Final- Ölümler ve Kaçışlar

226 11 22
                                    

Bu raddeye ne zaman geldik, ne zaman savaş açıldı, ne zaman attığımız her adımda bir cesedin üstüne basar olduk, bilmiyorum. Her şey birkaç dakika içerisinde gerçekleşti. Arkalarına bütün Mavi'yi toplamışlar, Beyaz Karanlık'a karşı savaş başlatmışlardı.

Şimdiyse beni öldürmek isteyen babamla bakışıyordum. Evet, öz babamla... Onu kaybettiğini düşünerek yıllarca krizler geçiren kızını öldürmekti amacı.

Arkada kıyamet kopuyordu ama babam gözlerindeki bitmez tükenmez kinle yerde yatan bana bakıyordu. Kaçacak yerim yoktu, herkes kendi derdindeydi. Mavi bizden katbekat fazlaydı ama onlar sadece acımasız bir toplulukken biz aileydik, başarabilirdik...

Babam elindeki demiri göğsüme doğru hedeflediğinde gözlerimi sımsıkı kapattım ve öylece bekledim. Vurmasını bekledim, ölümü bekledim...

Saniyeler geçti, sesler çoğaldı ama bedenimin herhangi bir yerinde acı hissedemedim. Gözlerimi tekrar açıp etrafıma bakındım, olmasından en çok korktuğum şey gerçek olmuştu...

Yaman kanlar içerisinde yanımda yatıyordu.

Yaman... Kanlar içerisinde... Yanımda yatıyordu...

Bu cümle... Bu zamana kadar en çok canımı yakan cümleydi... Bu cümle... İçimdeki her şeyi aynı anda paramparça edebilecek tek cümleydi.

Gözlerimin önünde yıkıldı gökyüzüm, koptu kıyamet...

Zihnimde bir şarkı sözü döndü durdu.

"Bak bu son perde..."

Yunus'a, her şey bittiğinde bu şarkıyla eğleneceğimize dair söz vermişken şimdi tamamen kaybetmiştik.

Paslı demir, göğüs kafesinin arasına saplanmış, kürek kemiklerinin arasından yolunu çizmişti. Bir şey yapamadım. Gözlerim dolu dolu izledim onu.

"Oyun yok bundan sonra..."

Etrafımızda kıyametler kopuyordu ama ben hareket bile edemiyordum. İnsanlar yerlere düşüyorlardı; sadece Mavi ve Beyaz Karanlık'ın değil, bütün toplulukların finaliydi bu...

"Işık yok, hiçbir şey yok..."

Korkuyla sevdiğim adamın yüzünü ellerimin arasına aldım. Bembeyaz kesilmiş suratına gözyaşlarım düşüyordu. Huylanmadı, kalkmadı, gözlerini bile aralamadı. O an anlamıştım gerçeği. O an anlamıştım sevdiğim adamın öldüğünü.

O an anlamıştım sevdiğim adamın babam tarafından öldürüldüğünü...

"Yaman! Yaman kalk sevgilim hadi..." Kirpiklerini zorla hareket etti, öksürmeye başladı. O öksürdükçe ağzından kan geliyordu ve bu kanlar nefes almasını zorlaştırıyordu. Koca bedenini yan çevirmem gerekiyordu ama göğsüne saplanan sikik demir çubuk yüzünden bu imkansız bir hale geliyordu, canını yakmak istemiyordum.

"Yaman..." dedim çaresizce ağzını silerken. "Simay git."

"Yaman..."

"Hakkımı helal etmeden ölmemi istemezsin, git!" Gözleri kan çanağına döndü, zorla alabildiği nefesler tükendi. Tüm nefesini beni yaşatabilmek için harcadı, nefes alamadım.

"Yaman! Özgür'ü tek başıma büyütmem, büyütemem! Kalk!" Bir daha hareket etmedi göğsü, vücudundan akan kan seli her yeri kapladı. "Yaman benim kollarımdayken ölemezsin! Söz verdin, bir daha ağlamama izin vermeyecektin!" Kan içindeki dudaklarına bir öpücük kondurdum. Hiçbir şey yapmadı.

"Kalksana... Yaman öpüşümü fırsat bilsene! Bir daha öpsene!" Eskiden ne zaman olursa olsun onu öptüğümde tekrar karşılığını verirdi. En azından birkaç dakika öncesine kadar bu böyleydi.

Beyaz KaranlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin