(başlamadan önce bu bölüm tamamen nisa'nın iç sesinden oluşmuştur.)
nisa..
kadın...
hayatla bağ kurmam için bana verilen ilk şey. adım, nisa. tek bir ifadeyle koca yükü sırtlayan o anlam, kadın.
kendimizi bildiğimizden beri fark etmeden aslında hep bir sıfatla bağdaştırılırız. bu sıfatlar her yaşımızda her durumumuzda da değişen terimler olur. önce anne karnında görünüşte anlamsız küçücük bir parçayken doktorun kağıda yazmasıyla sırtlanırız o yükü.
cinsiyet: kız.
sonra annenin bezini değiştirirken fındık burunlusu olursun. babanın seni yukarı aşağıya "hoppala!" diye kaldırışıyla "göz bebeği" olursun. okula ilk başladığında sınıfın en zekisi olursun. ilk kendini havuza bırakınca deniz kızı. akraba ortamında gelecekte ne olacaksın diye sorulduğunda ilk kez o ortamda söz sahibi olursun. ilk kez regli olduğunda genç kız. sana aşık olan insana ise dünyanın en güzel kızı olursun. ilk bireysel başarını eline aldığında ailenin gururu olursun.
peki ya şimdi ben ne oluyorum?
saçını topuz yaptığında bakımsız, bol giyindiğinde paçoz olursun. makyaj yapmayı tercih etmediğinde pasaklı, tercih ettiğinde boya küpü olursun. istenilen tarzda giyinmediğinde görüntü kirliliği. istenilen tarzda giyindiğinde sıradan olursun.
mini şort giyince yollu, dar giyince düşük kadın, başını kapatınca yobaz olursun. erkek arkadaşın olunca orospu, erkek arkadaşın olmadığında kezban olursun. ailenle ayrı yaşayınca sürtük, ailenle beraber yaşayınca baba parası yiyor olursun. kendi ayakların üstünde durunca torpilli olursun. ağlayınca mızmız, ağlamayınca duygusuz olursun. kahkaha atınca terbiye yoksunu, gülmeyince suratsız olursun.
oysa ben sadece nisa, her insan gibi bu dünyayı yaşamaya geldim. adım gibi sadece kadın olmak istiyorum. sadece kadın. ne önüme ne arkama koyacağınız hiçbir sıfatı taşıyacak olmayı kabul etmiyorum!
nisa'dan
gelen tweet'i okumuş öylece ekrana baka kalmıştım. hiçbir şey hissedemiyordum. herhangi hiçbir şey. sadece birikmiş duygularımın artık dışarıya çıkıp haykırmak istediğini biliyordum. telefonu ellerimin arasından masaya hafif bir şekilde bırakıp arabama bindim. nereye gittiğimi bilmeden arabayı sürüyor sadece kendimi dinlemek istiyordum. nisa'ya söz hakkı vermek, o kadını dinlemek.
arabamı koya yakın bir yere çekmiş, deniz kıyısına doğru gelmiştim. hislerime teslim olmadan önce botlarımdan kurtulmuş kenara iteledim. şimdi denizi daha çok hissediyor, soğuğu artık tüm tenime işliyordum. gözlerimi kapatıp dünyaya ilk adımımdan beri bu yaşıma kadar biriktirdiklerimi dökmeye başladım.
her yaşınızda kadın olmanın bazı getirilerine şahit olursunuz. mesela annenizi mutfakta izlerken her akşam yemek çıkartmak zorunda kaldığını, mesela babanızın sizi yabancı bir erkeğin eline sevmesi için verdiğinde tedirgin olduğunu fark edersiniz. mesela en yakın arkadaşınızla sohbet ettiğiniz de sevgilisine durmadan en güzel haliyle çıkma mecburiyetini dinlersiniz. hep daha çok onu kendisine bağlamak için düşüncelere kapıldığına şahit olursunuz. mesela bir aldatma haberi gördüğünüzde yorumlarda "çocuğu olduğundan beri kocasıyla ilgilenmiyordu, saldı kendini" yorumlarını görür aldatan tarafa hak verildiğini görürsünüz. mesela başarılı bir kadın müzisyenin neden bu kadar izleyicisi var diye sorgulanıp "acaba sevgilisinin torpili mi?" diye sorgulayan yazılar görürsünüz. ya da çok da kendimizden uzaklaşmasak mı? mesela kolunuzda en ufak tüy gördüklerinde sizden iğrenirler değil mi? hatta sizin bile buna tahammülünüz yoktur bu görüntüye kendinizde. mesela kilo derdi vardır her kadının. o derttir sana ideal kilonda olsan da derttir. çünkü üzerinde kurulu olan güzellik anlayışı standartlarına terssindir eleştirilirsin. bu sefer mutlu olmak için bıçak altına yatarsın bu durumda da estetik güzelisin denilip yine eleştiri alırsın. mesela bir gece kulübüne girdin diyelim her insan gibi eğlenmeyi amaçlıyorsundur ama o hakkı senden almışlardır ki çoktan. ister tacize uğra, ister şiddete, hatta ister tecavüze uğra fark etmiyor. sen orada bulunduğun için hak etmişsindir zaten. bırakın gece kulübünü bir grup arkadaşlarınla beraber vakit geçirirsen o arkadaş grubundaki erkeğe senin ilişkin olmuştur çoktan öyle yazılır, çizilir. mesela ülkenin girişinde görülü olmayan yazılı bir tabela vardır sanki kızların dışarıya giriş - çıkış saatleri. bunların dışarına çıkarsan geçmiş olsun yollusundur. mesela sesin yüksek çıkınca ayıplanır, sesin alçak çıkınca da ezilirsin. mesela ortalamalar da söz hakkı vermezler sana dinleyip erkeği onaylarsın sadece. mesela bir erkekle aynı okulu aynı diploma puanı ile hatta aynı cv'le işe başvursan erkeğe göre daha az maaşta çalıştırılırsın. mesela birkaç flört deneyimin olunca sen orospu ama erkek çapkın olur ve hatta bu durum da çapkın bireyin sevgilisi olursan da elinin kiri olursun. en başta nasıl cümleye girmiştin de mi nisa? kadın olmakla gelen bazı getiriler. böyle deyince farklı şeyler beklerdin değil mi?
bir ayrıcalık gibi mi?peki hep de kadın gözünden bakmak olmaz nisa. bir de bunu erkekler üzerinde konuşalım. erkek her gün eve yemek yapma mecburiyetindedir diyebilir misin kendine? ya da hiç moda programlarının erkekler üzerinde yapıldığını görür müsün? ya da bir davet sonrası erkek ünlülerin kıyafetlerinin eleştirildiğini? ya da baştan aşağıya bir diğer farklılık olan makyaj. bir erkeğin makyaj yapmaya ihtiyaç duyduğunu görür müsün? neden böyle bir sisteme erkekler de ihtiyaç duymamış veya daha doğrusu duyurulmamıştır ki? ya da mesela erkeklerin tüylerini alma mecburiyetinde kaldıklarına hiç şahit oldun mu? toplumda dışlandıklarına falan? veya bir erkek müzisyenin başarılarını bir kadına bağlama gereksinimi duyanı hiç görmüş müsündür? ya da argo/küfür gibi söylemlerin bir erkek bedeninden yapıldığını işitir misin? tamam, bu tüm soruları geç sana edilen bir hakaretten yola çıkalım hiç bir erkeğe senin görevin kadına kadınlığını unutturmamak denildiğini duydun mu? iddiaya varım bırak bu cümleyi bu cümleye benzer hiçbir ifade kullanılmamıştır bu dünyada.
nisa bunların hiçbirini görmedin, görmeyeceksin de?
peki o zaman ne? ne, seni erkeklerden ayıran. ne varlık sebebini bile bir erkeği tatmin etmekten ileri göremeyenlerin oluşu? ne seni erkekler üzerinden alçaltan? ne varlığınla kendini değil de erkekleri yüceltme gereği duyan kadınların oluşu, ne?
buna cevap verecek ne bilgim var ne ilgim. ben bir kadınım. ben kendimden sorumluyum. hiçbir kalıba sığmayacak kadar derin yazılmış, hiçbir gözün görmeyeceği kadar ince çizilmiş, hiçbir kalbin hissedemeyeceği kadar duygu verilmiş bir varlığım. kadınlık sadece üzerimde bir cinsiyet belirtsin istiyorum. beraberinde getirdiğiniz hiçbir gerekçeyi kabul etmiyorum.
ben bir kadınım, yıllar geçti ama yine de anlatamadım veya anlamak istemediniz. olan hiçbir kalıbınıza uyacak kadar basit çizilmedim ben. hiçbir yargınıza uyacak kadar fikirsiz bir varlık olarak yaratılmadım ben. ben, sadece bir et yığını değilim. beni bir başka cinsin tatmin olacağı bir varlık olarak göremezsiniz. ben değerliyim. koca bir dünyanın kadınlara veremediği değeri ben kendi ellerimle kendime veriyorum. kimseyi üzerimde yüceltmem yüce olan zaten benim. kimsenin emirleri altında durmam ben de her birey gibi özgürüm. kimse ne giydiğim kıyafete, ne yaptığım makyaja, ne dışarı çıktığım saate, ne yanımdaki arkadaşıma, ne verdiğim kararlara karışamaz. kimsenin özgürlüğüme kısıtlanmasına izin vermem.vazgeçmeyeceksiniz, usanmayacaksınız beni bir kalıba sokmaktan hiçbir zaman ama ben bu kalıplardan da güçlü bir kadınım. iki yıldır beni sığdırmaya çalıştığınız kalıplara nasıl giymediysem, nasıl üzerime yapıştırdığınız etiketleri yırtıp attıysam bundan sonra da başaramayacaksınız. ben istediğim için, eleştirdiğiniz kıyafetleri giymeye devam edeceğim. ben istediğim için makyaj yapmamaya devam edeceğim. ben istediğim için saçlarımı dilediğimce toplayacağım. ben istediğim için hayatıma dilediğim insanı alıp çıkaracağım. hiçbir erkeğe hiçbir zaman bel bağlamayacağım. ne kadar isteseniz de kendimden ödün vermeyeceğim. ben yere ne kadar daha da güçlü sağlam bir şekilde bassam siz o kadar rahatsız olacaksınız. ben içimden geldiğince kahkaha attığımda siz o kadar rahatsız olacaksınız. ben beni sokmak istediğiniz kalıplara girmedikçe siz o kadar bana nefret kusacaksınız ama pes eden ben olmayacağım. kimse için değişmeyeceğim. ben istemediğim sürece kimse bana istemediğim bir şeyi yaptıramaz.
kendimle gurur duyuyorum. kendimi seviyorum. ben o'su bu'su olmayan kadınım. ben sadece nisa'yım.
gözlerimi geri açtığımda serin suların ayaklarımı sevdiğini, rüzgarın saçlarıma gezinmek istiyormuş gibi narinlikte bana estiğini hissettim. sanki bütün şiddetini kaybetmiş beni selamlıyorlar gibiydi. sanki daha önceden kendilerinden de güçlü bir heybeti görmemişlerdi karşılarında. imrenir gibiydiler. iç sesimi dinlemek onunla konuşmuş olmak bana kendimi hatırlatmıştı. duygularımı daha da ferahlattı. günlerdir hissettiğim bu kir bedenimi terk etmişti sanki. mecazen söylenen ayaklarının yere sağlam basma deyimi benimle gerçeğe nüfuz etmek istiyor gibiydi. son kez gözlerimi yumup derin bir nefes aldım. nisa olarak adil çizildiğine inandığım ama adaletsizce oynanan bu hayata devam etmeye hazırdım.