı mesajlar düşünce telefonumu çıkardım.

Beyaz KaranlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin