Derler ki iki kez ölürmüş insan ilk ölüm ruhen olur bedenen burada olursunuz ama ruhunuz çoktan uçup gitmiştir. İkinci ölüm bedenen olur. Sizi sevenler sanki ilk kez o zaman ölmüşşünüz gibi arkanızdan ağlarlar. Oysa ölmek sadece bedeninizin soğuk toprakla buluştuğu anmıdır birden çok ölebilir bir insan ilk öldüğünüz zaman bunu kimse fark etmez hatta bazen sizi en çok sevdiğini düşündüğünüz insan bile fark etmez... Ama benim hayatımda öyle biri vardı ki ölmeyi bırakın ben yara aldığım zaman bile anlayan bir insandı. Beni bu denli seven birini ben iki kez öldürdüm. ilki ruhen ikincisi bedenen... kendi ellerimle kazdım mezarını kendi ellerimle verdim toprağa kendi ellerimle sanki ben öldürmemişim gibi mezarına çiçekler diktim. Ben beni benden çok sevmiş birini kendi ellerimle öldürdüm.
Alarm sesiyle yerimden sıçramıştım. Rüyamda kaza gününü tekrar tekrar yaşıyordum onun elini son kez tuttuğum o anı tekrar tekrar yaşıyordum. Minho odama girmiş perdeleri açmakla meşguldü Güneş ışığı odama girerken Minho sandelyenin üzerinde duran tişörtü suratıma fırlatmıştı.
- Giyinip aşağıya in Chan konuşmamız lazım.
Minho odadan çıkarken ben uykulu gözler ile sinirini anlayamamış bir şekilde ardından baka kalmıştım.
giyinip aşağıya indiğimde mutfak masasında bir meyvesuyu bir de kahve hazır bir şekilde bekliyordu. kahve bana yasaktı zaten hiçte sevmezdim meyve suyunu elime alıp yudumlamaya başladım. Minho da o esnada mutfağa gelmişti. sandelyeyi çekip otrunca benimde oturmamı bekledi. yerime oturduğumda hiç uzatmadan konuya girmişti.
-Hastanede gördüğün o çoçuktan uzak duracaksın Chan...
-Ne? sen ne dediğinin farkında mısın? Minho bunu kabul etmeyeceğimi biliyorsun. Onu tanımam lazım biliyorsun...
- Ona ve kendine zarar verebilirsin Chan lütfen, lütfen sadece bir kez beni dinle gerekirse ben bu olayı araştıracağım. Sonuçta dünya da tek bir tane Kim Seungmin yok.
sinirli gözlerle Minho'ya baktım dün yaşadığım her şeyi ona eksiksiz anlatmıştım hali ile o da benim için endişeleniyordu. Ama benden istediği şey zordu o çocuktan uzak durmak...
Soğuk ifadeleri keskin gözleriyle beni izlemeye devam ediyordu. Karşımda oturmuş benden ona söz vermemi bekliyordu. Lee Minho her zaman böyleydi zaten. Beni bir şeylerden hep korumaya çalışırdı ama bu sefer beni korumasına ihtiyacım yoktu tek istediğim gerçeklerdi.
Yine de Minho'ya istediği cevabı verdim. Yalandan sözler döküldü ağzımdan. Ve ilk kez ihanet ettim dostluğumuzu...
"Söz veriyorum Minho bu işe bulaşmayayacağım ve o çocuktan uzak duracağım."
- Güzel, anlaşabilmemize sevindim. Sana zarar gelsin istemiyorum Chan. Elimde bir tek sen kaldın.
Haklıydı elinde bir tek ben kalmıştım. Benim sebep olduğum o iğrenç olaydan sonra ikimizin de hayatını bok etmiştim.
Dört arkadaştık biz. Ben Minho Changbin ve Seungmin... Seungmin'i hayatıma Minho sokmuştu onu tanımama o vesile olmuştu. İkisi liseden beri arkadaşlardı ben Minho ile üniversitede tanışmıştım. Yani Minho benden önce Seungmin'i tanıyordu. Changbin ise Seungmin'in abisiydi. Sebep olduğum kazadan sonra bana düşman olan Changbin. Seungmin'in ölümüne benim sebep olduğumu söylüyordu. Yanılmıyordu da Minho olaydan sonra benim yanımda kalan tek dostum oldu. Hatalı olduğumu bilmesine rağmen bana sırtını dönmedi. Changbin bu durumdan dolayı Minho'yu da hayatından çıkartmıştı. İkimizi de bir daha görmek istemediğini defalarca dile getirmiş beni gördüğü yerde öldüreceğini milyon kez mesaj atarak yüzüme vurmuştu. Ona kızgın değildim böyle bir şeye hakkım yoktu ama benim de o gün öldüğümü anlaması gerekirdi. O kardeşini kaybeden bir abiydi ben de sevgilisini kaybetmiş ona kör kütük aşık biriydim. Benim de canımın yandığını anlamasını isterdim.
Düşüncelerimi içimi yerken aynı zamanda da benciliğim beni daha da sinir ediyordu. Beni nasıl anlamasını beklerdim. Ben ondan kardeşini çalmış bir ucubeydim. Elimde ki bardağı sinirle tezgâha koyduğumda Minho bakışlarını tekrar bana çevirdi.
Minho
- Ne oldu?Chan
- Yok bir şey-Var bir şey Chan? Bana mı kızdın?
-Hayir Minho, sana kızgın değilim. Oturduğum yerden ayağa kalktım.
Minho
- Nereye gidiyorsun?Chan
- Odama duş alacağım sonra işlerim olduğu için dışarı çıkacağım.Minho
- Yani beni usulca evinden kovuyorsun.Chan
- Hayır tabi ki Minho üstelik bin defa dedim burası seninde evin istediğin gibi girip çıkabilirsin. Ben dışarı çıkıyorum diye gitmek zorunda değilsin.Minho
- Güzel, zaten bir yere gitmiyorum. Bir süre seninle kalacağım.Chan
- Sebep? Bana güvenmediğin için mi?Minho elinde ki fincandan bir yudum aldıktan sonra konuştu.
Minho
- Hayır kardeşim, düşüncelerine güvenmediğim için.Yüzünde ki pis sırıtışı görünce ona güldüm başımı sallayarak merdivenleri çıkarken arkamdan bağırdığını duydum.
- Bang Christopher Chan bir süre benim dağınıklığımı çekmek zorundasın.
O kahaka atarken ben çoktan odama gelmiş üstümü çıkarmış kendimi banyoya atmıştım. Herkesin aksine sıcak su ile duş almak yerine her zaman ki gibi musluğu en soğuk ayara getirip suyun altına girmiştim. Ne kadar canım yansa da soğuk suyun verdiği hazzı seviyordum. Soğuk suya odaklanmak düşüncelerimi susturuyordu. Hızlı bir duşun ardından üzerimi giyinip dışarı çıkmıştım. Minho'ya görünmeden. Nereye gideceğini sormasını istemiyordum. Çünkü gideceğim ilk yer kesinlikle dün ki hastane olacaktı öncelikle o çocuğun doktoru ile görüşecektim. Daha sonra onu bulacaktım.
Onu bulduğum zaman belki de Seungmin'i tekrardan bulmuş olacaktım. Ona duyduğum özlem o kadar derindi ki her gün nefes alsam dahi ölü bir ruhtan farksızdım. Özlemek ölmekten beterdi bunu en iyi ben biliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
IF I STAY
FanfictionChan yıllar önce kazada kaybettiği sevgilisinin kalbinin başka bir beden de attığını şans eseri öğrenir. ölen sevgilisinin bağışlanan kalbi Lee Felix'te atarken. Chan bir şeklilde ona yakın olmak ister. Bilmediği şey ise Lee Felix'in zaten bir sevgi...