Genç kız ellerini başının arasına alırken bayan hana'nın gür sesi sınıfta dolanıyordu.Kendimi halsiz hisseden aeri mırıldandı hırçınca
" bunları öğrenmeli miyim ki?"Aslında hırçınlığı dersle ilgili değil,dünkü kafa karmaşılığıydı.Lee minho'nun kanser olduğunu öğrendiğinden beri kafası okadar karışıktı ki, halsiz oluşuyla da agresif tavır göstermekten çekinmiyordu.Ama o lee aeri'idi agresifliği dışarıdan pek belli olmazdı.Nihayet aeriyi sevindirecek bir zil sesi çaldı,ellerini başının arasından geçirip ona seslenen arkadaşıyla yüzüne gülümseme yerleştirerek lavaboya gideceğini söyleyip sırasından sıyrıldı.
Acilen bedenindeki anlamsız sarmaşığı bozmalıydı.Gözü kapı tarafında oturan minho'ya istemsizce kaydığında o çocuğu gördüğünde nedense nefret dolamıyordu. Zaten neden dolsun ki? Çocuğun insanı yatıştıran bir görünüşü vardı,aslında birazda sinir bozucuydu neredeyse kimseyle konuşmuyor kısa cevaplar veriyordu kendisi.
Hoş,aeri hiç bir zaman ona kötü niyetle bakmamış onunda kendince sebepleri olduğunu düşünüyordu.Dün geceki karışıklılığı ise onun klasik kanserim(!) kriziydi.
Başını hafifçe eğdiğinde oğlanla göz göze geldi,sevinçle el salladı aeri. Minho bu hareketinde şaşırarak baktı ve hızla kafasını çevirdi. İçinden 'ne yapıyor' diye geçirdi.
Aeri gülerek yanından geçip lavabo vardığında aynadaki görüntüsüne baktı.
Aeri,ailen dışında biri daha biliyor.
İşte buydu karışıklılığı.En yakın arkadaşı bile bilmiyorken hiç muhabbet etmediği sınıf arkadaşı tesadüfen öğrenmişti.Şaşırmıştı birazda aslında,minho kesinlikle tahmin ettiği tepkiyi vermemişti oğlan sadece kıpraşıp durmuş ertesi günse olayı göğe çıkarmış gibi tavır takınmamıştı.
Bunu sevmişti aeri,ona acıyıp iyi davranmasını hoşuna gitmezdi katiyyen.
Ailesi dışında birinin öğrenmesi onu heyacana sokmuştu zaten,aynı zamanda...bu tesadüfden rahatsız olmamıştı hiç.İnsanın birilerinin onu anlamasına ihtiyacı olur ya,ya da tanımadığınız biriyle daha rahat olabilmek gibiydi.Bunu dert edecek zamanı da yoktu zaten
Lavabodan ayrıldı ve yakın arkadaşı cihye'i buldu,genç kız arkadaşının elinden tutarak kantine gitmeyi önerdi. Cihye biraz sınıfta durmakla mızmızlansa da aeri'yi kıramazdı.
Sınıfta 3-4 kişi kalmıştı.Dedikodu yapanları ve gamer öğrencileri saymazsak lee minho yalnız başına kitabına gömülmüş şekilde kendi evreninde yaşıyordu. Bundan zevk alıyordu.Aslında insanlarla sosyalleşmek sorun değildi ancak insanlar ona göre sadakatsiz, menfaatçiydi. Yinede arkadaş edinebilirdi istese,ama huzuru yalnızlıkta bulmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
unfinished,lee minho
Fanfiction"Herşeye rağmen tebessüm ettim,çünkü elimde başka birşey yoktu " さぁ