..............................................
Tam ona durumu anlatmaya çalışırken dilim çözülmüştü.
''Sen sen ne öküz birisisin ve gelmiş burada bana bağırıp kızıp emir veriyorsun. Kimsin ki sen ne tribi atıyormuşum ben ya şoktaydım konuşamadığım için susuyordum. Siz erkekleri hiç anlayamayacağım galiba kadın konuşur sussun diye yapmadığınız şey kalmaz susar bu sefer konuşsun diye yapmadığınız demediğiniz kalmaz ne garip canlılarsınız ya siz.''
Sanırım konuşmayı fazla abartmıştım ,ağzı açık kalmış öylece yüzüme bakıyordu.
'' Ne ? ne bakıyorsun?''
''Allahım ben nasıl bir salağım da uyuyan devi uyandırdım .Sen susarken daha iyiydin ya.''
''Al işte gördün mü öküz sün işte! boşuna demiyorum!''
'' Sus ''
Bu dediği üzerine afallamıştım. Daha biraz evvel bana konuş diye bağırıp duran sanki o değildi şuan gelmiş bana sus diyor. Nasıl bir insanın yanındaydım ben böyle? Her ne kadar beni kurtarmış olsa da bu kadarı fazla beni yanında tutmaya hakkı yok ki helede emir falan vermek ah inanamıyorum. Susup oturdum tekrar yatağın üzerine. Karşılık vermemem onun daha fazla sinirlenmesini engellemişe benziyordu ve geçip yatağa uzandı.
Ne yani burada kalacaktık ve o yatakta yatacaksa ben yerde mi yatacaktım. Ne kadar salak biri. Bana ne demeli şurada 1 hafta öncesine kadar haytımdaki tek aksiyon yoğurdun içinde kaşığımı kaybetmek iken şimdi böyle bir pisikopatlayım. Oturduğum yerden ayağa kalkıp Bora nın yüzüne uyuzca baktım ve ardından koltuğa yöneldim.
Etrafta şömine ışığından başka ışık yoktu,Boranın yüzüne düşen ışığın gölgesi onu uyurken bile gizemli tutmaya yarıyordu. gözleri kapalıydı ve 2 saattir öyle kesin uyumuştur.Oturduğum yerden kalkıp yanına ilerledim. Arabasının anahtarı ve kulübenin anahtarını uyumadan önce yastığının altına saklamıştı. Onları alıp kaçmak en iyisiydi. Arabasını da bir yere bırakırdım. Nasıl olsa bulur arabasını. İş anahtarları almakta . Yaklaşıp ucu görünen anahtarı tuttum ve hızlı hareketlerle anahtarları aldım. Başka zaman olsa bu kadar yetenekli olduğum için kendi kendime konuşur daha sonra da sevinç dansı yapardım ama şuan hiçte uygun görünmüyor. Parmak ucunda sırıta sırıta kapıya doğru gittim ve kapıyı açtım. Uyuyup uyumadığını kontrol etmek için arkaya döndüğümde onun o daşşş gibi bedenine çarpmam bir oldu. kafasını kulağıma eğip
''Nereye küçük hanım ? yoksa kaçıyor muydunuz?''
O kadar etkileyici konuşmuştu ki sanki şömine bir anda daha bir dehşetli yanmaya başlayıp içeriyi daha fazla ısıtmaya başlamıştı. Onun fısıldayan sesine karşılık benim sesim de oldukça fısıltı halinde çıkmıştı.
''Ne kaçması hava alacaktım.''
Ufak bir kahkaha atıp kolumdan çekti ve yatağa fırlattı.İnanmadığı yüzünden belliydi.İnansa zaten aptal derdim kim inanırdı ki ? BEN bile kendime inanamıyor iken.
'' Sence de fazla sıcak olmadı mı ? Dışarıda yağmur yağarken üstelik?''
Tsortünu çıkarıp yere fırlattı. Sonra da gidip koltuğa oturdu. Sırıttığına eminim. Yüzümü çevirdiğim için utandığımı anlamış olmalı. Ufak ufak güldüğünde kulaklarıma çok tatlı bir karıncalanma doldu. Sonra kıvrılıp duvarı izlemeye başladım.. UYKU bastırmıştı ...................................
![](https://img.wattpad.com/cover/38325885-288-k33522.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARARTI
Lãng mạnAşkın rengi denince kalıplaşmış bir kırmızı tonu belirir gözlerde... Her kırmızı tonu aşka uyar mı?? Herkes aşkı kırmızıda bulmaz ,, Onlar için aşk siyahta saklı belki birazcıkta koyu lacivertte.