35. Bölüm

193 16 4
                                    

"Evim, evim, güzel evim." dedi Ten, Kore'deki evlerine döndükleri gibi.

"Bakıyorum da evimi sahiplenmişsiniz Ten Bey." dedi arkasından içeri girip, kapıyı kapatan Johnny.

"Karnımda Suh ailesinin varisi varken, sana ait olan her şey bana da aittir bence Johnny Suh."

Johnny, Ten'e arkasından yaklaştı ve sağ koluyla Ten'in belini sardı. Bi eliyle Ten'in karnını okşarken, bir yandan da gülümsemesine engel olmaya çalışıyordu. Ten ve onun bir kızı ya da oğlu olacaktı, kulağa çok güzel geliyordu onun için.

"Hayatım, yarın hastane için randevu almıştın değil mi? Gidip bebeğimizi görelim. Sen belki görmüşsündür gerçi."

"John, şey... Ben sen yokken doktora gitmek istemediğimden, daha önce bebeğimizi hiç görmedim."

"Sana diyecek bir şey bulamıyorum Ten, aptal mısın aşık mı arada kalıyorum..."

"Aptal bi aşığım diyelim..."

"Benim de çok bi farkım yok zaten..."

-----

"Ten Lee."

Ten Johnny, Ten'in adını seslenen asistanla beraber doktorun yanına girdiler.

"Merhabalar ben Kim Jongin. Doğum uzmanıyım ve Bay Lee'nin bundan sonraki hamileliğini yakından takip edecek olan doktor benim. Öncelikle bir kaç soru soruyla başlamak en iyisi olacak."

"Ahh... Tabii ki sorun Bay Kim." dedi Ten ve gergince parmaklarını birbirine sürttü.

"Hamileliğinizi ne zaman öğrendiniz?"

"1 hafta önceydi."

"Anlıyorum. Peki sadece test mi yaptınız yoksa bi hastanede kan testi yaptırdınız mı?"

"1 hafta önce Çin'deydim. Çin'e vardığım ilk gün mide bulantılarım başladı ve hastalandığımı düşünüp direkt doktora gittim. Kan testinde hamile olduğumu öğrendim zaten, basit hamilelik kiti hiç kullanmadım."

"Tahmini kaç aylık hamilesiniz?"

"3? Belki daha uzun?"

"Bu kadar uzun süre hiç bi belirti fark etmediniz mi?

"Tuhaf ama hayır. Normal insanlarda bulantıların bittiği zamanlarda bende yeni başladı."

"Bebeğinizi hiç gördünüz mü peki?"

"Nişanlım yanımda olmadan görmek istemedim. Yani hiç görmedim diyebiliriz."

Johnny'nin kalp atışları bir anda hızlandı. Doğru ya... O artık Ten'in biricik "nişanlısı"ydı.

"O zaman ilk olarak bebeğinizi görmekle başlayalım. Bay Lee kenardaki sedyeye uzanır mısınız lütfen? Siz de bize eşlik edebilirsiniz Bay Suh."

Ten ve Johnny beraber ayaklandı. Ten yandaki sedyeye uzanırken, Johnny Ten'in ayak ucunda durdu. Jongin Ten'den tişörtünü biraz sıyırmasını istedi ve karnına soğuk ve yapış yapış bir jel döktü.

"Eveeet. Bebiş burda, çok net bir şekilde belli oluyor. 14 haftalık, boyu tam 9 santimetre ve 45 gram ağırlığında, durumu gayet normal, keyfi de yerinde. Cinsiyeti hakkında yorum da yapmak isterdim ancak 16. haftadan sonra daha net bir yorumda bulunmam doğru olur. Kalp atışlarını dinlemek ister misiniz gibi klasik bir soru soracağım şimdi?"

"Tabii ki." dedi büyük bir heyecanla Johnny. Şu an kendisi Ten'den daha heyecanlıydı.

Jongin ultrasonda bir tuşa bastı ve ses odaya yayıldı.

"Hamilelik hakkında sizi uyarmam gereken bir şey var. Normalde bulantıların azaldığı zamanlardasınız Bay Lee, ancak sizde artış var, bunun kısa süreceğini tahmin ediyorum. Mide bulantısı ciddi manada azaldıktan sonra iştahınız artmaya başlayacak, hafifçe karnınız belirginleşecek, her ne kadar erkek olsanız da süt kanallarınız var olduğundan, yavaş yavaş süt kanallarınız gevşeyecek ve dolaylı yoldan göğüsleriniz büyüyecek, ayrıca cildinizde yağlanma ve sivilce problemi de oluşabilir. Kendinize ve beslenme düzeninize oldukça dikkat etmeniz gerekiyor. Sizin için yardımcı bi diyet listesi vereceğim."

Johnny ve Ten ellerinde ufak bi ultrason resmiyle çıktıklarında daha mutlu olamazlardı. Johnny telefonunu cebinden çıkardı ve fotoğrafı çekip Jaehyun'la Jaemin'e gönderdi. Ardından annesini aradı.

"Oğlum." dedi telefonu açan Hyuna. "Bir şey mi oldu?"

"Oldu annem."

"Ne oldu oğlum? Endişelenmeli miyim?"

"Aslında biraz endişelenmelisin... Çünkü genç yaşında büyükanne oluyorsun. Anne, ben baba oluyorum."

"AY NE? HYOJONG KOŞ BURAYA. OĞLUMUZ BABA OLUYOR."

Johnny annesinin bağırmasıyla gülmeye başladı. "Anne şaka gibi resmen, Ten ve benim bebeğimiz."

"Oğlum kaç aylık? Kız mı erkek mi? Ten nasıl ağrısı var mı? Kıyamam ya kesin midesi ağzından çıkıyordur. Of of ben üç kere deneyimledim. Dehşet acı verici bir şeydi ama asla pişman olmuyorsun. Ay şu telefonu bir damadıma verir misin Johnny ya?"

"Peki anne peki." dedi Johnny ve telefonu Ten'e uzattı. "Annem konuşmak istiyormuş aşkım."

"Efendim annecim?"

"Ten, yavrum, nasılsın bitanem?"

"İyiyim anne, biraz bulantım var ama olur o kadar."

"Kaç aylık olmuş yavrum?"

"3.5 ay kadar, 14 haftalıkmış."

"Gerçi ven sizin yanınızdayken anlamalıydım hamile olduğunu. 3 çocuk doğurmuş olmama rağmen nasıl anlamadım ya."

"Üzülme anne biz de yeni öğrendik."

"Ayyy beni çok mutlu ettiniz oğlum. Peki düğün ne zamana?"

Ten duyduğu soruyla ufak bir şok geçirdi. Johnny ve o, bu konu hakkında hiç konuşmamıştı ki.

"Bilmem ki anne, hiç düşünmedik onu. Her şey aniden oldu."

"Ayyy hayırlısı olsun da."

"Sağol annecim."

"Neyse yavrum sonra sık sık ararım ben seni. Hadi görüşmek üzere."

"Bay bay anne."

Ten telefonu kapatıp Johnny'e geri verdi. "Annen çok sevdindi."

"Senin moralin mi bozuldu bi tık aşkım?"

"Annen ne zaman evleneceğimizi sordu."

"Buna mı üzüldün sen de?"

"Johnny ilerde çocuğumuz sıkıntı yaşasın istemiyorum. Acaba olabildiğince hızlı şekilde evlensek mi? Hatta yarın gidip evlenelim."

"Aşkım, o kadar aceleye ne gerek var. Yarın gidelim düğün hazırlığına başlayalım bence, çünkü ben gelecek ay evleniriz gibi düşündüm."

-----

Açıkçası çok uzun süre bölüm gelmedi özür dilerim ve daha güzel yazmak isterdim, paslanmışım... Onun için de özür dilerim.

Yazın 3 ayı internetsiz bir şekilde geçirdiğim için kaçamak bir şekilde bu bölümü yazıyorum. Umarım beğenirsiniz💚✨

Spotify | JohnTenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin