Bölüm 32: MAĞDUR

490 52 29
                                    

Selam😇
Lafı çok uzatmadan bölümü bırakıyorum 😌
Ama siz de yorum yapmayı ve yıldıza basmayı unutmayın ✨💛

Keyifli okumalar ⚔️

—————————————-

MIA

              Boş yatakta çıplak olarak uyandığımda nerede olduğumu idrak etmem normalden uzun sürdü. Evimde miyim? Hayır, otelde Alex'in süitindeyim. Kendi odamda mıyım? Hayır, benim odamın duvar renkleri daha farklı. Yatakta dönüp Alex'in nerede olduğuna bakmak için ayağa kalkacaktım ki koltukta uyuyan bedeni ile karşılaştım. Boynu yana doğru düşmüş üzerindeki battaniye yere değiyordu. Onun bu haline bakarken ne kadar şanslı olduğumu düşünmeden edemedim. Kaslarının bütün görkemi, uyurken bile gen harikası yüz hatlarının onu yakışıklı göstermesi dışında benim için bütün gece küçücük bir koltukta uyuyan adama aşık olmayıp da ne yapacaktım? Onu izlediğimi mi hissetti yoksa rahatsız pozisyonundan dolayı bedeni çığlık mı attı bilmiyorum ama kirpiklerinden oluşan perdelerin ardından okyanus mavisi gözlerini araladı.

'Günaydın.' Bana gülümserken boynunu hareket ettirmiş ve korkunç bir ses çıkmasına neden olmuştu.

'Her yerin tutulmuştur. Neden beni uyandırmadın?' dedim gözlerini devirip sanki bu dünyanın en imkansız şeyiymiş gibi baktı. 'En azından benim yatağıma gitseydin.' İkinci bir öneri sundum.

'Ben halimden memnundum.' Koltuktan kalkıp tekrar yatağa yanıma gelip bana sabah öpücüğümü verdi.

Öpücüğü ile kalp ritimlerim hızlanırken önceki gün konuştuğumuz konu geldi aklıma. 'Aynı yatakta bile yatamıyoruz nasıl aynı evde yaşayacağız?'

Benim hayal kırıklığı ile söylediğimi o gözlerindeki parıltılarla karşıladı. 'Kabul ediyorsun yani?'

Tabi ki ediyordum. Her geceyi ve her sabahı onunla paylaşmaya hazırdım.

'Evet.' Bu sefer beni kendine çekti ve daha tutkulu öpmeye başladı. 'Kabul edeceğimi zaten bilen birine göre fazla tepki veriyorsun?'

'Biliyordum ama senden duymakla bilmek aynı şey değil.' O beni tekrar öperken ben sorumu yineledim. 'Seninle aynı yatakta bile uyuyamıyorum Alex. Bunu iyi düşündün mü?'

'Bunun gibi bir koltuk olduğu sürece...' az önce kalktığı koltuğu işaret ederek 'Belki daha rahatı.' Tekrar bana döndü 'Bir sorun yok.'

'Dalga geçme. Nasıl olacak?'

'Senin yine kendi odan olur.' Bunu istediğimi sanarak beni rahatlatmaya çalıştı ama istediğimin bununla alakası yoktu. Komodinin üstünde titreyen telefona döndük ikimizde.

'Bugüne hazır mısın?' Bugün. Gerçek dünya o kadar ani bir şekilde serilmişti ki önüme Alex'le beraber yaşayacağımız bir gelecek planı sanki toz pembe hayaller gibi kaldı. İkimiz de duşa girmek için yataktan kalkınca aslında hayallerimin de o kadar toz pembe olmadığını fark ettim; farklı odalar, ayrı yataklar. Gerçekten böyle bir gelecek mi istiyordum?

Önceliğim Bill'siz bir gelecekti. Onu halletikten sonra Alex'le king size bir yatakta uyumanın çaresine bakabilirdim.

              Röportaj sırasında ne giyeceğimi bilmediğim için Emily'den evime gidip bana giyecek bir şeyler getirmesini istedim. O görüntülü konuşmanın diğer ucunda benim giyinme odama ve içindekilere övgüler yağdırırken ben bornozumla yatağın ortasına oturmuş bugünden nasıl sağ çıkacağımı düşünüyordum.

LAVANTA (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin