25. Bölüm

306 34 11
                                    

Haneul akşam saat 7 sularında neden Perla'nın kolundan tutup onu bir yere götürdüğünü bilmiyordu. Hatta annesi onlara neden bu saatte dışarı çıkmaları için izin vermişti onu bile bilmiyordu.

"Perla bu saatte dışarıda ne işimiz var ya bizim?"

"Canım tatlı çekti diyorum ya..."

Haneul derin bir nefes aldı ve "Nereye gidiyoruz bari onu söyle." dedi. Perla güldü ve "Bu da benim sürprizim olsun." dedi.

İkili beraber Yuta'nın cafesine gittiklerinde cafe kapanmış gibi görünüyordu. Haneul girip girmemek konusunda emin değildi, taa ki Perla kapıyı açıp içeri girene kadar. İçeri geldiklerinde Haneul yumuşak sesli birinin şarkı söylediğini duydu. Bi saniye bu Ten değil miydi?

"İyi ki doğdun Haneul. İyi ki doğdun, iyi ki varsın, iyi ki doğdun Haneul..."

Ten, Haneul için doğum günü şarkısını söylüyordu, Haneul mutlu mutlu şarkıyı dinledi. Bir kaç saniye sonra şarkı bitti ve Perla yanda duran düğmeye basıp ışıkları açtı, orada duran herkes hep bir ağızdan "İyi ki doğdun Haneul!" dedi. Haneul herkesi bir arada gördüğü için gözleri dolmuştu. Annesi, Perla, Kun, Ten, Johnny, Jaehyun, Yangyang, Xiaojun, Jaemin, Renjun, Jeno, Yuta, Taeyong, Jungwoo olduğunu düşündüğü kişi, tanımadığı bir adam ve hatta Shotaro?

"Demek annem bu yüzden bize izin verdi..." dedi Haneul.

Perla Hanuel'ı masanın üstünde mumları yanan pastaya doğru çekiştirdi. Ardından bir dilek tutup üflemesini söyledi. Haneul dileğini tuttu ve pastaya üfledi. Artık hediye vaktiydi. İlk hediyesini Perla verdi, ametistten oluşan bir kolye, Hanuel'ın bunu asla çıkarmayacağını biliyordu.

Sonra herkes yavaş yavaş hediyelerini vermeye başladı. Bu sırada adını bilmediği adamın Perla'nın kuzeni Hendery olduğunu öğrendi, hatta onun için bu güzel pastayı yapan da oymuş.

Hediyeler içerisinde gerçekten güzel şeyler vardı, özellikle Johnny'nin aldığı EXO Love Shot albümü ya da Jaehyun'un aldığı NCT 2021 albümü gibi... Ancak Haneul şimdiye kadar en sevdiğinin Perla'nın aldığı doğal taştan kolye olduğunu düşünüyordu ancak sonra Doyoung oppasının ona verdiği kutuyu açtı, bir kaç paket çikolata, sarı-turuncu lilyumlar, siyah güller ve yalnızca bir tane beyaz krizantemin süslediği kutunun en altında şirin bir ajanda tarzı bir defter vardı.

Haneul defteri eline aldı ve kutuyu kenara koydu, ilk sayfayı açtı ve Yunho'yla Changmin'in imzasını gördü ve gözleri kocaman oldu. Sonra diğer sayfayı çevirdi ve Super Junior üyelerinin imzasını gördü. Arka sayfayı çevirdi Girls Generation üyelerinin imzasını gördü, başka bir sayfa çevirdi ve SHINee üyelerinin imzasını gördü, rastgele bir sayfa açtı ve EXO üyelerinin imzasını gördü. Yeniden ve yeniden her sayfa çevirişinde başka bir grubun imzasını gördü. Defterin son sayfaları boştu ancak Haneul onları kullanmaya kıyamazdı bile.

"Doyoung oppa."

"Noldu Haneul? Beğenmedin mi yoksa?"

"Hayır aşık oldum. Ama bunu seveceğimi nereden biliyordun ve neden bu kadar uğraştın benim için?"

Doyoung o an her şeyi anlatmak istedi ama sadece "Perla, Shotaro ve Ten oppan biraz yardım etti hediye konusunda." dedi. Haneul defteri kutunun içine bıraktı ve Doyoung'a sarıldı, Doyoung'da ona sarıldı. Şu an odada onların kardeş olduğunu yalnızca 3 kişi biliyordu ve üçünün de gözleri doluydu.

Ten bir anda cafeden çıktı ve bütün gözler Johnny'ye döndü.

"Ben bir şey yapmadım bu sefer..." dedi Johnny ama kimse inanmış gibi durmuyordu.

Ten sağ kolunda Sungchan'la beraber cafeye girdi. Haneul Sungchan'ı gördüğü gibi çığlık attı. Ten buna kahkaha attı ve "Bu da benim doğum günü hediyem. Bu gün son saattlere kadar Sungchan senindir Haneul." dedi. Zavallı Sungchan, Ten hyung tarafından dolandırılmış hissediyordu, sadece bir kaç saat denmişti ona bütün akşam değil.

Arkalarında duran Yangyang, Sungchan'ın kulağına doğru parmak ucunda kalktı ve "Üzülme ben kaçmanın bir yolunu bulurum sonra, maks 1-2 saat sonra kaçarız." dedi.

Sungchan sessizce "Teşekkürler yarın erken kalkmam gerekiyordu." dedi.

Aradan geçen bir saat sonra Yangyang cidden Sungchan'la kaçmanın bir yolunu bulmuştu. İkili beraber Seoul sokaklarında yürürken Sungchan "Yangyang telefonunu versene bi." dedi.

Yangyang ilk başta Sungchan'ın telefonunu neden istediğini anlamasa da telefonunu verdi. Sungchan arama kısmına girdi ve kendi numarasını yazıp aradı. Kendi telefonunu cebinden çıkardı, çalan telefonu susturdu ve Yangyang'a da telefonunu geri verdi.

"Bence seni 'Kahramanım' diye kaydetmeliyim."

"Kahramanlık bir şey yapmadım bence." dedi Yangyang.

"Bunu bir de bana sor..." dedi Sungchan ve beraber güldüler.

-----

Cafedeki herkes yavaş yavaş dağılmaya başlamıştı ve Shotaro Haneul'e eşlik etmek için teklifte bulundu. 'Shotaro'dan beklenmedik hareketler...' diye düşündü Haneul.

"Aslında annemle dönmeyi planlıyordum ama Johnny oppalarla gitmiş. O yüzden sanırım bu teklifi kabul edebilirim." dedi Haneul ve Kun'la konuşan Perla'ya el sallayıp Shotaro ile beraber çıktılar.

İkili evin önüne geldiklerinde Shotaro bir anda durdu ve Haneul'ün elini tuttu. Haneul ne olduğunu anlamaya çalışırken Shotaro ona kelebek şeklinde iki küpe verdi.

"Senden nefret etmiyorum, benim için değerlisin Haneul. Şimdiye kadar doğum gününü kutlamadım ya da sen bana zorla kutlattın çünkü doğum gününü son kutlayan kişi olmak istedim. Şimdi saat 23.59 olduğuna göre gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki, iyi ki doğdun Haneul."

Haneul'ın yüzüne bir gülümseme oturdu ve parmak ucunda kalkıp Shotaro'nun yanağını öpüp evine doğru koşturdu.

-----

Sanırım SungYang falan yapacağım... Ani gelişen bir detay oldu ama Yangyang'ın tek başına kalmasını kalbim çok onaylamadı...

Umarım bölümü sevmişsinizdir💗

Spotify | JohnTenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin