*Bu bölüm yetişkin içeriğe sahiptir.
Sabah saçımla oynayan bir el tarafından huzurlu uykumdan uyandırıldım. Gözlerimi araladığımda nerede olduğumu hatırlayamadım bir an. Büyük camlardan gördüğüm okyanus manzarasıyla gülümsedim. Tabii, Nicholas'ın evindeydim. Baş ağrısız bir şekilde gerinerek sırt üstü döndüm acele etmeden.
"Günaydın meleğim." Yeni uyanmış gibi olmayan sesi karşısında gözlerimi tekrar açmaya zorlayıp ona baktım. Dün gece yattığı tarafta tamamen gündelik kıyafetleriyle oturuyordu. Bu adam güne kaçta başlıyordu gerçekten? Bakışlarımı yüzüne çevirdiğimde bana kocaman gülümsedi. Kalbim sıcacık olmuştu.
"Günaydın," dedim uykulu boğuk sesimle. Eğilip dudaklarıma bir öpücük kondurmak istediğinde yüzünü elimle itledim. "Daha dişlerimi fırçalamadım!"
"Sence umurumda mı?" Elimin altındaki dudakları titreşip avcumu gıdıklayınca güldüm. O da zayıflığımdan yararlanarak bileklerimden tutup beni yatağa çiviledi. Ben bu sırada istemsiz bir şekilde hâlâ gülüyordum. Onunla birlikte olduğum ilk sabahın böyle güzel geçmesinden de çok memnundum. "Sabah öpücüğünden kurtulabileceğini mi sandın?" dedi keyifle.
"Lütfen. Merhamet göster!" Başımı sağa sola çevirerek yüzünden uzaklaştırmaya çalışırken tamamen üstüme çıktı. Bir anda midem dışında bir yerde ilginç bir açlık hissettim. Başımı kıpırdatmayı bırakıp sabit durarak gözlerine baktığımda çoktan ne istediğimi biliyordu. Bileklerimi ellerinden kurtararak kollarımı gövdesine doladım.
"Öpüşmeden yapamam," dedi sinsice gülümseyerek.
"Madem bu kadar istiyorsun... Nasıl olsa ağız kokusuyla uğraşacak olan sensin." Mırıltım karşısında burunlarımızı değdirirken konuşmadan boğazından gelen bir sesle beni onayladı.
Dudaklarımız birleştiğinde ondan gelen bir inlemeyle heyecandan bayılacaktım. Bana yaşattığı bu inanılmaz hisleri fiziksel sağlığımı korumak için yönetmeyi öğrenmeliydim. Tabii bu daha sonraki işti. Şimdi tamamen ona kendimi bırakmayı tercih ediyordum. Ona bu kadar yakınken her bir hücremde ondan başka bir şey olmamasını çok seviyordum. İçimde korku bile yoktu. Sadece o vardı.
Birden geri çekilince kafa karışıklığıyla ona baktım. Üstündeki tişörtü tek hamleyle çıkarıp yere attı. Bu hareketi spor salonundaki halimize götürmüştü sanki beni. O gün onun ince bir ter tabakasıyla kaplı vücuduna dokunmak istemiştim. İşte şimdi tam karşımdaydı. Dudağımı ısırarak doğruldum ve ona dokundum. Böyle bir hamleyi yapabilecek konumda olmam çok hoşuma gidiyordu. Ona ulaşabilen kişiydim. Sabah, öğle, akşam, gece... Hiç fark etmiyordu. Ona her zaman koşulsuz şekilde ulaşabilecek tek kişi olduğuma da emindim. Dudaklarıma küçük bir öpücük kondurduğunda sanki dillendirmediğim düşüncelerimi onaylıyor gibiydi.
Yataktan kalktığında altındaki pantolonu çıkardı. Ben manzarayı izleyemeden üstüme çıktı hemen.
"Eşit olmadığımız durumları sevmiyorum," diye fısıldadı dudaklarıma. Eşitlikten kastı sadece çıplaklık olmalıydı. Çünkü onun sakin düşünme yetisinin aksine benim kafam güzeldi neredeyse. Bunun da eşit bir durum sağladığını düşünmüyordum. Benim bir şey dememi beklemeden yumuşacık dudaklarını benimkilere bastırdı.
Onu tenimin her noktasında hissederken dudakları yavaş yavaş boynuma ve oradan da memelerime indiğinde göğsümü kaldırıp kendimi ağzına doğru itledim içgüdüsel bir hareketle. Bir meme ucum ağzındayken diğeri kendini yalnız hissetmesin diye parmaklarının arasındaydı. Daha ön sevişme yeni başlamışken onu çoktan içimde istiyordum bile. Bunu hissedip beni çıldırtmak için hareketlerini iyice yavaşlattı. Diğer meme ucumu ağzına aldığında diğerindeki ıslaklık havayla buluşunca üşüdüm. Ağlamaklı bir inleme çıkardığımda ağzının bir gülümsemeyle kıvrıldığını hissettim. Gözlerini bana bakmak için kaldırdığında seksi bakışıyla saçlarını çekiştirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İTAAT (Değişim #1)
Ficción General*Elmaslar Gibi adlı hikayenin güncellenmiş hali* Los Angeles'taki normal hayatını üniversite için geride bıraktıktan sonra büyükannesinin yanına yerleşen Elizabeth'i tanınmış bir ailenin mensubu olmak çok değiştirmişti. Aniden karşısına çıkan ve ara...