"Kilitli Tuttuğum Hisler"

44 7 2
                                    

Her gün tekrar eden günleriniz elbet ki olmuştur. Uyanmak, yemek yemek eğer bildirim var ise mesaj kutularını kontrol etmek. Ve kapanış... Bir insanın günleri ne kadar böyle devam edebilir ki? Her gün aynı günü tekrar ediyormuşçasına uyanmak? Uyanmak diyorum fakat uyumak bile pek mümkün değilken. Felix'i görene kadar nefes alan bir ölüden farksızdım. Ama sonra ne olduysa içimde bir yerde bir şeyler değişmeye başladı. Ya da ben öyle umut etmek istedim. Tutunacak bir şeyler istedim. Beni yeniden hayata bağlayacak ufacıkta olsun bir mucize ve sanırım o mucize bana en büyük armağan oldu. Ama bir yandan da içimde hala yaşayan pişmanlık duygusu alevlerini henüz söndürmemişti. Bir yanım Felix'ten uzak durmam gerektiğini bana haykırsa bile içimde bir yerde yaşamayı ve mutlu olmayı umut eden küçük çocuk ona tutunmak için yalvarıyordu. Hatalarımızdan ders aldıysak eğer birine tekrar zarar vermemiz mümkün müdür? Bu sefer Tanrıya yalvarıyordum zihnimin tüm kötü oyunlarından beni koruması ve onu incitmemek için. Düşüncelerimden sıyrılmama sebep olan şey ise iki ayağımın ortasına damlayan kanlar olmuştu. Elimi burnuma doğru götürdüğüm de anlamıştım ki hiçbir zaman sağlıklı bir insan olamayacktım çünkü ben lanetli düşünceler ile doğmuştum. Hızlıca ayağa kalkarak kafenin lavabosuna koştum. Musluğu açarak kanayan burnumu temizlemeye çalıştım. Cebimde ki telefon zırıl zırıl çalarken kimin aradığını anlamak çokta zor değildi. O an arayan kişinin Minho olduğunu düşünmüştüm. Ta ki cevapsız çağrıyı görene kadar Burnuma yerleştirdiğim peçeteyi bırakarak ekrana uzun bir bakış atmak zorunda kalmıştım. Burun kanamam yüzünden sanırım halüsinasyon görüyordum. Ekran da ki isme bir kez daha gözlerimi kapatıp tekrar açarak baktım ve hayır gitmiyordu isim bir türlü değişmiyordu. Bu herif ne hakla ve ne yüzle beni arayabiliyordu.  Telefonum tekrar titreyince aynı kişiden bir mesaj geldiğini gördüm. Elimde ki telefonu sıkmaya başlamış gelen mesajı okumaya çalışıyordum.

1 Yeni Mesaj: " Yang Jeongin "

" Eğer telefonu açsaydın muhtemelen zaten konuşamayacaktım. Kırılan cesaretimi hiçe sayarak mesaj atmanın en iyisi olduğunu düşündüm. Bana ne kadar kızgın olduğunun farkındayım. Olanları geri almak gibi bir şansım olsa sana yemin ederim geri almak için her şeyi yaparım Chan Hyung. Evet sana hala Hyung demeye yüzüm var mı bilemiyorum ama benim için her zaman öyle kalacaksın. Kore'ye döndüm. "Kısa bir süre için" Beni affetmeni bekleyemem fakat seni son bir kez görmeyi çok isterim. Changbin Hyung her ne kadar karşı çıksa da eski günleri özledim... Sana ihtiyacım var. Lütfen her şeyi anlatmama izin ver. Yıllardır bir yanlış anlaşılma için birbirimize kin tutuyoruz ben artık böyle olsun istemiyorum.

Yazdığı uzun mesaja bakmaya devam ederken telefonum tekrar çalması ile kendime geldim. Bu sefer arayan Minho'ydu. Felix kafeden ayrılalı bir saat olmuştu ben Minho'yu almaya gidecektim fakat o kendisi gelebileceğini söylediği için beklemeye karar vermiştim. Telefonu açtığımda burnumda ki peçeteyi alıp çöpe atarak tuvaletten çıktım.

- Geliyorum, lavobadayım. Sen istediğin yere otur.

Minho telefonu kapadiktan sonra kafenin içinde onu gördüğüm yere doğru ilerledim ve yanına oturdum.

Minho
- Neden buraya geldin? Bu kafenin önünden o kadar çok geçtik ama hiçbir zaman buraya girmezdin. Yani Seungmin'den sonra hiç gelmedik...

Chan
- Evet, burayı ne kadar çok sevdiğini bildiğim için olaydan sonra bu kafeye gelmeyi hep red ettim. Ama şuan bunun ne kadar aptalca olduğunu anlamaya başladım. Burada her yerde onunla anılarımız var. Bunları da mezara gömmek oldukça yanlış bir karardı.

Minho
- Chan sen iyi misin? Yüzün biraz solgun duruyor. İstersen eve geçelim söz verdin diye bir şeyler yapmak zorunda değiliz. Evde de vakit geçirebiliriz..

IF I STAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin