≡;- ꒰ Düşüncesiz ikili ꒱

338 47 29
                                    

Merhaba , belirtmeyi unutmuşum. Jongseong ile Jungwon 1996 doğumlu bu ficte. Şu an ikisi de 26 yaşında, eski anı olan bölümlerdeki tarihlere dikkat ederek düşünün bu yüzden, teşekkürler!! İyi okumalar dilerim





Jongseong konferans masasının diğer tarafında oturan adamı gördüğünde kendi kendine "Olamaz," diye fısıldadı.

Vücudunda, sekiz yıl önce önüne çıkan her şeyi yakıp kül ettiğini düşündüğü bir öfke ateşi tutuştu. Çünkü Yang Jungwon'dan son haber aldığında, Kore'nin en güney noktasına, Park Jongseong'dan çok uzaklara taşınıyordu.

Bu şekilde kalacağını düşünmekle ne kadar aptallık etmişti.

Ve kapının eşiğinde dudakları şaşkınlıkla aralanmış, elindeki kâğıtlar kollarından kaymış bir halde dururken kendini ne kadar da aptal hissediyordu.

"Huh," diye mırıldandığını duydu Jungwon.

Sanki eski düşmanının o kapıdan girmek üzere olduğunu biliyormuş gibi daha hafif bir şaşkınlığa kapıldı. Jungwon'un görünüşü sekiz yıl içinde pek değişmemişti. Tıpkı on sekiz yaşında olduğu gibi yirmi altı yaşında da Jungwon'un ince, porselen gibi bir yüzü vardı ve gece gökyüzündeki yıldızları andıran çiller burnunu ve yanaklarını süslüyordu. Saçları hâlâ açık kahverengi renkteydi ama belli ki bu sekiz yıl içinde tonik kullanmayı öğrenmişti; saçlarını hafifçe geriye doğru taramıştı, böylece bir yandan profesyonel görünürken bir yandan da sert, çocuksu, dağınık görünümünü korumayı başarmıştı.

Avukat mı olmuştu?

Hem de boşanma avukatı?

Hiç adil değil. Avukat olan Jongseong'du, Jungwon onun fikrini bu şekilde çalamazdı.

Ve o dönemde muhtemelen milyonlarca boşanma davası varken, nasıl olmuştu da aynı çiftin iki yarısını temsil eder hale gelmişlerdi?

Jongseong yutkundu ve vücuduna yayılan ateşin yatışmasını diledi. Kendini kaybedemezdi, ne burada ne de müvekkilinin önünde. Özellikle de Jungwon'un önünde.

Böylece, Chaeyoung'un çoktan oturmuş olduğu sandalyenin yanındaki boş sandalyeye doğru yavaş ve hesaplı üç adım attı. Jongseong'un tavrındaki değişikliği o bile hissedebiliyordu. Buğulu ve endişeli bakışlarla ona bakıyordu.

"Pekâlâ," diye mırıldandı Jongseong elindeki kâğıtları masanın üzerine bırakıp kendine biraz zaman kazandırmak için yığını düzeltirken.

Şimdi oturmuş, Yang Jungwon ile yüz yüze geliyordu. Rahat edemeyeceği kadar yakındı. Yüzlerce kilometre bile rahat edemeyeceği kadar yakındı. Jongseong, unutmak için sekiz uzun yılını çaresizce harcadığı anıları yeniden canlandıkça yüzünün ısındığını hissedebiliyordu. Deri dosya klasörünü açarken elleri titriyordu.

"Jung Chaeyoung ve Bay Jung arasındaki boşanmayla ilgili bugünkü toplantıya başlayalım-"

"Hadi ama Jay," diye mırıldandı Jungwon, "bu kadar resmi olmaya gerek yok."

Jongseong'un gözleri çakmak çakmak oldu. Dişlerini sıktı.

"Siz ikiniz birbirinizi tanıyor musunuz?"

Jungwon'un yanındaki adam nihayet konuştu. Daralmış gözleri olan sivri bir yüzü vardı. Simsiyah saçları mükemmel bir şekilde geriye taranmıştı ve bileğini oldukça pahalı bir saat süslüyordu. Takım elbisesi de omuzlarına ve göğsüne mükemmel bir şekilde uyarlanmıştı. Çok sert görünüyordu, yumuşak dilli karısına hiç benzemiyordu. Ve bu toplantının gerçekleşiyor olmasından da hiç hoşnut görünmüyordu.

Tesadüfler || Jaywon ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin