•çok geç

2.1K 49 21
                                    

ogeday'dan

sabahın ilk ışıklarında, kedilerin açık bıraktığım kapıdan yatağa doğru kendilerini atlamalarıyla gözlerimi açtım. biri üzerimdeki pikeyi çekiştiriyor diğeri yüzümde geziniyordu. bu onların "kumumu temizle!" deme yöntemiydi. her sabah bunu nisa üzerinden yapıyor olsalar da nisa'nın çekip gitmesiyle el mecbur bana kalmışlardı. biraz kedilerle şakalaştıktan sonra kumlarını temizleyip yemlerini verdim. telefonu elime alıp twitter'da gezinmeye başladım. geceden beri hiçbir şey olmamıştı. nerede olduğunu, durumunu çok merak ediyordum. saat sekiz'e doğru gelince daha fazla dayanamayıp makbule'yi aradım. bir süre telefon çaldıktan sonra aramama cevap verdi.

-ogeday, ne oluyor, saat sabahın sekiz'i?

anlaşılan benim aramamla uyanmıştı.
endişeli bir sesle:

-makbule, kaç saattir ayaktayım, yok çıkmıyor aklımdan. neden böyle oldu anlayamıyorum. hala haber yok mu? selma ile konuştun mu?
-yazıştım selma ile. ağzını aradım biraz. o da instagramdan mesaj atmış daha görmemiş nisa. şey dedi bana " ogedayla bahsettiği tatildeler galiba. telefonu eline almak aklına gelmiyor." öyle deyince ben de onayladım. arayıp sakın onları da telaşlandırma. belli ki yalnız kalıp kafasını toparlamak istiyor nisa. izin ver biraz ona.
- makbule, allah aşkına haber alamıyorum haber! merak etmem normal değil mi? hem kötü ayrıldık. aklıma binbir türlü kötü şey geliyor.
- gelmesin ogeday gelmesin. aklı başında kadın. endişelenmen çok saçma. hem ben de arada her şeyden, herkesten uzaklaşmak istediğimde böyle yapıyorum.
-olmuyor, elimde değil.

sakallarımı kaşıyıp çekinerek geceden beri kafamı kurcalayan soruyu yönelttim." dün aradığımda şey demiştin. zaten birkaç gündür mutsuz diye neydi o?

makbule:
-valla, ogeday çok şey bilmiyorum. aranızdakileri bana anlatmaz zaten. sadece bazı şeyleri sorguladığını ama yapacağınız tatilin ilişkinize iyi geleceğini söylemişti. ben de anlamıyorum neden çekip gitti ki. o kadar heyecanlı heyecanlı tatil planlarını anlatıp duruyordu. birkaç güne tatile çıkacakken neden böyle yaptı, anlamadım ben de.

gözlerimi sıkıca yumdum. kafama birkaç kez sert yumruklarla vurdum. "anladım makbule. dediğin gibi olsun. haberleşiriz bir şey olursa." tam telefonu kapatacakken söze tekrar girdim."ha, makbule benden bir şey saklama. hayvan gibi vicdan yapıyorum burada. olur da iletişime geçer bana söylememen için ikaz ederse uyma ona ne olur" kıkırdadı. "tamam, tamam sen içini ferah tutmaya bak. nisa bu, sakin ortam arıyordur kendine. rahatla biraz." vedalaşıp telefonu kapattım.

makbule'nin dedikleri aklıma yatmıştı. nisa her bunaldığında sakin ortam arardı. çoğunlukla benim kollarımda bulurdu bu ortamı. tabii bu sefer o bıkkınlık sebebi olunca benden kaçmasını normal karşıladım. karşımdaki aynaya odaklandım. koca cüssenin içinde çaresiz bir çocuk gibi duruyordum. bir duşun bana iyi geleceğini düşünüp banyoya girdim. duştan çıkıp kurulandıktan sonra yatak odamızdaki çekmecelerden birini açtım. yazı yazmaktan eskimiş defteri elime aldım. ondan önce kimsenin bilmediği içinde dünyalarımı paylaştığım o defter. defterin açıldığı yerlerin iple dikilmiş kısmına gözüm kaydı. okşamaya başlayıp eskilere daldım.

geçmiş bir zamandan

uzun süredir nisa'yla aynı eve taşınma hayalim bugün gerçekleşiyordu. beraber eski evimden önemli gördüğüm şeyleri toplarken nisa'nın bana seslenişiyle onun bulunduğu odaya girdim. "ne oldu sevgilim?" elindeki defteri sallayıp gülümsüyordu."ogeday,ne bu? günlük tutuyordum deme bana?" ani bir hareketle defteri çektim elinden. "ha, yok. günlük değil o."
nisa verdiğim tepkiye şaşırarak:
-ay tamam, sakin. açmadım hiç merak etme.
-yok ondan değil. aç açmasına da özel şeyler biraz.
gözleri tekrar defterime kaydı. tekrar söze girdim." çokça özel şeyler ya da"
nisa tepkilerimden kuşkulanmaya başlamıştı. "yani ogeday. okuyacağım demedim ki ne bu hareketlerin anlamıyorum. ayrıca geçmişin beni ilgilendirmez." yanlış anladığını fark ettiğimde oturduğu yere çömeldim. "ha, yok nisa ne geçmişi deyip gülümsedim. başımı eğip iki elim arasındaki deftere baktım."bir geçmişten bahsedecek olursak orada da sen varsın zaten." dedim. sözlerimden sonra yüzüne bakacak cesaretim yoktu. liseli aşıklar gibi utanmıştım önünde.
nisa:
-ne, nasıl yani. anlamadım, ne demek bu?

AYRILIKTAN MEDET  || OGNİSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin