Üstümde soğuğa baş kaldıran yeşil vintage Versace elbisemle topluluk evinde davetlilerle konuşurken parti amacını kesinlikle yerine getiriyordu. Sınavlar öncesi kimsenin suratında bir stres belirtisi göremiyordum. Fakat normal partilerimizden biraz daha az kişi katılmıştı. Yani partide olanlar zaten sınav haftasında stres yapan tipler değildi. Bu yüzden tahmin ettiğimden daha erken partiyi bitirmiştik.
Ben başkan odasında birkaç evrak işiyle ilgilenirken "Bir güzellik ekibi geldi. Evin girişinde bekliyor. Sen mi çağırdın?" dedi Claudia kapıyı açarak.
"Ah, evet. Buradan bir davete katılmam gerekiyor. Onları eşyalarımı koyduğum boş odaya yönlendirir misin?" dediğimde gülümseyerek gitti. Ben de dağıttığım masayı toparlayıp aynı kattaki boş odaya gittim. Ekip ışığın en iyi olduğu pencerelerin önüne bütün eşyalarını hazırlıyordu. Makyajımı ve saçımı yapacak kişilere yatağa serilmiş kıyafetlerimi gösterdim. Ve kısaca ne istediğimi anlatıp banyoya geçtim.
Mugler elbisenin altına Nicholas için bir sürpriz hazırlıyordum. Göğüs altımı destekleyen siyah dantel korse kendinden jartiyerliydi. Korse direkt olarak tül eldivenlerimden daha transparan olan jartiyer çorabıma bağlanıyordu. Onun dışında elbisenin altında bir şey giymeyecektim. İç çamaşırsız olmak benlik değildi fakat Nicholas'ın elbiseyi çıkardığımdaki suratını hayal etmek beni oldukça motive ediyordu.
Çorapları giymeyip saten sabahlığımla banyodan çıktım. Çünkü çoraplardan önce tırnaklarım da yapılmalıydı. Bir saat süremiz vardı. Zaten topluluk partisine hafif bir saç makyajla hazırlandığım için şimdi bu görüntümü biraz daha ağırlaştıracaklardı. Saçım ortadan ayrılmış bir şekilde ensemde sıkı topuz istemiştim. Makyajımda ise keskin bir eyeliner ve kırmızı ruj tercih ettim. Saç ve makyaj, elbise ve takılarımla oldukça uyumlu olmuştu böylece. Makyaj sanatçısının nasıl yaptığını bilmiyordum ama cildim inanılmaz güzellikte parıldıyordu. Tırnaklarım gözükmeyecekti fakat yine de davet sonrasında kullanabilmek için temiz bir ten rengi yapılmıştı. Her şeyim tamamlandıktan sonra banyoya gidip jartiyerimin çorabını, elbisemi ve altına seçtiğim siyah Louboutin Iriza ayakkabılarımı giydim. Banyodan çıktıktan sonra tül eldivenleri giyerken saçımı yapan da kolyemi takmakla meşguldü. Küpelerimi de taktıktan sonra omuzlarıma sarılan kocaman beyaz kürkümü giydiğimde ekibi de yolladım. Bu güzellik ekibini büyükannemin aylık anlaşması olduğu seçiyordum ve gayet de iyi iş çıkarıyorlardı. Anma töreninde de beni hazırlayan onlardı.
Telefonum çaldığında içine hiçbir şey sığdıramadığım Armani Privé taşlı çantamı alıyordum.
"Alo," diye yanıtladım arayana bakmayı unutup.
"Davete erken gitmem gerektiği için birlikte gidemeyeceğiz. O yüzden Jason seni şu an topluluk evinin önünde bekliyor. Sen geldiğinde arabanın önünde bir koruma grubu seni şemsiyelerin içine alarak binaya sokacak. Endişelenme meleğim." Nicholas'ın sesini duyunca gülümsedim. Söylediklerini algılayabildiğimde ise gülümsemem iyice genişlemişti. "Özel bir davet olduğu için davet salonunda fotoğraf çekilmeyecek."
"Çok düşüncelisin."
"Seni görmek için sabırsızlanıyorum."
"Çıkıyorum şimdi. Orada görüşürüz," dedim sırıtmaya devam ederek. Telefonu kapatıp odadan çıktığımda kapıda neredeyse Claudia'ya çarpıyordum.
"Ne? Nasıl bu kadar güzel olabilirsin?" diyerek beni baştan aşağı süzdü.
"Seni gittin sanıyordum." Onun kadar beğendiğim bir kadından iltifat almakta hâlâ zorlanıyor olmama inanamıyordum.
"Gidecektim. Sonra seni hazırlandıktan sonra görmek istedim. İyi ki beklemişim. Gözlerime şölen oldu bu manzara." Elimden tutarak beni 360 derece döndürünce güldüm. "Hadi sen geç kalma, nereye gidiyorsan. Ben eşyalarını evine gönderirim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İTAAT (Değişim #1)
General Fiction*Elmaslar Gibi adlı hikayenin güncellenmiş hali* Los Angeles'taki normal hayatını üniversite için geride bıraktıktan sonra büyükannesinin yanına yerleşen Elizabeth'i tanınmış bir ailenin mensubu olmak çok değiştirmişti. Aniden karşısına çıkan ve ara...