9. BÖLÜM

112 6 11
                                    

Ryan'ın evine geldikten sonra dolabındaki bana ait kısımdan bir gecelik giydim ve salondaki köşeli koltuğa yattım hemen. Ryan mutfaktan bana ve kendine bir kadeh beyaz şarap getirdiğinde gülümsedim.

"Beni unuttun," dedi kaşlarını çatarak koltuğa yerleşirken.

"Özür dilerim bebeğim," dedim doğrulup yanağına bir öpücük kondurarak. "Sürekli uyukluyorum. Çok yorgunum."

"Bir de bana sor. Son dönem ödevleri verip duruyorlar şimdiden. Mezuniyeti dört gözle bekliyorum." Oflayarak gözlerini devirdiğinde tatlılığına gülümsedim. "Sakın seneye seninle Harvard'a girmemi isteme. Yanında yaşarım ama okumam."

"Bence artık senin de kendine ait bir şeylere ihtiyacın var. Benim hayatımı yaşamaya yeterince mecbur bıraktım seni." Buruk gülümsememe bakınca yüzü yumuşadı.

Kötü hissediyordum. Onu dört sene boyunca istemediği bir hayata zorlamıştım. Aynı beni bir kalıba sokmaları gibi ben de onu bir kalıba sokmuştum. Bir de üstüne ondan uzaklaşmıştım yeni karakterim yüzünden. Yeni okul döneminde ben Harvard'dayken bunları telafi etmek için sabırsızlanıyordum. Olanları değiştiremezdim ama olacaklar için çabalayacaktım.

"Senin hayatın değildi. Bizim hayatımızdı. Carlos'suz bir New York'u senin için kolaylaştırmak istedim hep," dedi beni kollarının arasına alırken. Büyükbabamı hatırlamamla kalbim sıkıştı. Ölüm yıldönümü yaklaşıyordu. Onu çok özlüyordum. Ama yaşamaya devam ediyorduk işte. Hayatın kimse için durmaması çok acımasızdı. "Katheryn anma töreni için neler planlıyor?"

"Hamptons'taki evde olacak sanırım. Beşinci yılı olduğu için özel bir şeyler var aklında ama henüz ayrıntılı konuşmadık," dedim kısaca.

"Hamptons'taki evin bahçesi bir tören için çok uygun ve büyük. Bu sefer gerçekten büyük bir şeyler planlıyor belli ki." Kolları arasında huzursuz olarak kıpırdanıp şarabımdan bir yudum aldım. Bu konu beni rahatsız ediyordu. "Her neyse. Yarın yapacak işin var mı?" Rahatsızlığımı anlayıp konuyu değiştirmesiyle derin bir nefes alıp verdim.

"Masaja gideriz diye düşünmüştüm. İkimiz de yorgunuz. İyi gelirdi."

"Harika bir fikir! Çok ihtiyacım var buna." Şaraplarımızı yudumlarken karnım oldukça sesli bir şekilde guruldayınca şaşkınlıkla bana bakıp güldü. "İnanmıyorum! Senin miden varmış! Fotosentez falan yaptığını düşünüyordum aslında."

"Evet, artık midem var. Yeni aldım. Sen yemek yedin mi?" Somurttum. Cooper'ın yanında karnım guruldadığında o hiçbir yorum yapmamıştı.

"Yemedim. Bir şeyler söyleyelim o zaman. Evde alkol dışında hiçbir şey yok," dediğinde aklıma bir fikir geldi.

"Tamam. Çin yemeği ister misin?" diye sorduğumda soru mu bu, der gibi baktı bana. Kadehimi eline tutuşturduktan sonra ayaklanıp çantamdan telefonumu aldım. İlk önce büyükanneme Ryan'da olduğuma dair bir mesaj attım. Ardından Cooper'a bir mesaj yolladım.

Ofise söylediğin Çin restoranının numarasını biliyor musun?

Ayakta mesajını beklerken sabırsızca yerimde kıpırdandım. Ryan'ın kiminle konuşmaya çalıştığımı bilmesini istemiyordum çünkü. Telefonum saniyeler içinde titreyince mesajı açtım hemen.

Bilmiyorum

Hayal kırıklığıyla ekrana baktım. Canım çekmişti o güzel yemekleri.

Ama asistanıma söylerim

Ryan'a mı gelsin istiyorsun?

Ve kaç kişilik?

Cooper...

İTAAT (Değişim #1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin