"Belki de son kez"

67 7 2
                                    

Tesadüfler mi kaderimizi oluşturur yoksa kaderimiz de tesadüfler mi söz konusudur. Peki bazı tesadüfler bizi bir felakete sürükler mi? Yoksa tesadüfler sadece güzel mi olmak zorundadır. Kader ağlarını ördüyse tesadüfler bu ağları koparabilir mi?
.
.
.
.
.
.

Saatlerce kaldırımda hareketsiz bir şekilde oturduktan sonra gözlerinden yaşları silerek ayağa kalktı genç çocuk. Duyduğu şeyin şokunu hala atlatamamıştı. Cebinden çıkardığı telefon ile arkadaşını aramaya karar verdi. Biri gelip onu burdan almalıydı aksi taktirde duyduklarının şoku ile ne yapacağını bilemez bir halde markette karşısına çıkan o çocuğun yanına koşacaktı...

"Alo... Minho beni gelip alabilir misin? Sana ihtiyacım var. Teşekkür ederim kardeşim konum atıyorum."

Her zaman ki gibi biricik dostu onu yine yalnız bırakmamıştı bir telefon ile hemen yanına yardımına koşuyordu. Arkadaşını beklerken cebinden bir sigara çıkarıp yakmak istedi fakat yapamadı.
Kendi kendine içinden konuştu.

"Doğru ya markete sigara almaya gitmiştim fakat olaydan dolayı almadan marketten ayrıldım."

Tekrar kaldırıma kendini bıraktı elleri titriyordu hep titrerdi zaten. En ufak bir tartışma en ufak bir heycan en ufak bir streste elleri hep titrerdi. Bu bedenin ona verdiği bir lânetti. Bir kaç dakika sonra bekleyişi son buldu. Minho kırmızı arabası ile tam önünde durdu.

Camı açan genç arkadaşına seslendi.

Minho
- Binecek misin yoksa gelip ben mi bindireyim.

Arkadışının yüzüne bakan Chan dengesiz bir adımla ayağa kalktı. Ancak başının dönmesi ile sendeleyince arabada onu bekleyen Minho endişeli bir şekilde arabadan indi.

Minho
- Hey iyi misin sen? Neler oluyor. İlaçlarını mı almadın.

Chan
- Sorun ilaçlar değil Miho. Söz verdiğim gibi hepsini düzenli alıyorum.

Minho
- Pekâlâ o zaman hazır hastaneye yakınken bir kontrol mü etsek

Chan
- Hayır... Hayır hastane olmaz. Şimdi olmaz Minho. Lütfen sadece eve gidelim.

Minho arkadaşının gözlerini süzdükten sonra onu daha fazla bekletmeden arabanın kapısını arkadaşı için açtı.

Minho
- Pekâlâ atla bakalım.

Chan arabaya bindikten sonra Minho eğilerek kemerini bağladı.

Chan sitem ederek konuştu.

- Ne kadar daha devam edeceksin buna. Çocuk değilim biliyorsun.

Minho
- Bunu neden yaptığımı biliyorsun Chan istersen yaramızı deşmeyelim.

Chan Minho'nun sözleri ile onun gözlerinin içine baktı. Arkadaşının kendisine hala öfkeli olduğunu biliyordu. Haklıydı da bu öfkesi asla dinmese bile haklıydı.

Chan
- Bana kızgınsın. Hala... ama yine de beni bırakamıyorsun.

Minho
- Bırakmıyor değilim, bırakamıyorum. Çünkü bana onun emanetesin.

Minho cümlesini tamamlarken arabanın dikiz aynasında duran fotoğraf ile buluştu gözleri. Minho o fotoğrafa bakınca Chan'in gözleride fotoğraf ile buluştu. Gözlerinden akan bir kaç damla yaşı umursamadan elini fotoğrafa attı.

Dudakları titreyerek konuştu.

Chan
- Minho, sana Seungmin'in bir parçasının hala bu Dünya'da olduğunu söyleseydim ne yapardın?

Minho
- Gördüğün gibi bir parçası sensin ve yaptığım şey de senin arkanı toparlamak.

Chan elini Minho'nun eline koyarak dikkatini kendisine çekti.

IF I STAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin